''Niall? Evde misin?'' Louis onun kapısını yavaşça çaldı. Sesi yumuşak ve kısık çıkıyordu.
Üç ay olmuştu. Artık Harry'i evden yüzündeki gülümseme ve sol elindeki gül ile çıkarken görmek için yirmi dakika boyunca kendi kendini tahrik etmiyordu. Her uyandığında görecek yeni bir şeyler var mı diye telefondaki uygulamasını kontrol etmiyordu. Louis, Harry'e mesaj atmayı bırakalı üç ay olmuştu.
Onu sevmek, Louis için asla sahip olamayacağını bildiği bir şey dahi olsa denemek ve bunun uğruna her şeyi feda etmek gibiydi.
Louis denemişti. Kendindeki her şeyi Harry'e vermişti, fakat Harry'nin ona karşılık olarak verdiği tek şey ihanet ve yalnızlıktı.
Louis, artık her gün iyi numarası yapmak için yüzüne sahte bir gülümseme yerleştiriyordu.
Bu sefer kaybedemezdi. Harry'nin tüm bunları sonlandırmasına izin veremezdi. Tüm bunların, kendisinin banyoda ölümüyle son bulmasına izin veremezdi. Her yere bulaşmış kan ve bir veda mektubu onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Bazen ne yaparsan yap sevgiyi yakınında tutabilen biri olmadığınızı bildiğinizde, bu çok fazla geliyordu. Vazgeç.
Hayır.
Hakettiğin sevgiyi bulmak için çabala.
Birisi Harry'i seviyor, ona sarılıyor, ve ondan ''Seni asla terk etmeyeceğim.'' sözlerini duyuyordu.
Ne yazık ki, o birisi Louis değildi.
Ve yine birisi Louis'yi de seviyordu. Birisi de ona sarılıyor, ve birisi de ona ''Seni asla terk etmeyeceğim.'' diyordu.
Ama ne yazık ki, o birisi Harry de değildi.
''Louis? Louis?''
''Oh evet, üzgünüm.''
''Sorun yok, içeri gel. Zaten başka arkadaşlarım da buradaydı.''
''Oh. Sadece kitaplarımı geri almak için gelmiştim ama sorun değil, daha sonra uğrayabilirim.''
''Hayır, gir haydi. Seni gördüklerine sevineceklerdir.''
''Pekala, tamam.''
Louis, kafasını gizlice iki yana salladı. Artık eskisi gibi değildi. Başkaları onun hakkında ne düşünüyorlarsa, onlara onu gösteriyordu.
''Çok değişmişsin.'' Niall güldü.
Bu, herhangi bir uyarı olmaksızın kalbine dokundu. Tüm gördükleri Louis'ten değil, fahişe-louis'ten ibaretti. En yakın arkadaşı bile böyle düşünüyordu. Ya da bu sadece Louis'nin düşüncesiydi.
Yalanlar, yalanlar, yalanlar.
''İşte çocuklar, bu Lou.''
Louis, Niall'ın peşinden eve girdi ve gözlerini onun arkadaşlarında dolaştırdı. Kendisinin ne kadar rahatsız edici olduklarını düşündükleri üzerine bahse bile girebilirdi. Onun erkek fahişesi olduğunu düşünüyorlardı. Onlar sadece-
Harry.
Louis onu gördükten sonra hızlıca merdivenlerden yukarı çıktı ve burada unuttuğu kitabını geri aldı. Kapıyı arkasından kapatmıştı ki, Harry'le yüz yüze geldi.
''Louis bak, üzgünüm.''
Louis cevap vermedi. Bu oğlanla yeteri kadar oyalanmıştı.
''Üzgünüm.'' Harry tekrarladı.
Louis, dudaklarına zorunlu, sahte gülümsemesini yerleştirip onu geçti.
''Haydi ama, üzgünüm. Öyle demek istemediğimi biliyordun. Üzgünüm. Lütfen beni bağışla, Louis. Üzgünüm.''
Louis sonunda durdu ve derince bir nefes aldı. Sesi yumuşak ve yavaş bir biçimde ortaya çıktı. ''Bak Harry, sorun yok. Aslında özür dilemesi gereken kişi sen değilsin. Benim. Seni takip ettim, rahatsız ettim ve sürekli sana mesaj attım. Gerçekten üzgünüm. Bir daha bunun olmasına izin vermeyeceğim ve ikimiz için de en iyisini yaparak, bir daha senin hayatında gözükmeyeceğim. İyi günler, Harry.''
''L-louis.''
''Kendine iyi bak, Harry.''
''Bir daha hayatımda gözükmeyeceğini söylerken ne demek istedin?''
Ah, şanssız Harry.
Louis, onu duymamıştı.
Harry'nin telefonu titreşti.
Kik: yeni bir mesajınız var.
louist91? Hayır. Bu o değildi.
louistomlinson: Seni seviyorum.
louistomlinson: *seviyordum
louistomlinson kullanıcısı çıkış yaptı.
Bu, Harry'nin ona cevap vermek istediği son mesajdı.
Fakat bunun için biraz geç kalmış gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last text // larry
Fanfiction❝ Bu sana son mesajım, kalbimi bana geri ver. ❝ All credits goes to @UntouchableSwift! Thank you for your permission!