Bölüm 4

49 2 0
                                    

Saat gece 1 di. Bu saat nasıl geçmişti bu kadar hızlı anlamıyordum. Arabayı doğru eve sürdüm ve ev arkadaşım olan ama bu sıralar işinden dolayı şehir dışında olmak zorunda kalan Sena'yı aradım.
"Alo kusura bakma gece gece rahatsız ettim ama uyumuyordun değil mi"  dedim.
Sesimde ki tedirginliği farketmis olmalı ki
"Hayır tabiki bi problem mi var Eflin sesin kötü geliyor?" Dedi. Ona anlatmalı mıydım bilmiyordum çünkü ilerleyen zamanlarda 'şizofren bir psikiyatrist" olarak anılmak istemiyordum açıkçası. "Biraz sana ihtiyacım var sanırım bu sıralar ne zaman dönüyorsun" dedim. Sanırım bu cevabımdan sonra yarın diyecekti. Sena'da üniversiteden arkadaşımdı farklı bölümlerde olmamıza rağmen tesadüfler bizi birleştirmis ve üniversite de ev arkadaşım olmamı sağlamıştı. "Normalde iki gün sonra geleceğim ama değiştiriyorum bileti şimdi, yarın yanındayım merak etme" dedi. Konuşma sonlanmıştı. Ona ne diyecektim bilmiyorum nasıl anlatacaktim ya da. O gece derince bir uykuya daldım. Uyandığımda saat sabah 5e geliyordu. Kalktım elimi yüzümü yıkamak için tam tuvalete gitmiştim ki, kollarımda ki manzara içler acısıydı. Mosmor ve penceye benzer tırnak izleri vardı. Resmen bileğim ile dirseğime kadar uzanıyordu. O günden sonra Mila'dan nefret etmiştim. Bırak yüzünü görmeyi sesini duymak dahi istemiyordum. Çünkü bana kimse bunu yaşatamazdı. Kendimi biraz toparladıktan sonra kahve yaptım hava henüz yeni yeni aydınlanıyordu. Pencerenin başına geçip o karanlık gökyüzü ve yıldızların ihtişamının kayboluşunu seyrettim.  Kollarımda ki bu izler beni fazlaca strese sokuyordu. Herhangi birisi sorsa bir açıklamam bile yoktu. Ne diyebilirdim ki, başka dünyadan birileri geldi kolumu bu hale getirdi mi? Peh peh peh. Çokta inanırlar zaten. Herkes benim kadar aptal mı yahu! Kendi kendime konuşurken telefonum çaldı. Arayan Sena'ydı. Açtım. "Ben geldim havaalanından beni alsana hem birer de kahvaltı yaparız ne dersin?" Dedi neşeli bir ses tonuyla. Onu kıramazdım çünkü benim için bir gün daha erken gelmişti. "Tamam bekle beni yarım saat içerisinde ordayım" diyip kapattım. Hazırlandım. Üzerime kolları uzun bir gömlek giydim. Aksi gibi bugün hava fazlasıyla açıktı. Sena'yı aldım ve sürekli kahvaltı yaptığımız bir yere gittik. Biraz muhabbet ve iş hayatının nasıl geçtiğini sorduktan sonra malum soruyu sordu. "Neyin var senin Eflin. Fazka durgunsun. Ne oldu sana?" Aslında ne cevap vereceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. "Sana bir şey göstereceğim" diyip kol düğmemi açtım ve gömleği Kıvırdım hafifçe. Fazlasıyla tedirgindi surat ifadesi. "Bak." Dedim. "Eflin bu da neyin nesi! Kim yaptı sana bunu nasıl izin verdin böyle bir şeye!" Korkmustu. Ve bu pekala belliydi verdiği tepkiden. "Sakin ol sana her şeyi anlatacağım eve geçince" dedim. O sırada kahvaltıyı yapmış üzerine birer sigara yakmıştık bile. 5 dakika içerisinde hesabı ödeyip çıktık. 15 dakika sonra evdeydik. Eve adım atar atmaz " hadi anlat çabuk" dedi. Ve bende ona gördüğüm o lanet rüyadan itibaren hiçbir ayrıntıyı atlamadan anlattım. En son düne kadar. Çok şaşırmıştı. Ama kıvrak zekası hala işe yarıyordu. "Aslında aklımda bir fikir var ama bilmiyorum sana ne kadar mantıklı gelir" dedi. O an da gelebilecek bütün fikirlere karşılaşılacak  bütün olaylara aşinaydim. "Söyle, ama lütfen beni kurtaracak bir şey olsun. Yoksa kafayı yiyeceğim Sena. Sürekli evde sesler duyuyorum. Aniden geliyor. Artık korkuyorum da. Ne yapacağım bilmiyorum lütfen güzel bir şey sun önüme." Dedim. Ve fikrini açıklamasını bekledim.. Biraz düşündükten sonra. "Bak şimdi Eflin" diyerek lafa girdi....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir psikiyatristin ParanormallikleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin