Gözlüklü çocuk mahallesine giden yolun ara sokaklarında küçük adımlarla yürüyordu.Kulağında çalan "Freaks" şarkısı kendisini bu dünyadan uzaklaştırıyor,hissettiği depresif duygulardan kurtulmasını sağlıyordu.
Hoştu hava onun için aslında.Yalnızlığa terk edilmek onun için alışılmış bir şeydi.Ailesi onun evde bile yalnızlığı sever olduğunu farkettikten sonra psikolojik sorunları olduğunu düşünmüş,yaklaşık bir ay tedavi almasını istemiştiler.Çocuk kabul etmiş,kendine ışık bulmak umuduyla tedavi almıştı,ya da almaya çalışmıştı.
Zirâ hiç bir sonuca ulaşamadılar en sonunda.
Üniversitesini bitirmiş,işine başlamıştı asistan olarak H&L şirketinde.Şirket hayatının ona yardımcı olacağını düşünmüş,fakat konuşmak pek onun işi olmadığı için insanların sevgisini kazanmak yerine,nefret,kin, kıskançlık ve bir sürü kötü iletişim almıştı iş arkadaşlarından.Yine de sonunda kendisi gibi olmayı seçti çocuk,böylesi daha iyiydi onun için.
Ama iş yerinde ona hep kahve alan bir çocuk vardı.Shoyo Hinata diye biri.Aslında her ne kadar buna göre ona müteşekkir olsa da,turuncu saçlı çocuğun bu tavrının ona özel olmadığını,her kese böyle iyi olduğunu düşünüyordu.Ailesinin seçtiği bir şirket olduğu için,ayrılmak istemiyordu.
Hayatını böyle yalnız yaşayarak sessiz,kimsesiz olarak ölmeyi bekliyordu sadece.Günlerin değişmesi onun ölümüne bir gün daha yaklaştığı sevincini veriyordu Akaashi'ye.
Şimdiyse mesaisi bitmiş,vakit öldürüyordu sokaklarda yürüyerek.Markete girmiş,küçük boy bira alarak öylece afal afal geziyordu dışarıda.Eve gitmek istemiyordu.Yolunu bekleyen biri yoktu ne de olsa.
Yaşadığı apartmana yaklaştıkça derin bir ah çekti Akaashi.Her günü resmen aynıydı onun için.Monoton hayatı her ne kadar onu mutlu etse de,diğer yaşıtları gibi rengârenk bir hayatı olsun istiyordu nedense.
Kolundaki saate bakınca saatin sabaha doğru olduğunu gördü.3:30 onun tam 4 saattir dışarıda anlamsızca gezdiği manasına geliyordu.Asansör kullanımda değildi.İkinci kata çıkmak 2 dakikasını almış,daha sonra ve kolaylıkla girmişti çocuk.
Kolaylıkla
Kapısı bilmediği sebepten açıktı.
İçerden televizyon sesi geliyor,ve hafiften evden gelenkremalı pasta kokusu etrafa yayılıyordu.Oturma odası geçince kanepesinde bir silüet görür gibi oldu.Korkmuştu aslında.
Hırsız ola bilirdi,ya da onu öldürmek isteyen bir seri katil,fakat artık aralarında bir kaç adim vardı.
Ve bu yolun sonuydu.
Kanepedeki silüet ona doğru dönerken yüzünde garip gülümseme,neşe saçan bir yüz vardı.Akaashi artık bir psikopat katilin eline düştüğünü anladı,koşmak istedi,onu geride bırakmak,ama sanki bedeni taş olmuş,hareket etmek istemiyordu.Karşısında olan siyah beyaz karışımı saçlı adamın kendisinin endişe dolu gözlerle kollarından tutmasıyla kendine geldi ve öylece baktı adama.
O anda dank etti kafasına,ve evden çıkarak topuklarına vura vura koşmaya başladı merdivenlerden aşağı.Arkasıyca koşan adım seslerini duyunca daha da telaşlandı Akaashi.
"Dur"diye bağıran katili duymak istemiyor, öylece koşuyordu yolun sonunun nereye gideceğini bilemeden.
Arkasınca koşmaya başlamış olan adam "dur,ben seninle aynı evi tuttum,ikimiz evi bölüşmeliyiz" diyince durdu ve geri döndü.Bundan haberi yoktu ki onun.Kirada kaldığı süreçte hep yalnız kalacağını düşünmüştü.Kiracı sanırım yeni bir karar vermiş,ona ev arkadaşı ayarlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bokuaka/3:33
Fanfiction3:33🕞 Hayatıma hoşgeldin 🧸başlangıç:12.09.2021 🧳final:02.10.2021