Tuanadan
Sıkıntıyla telefonu yatağa bıraktım. Başım çatlıyordu. Akşam geç yatmıştım sabahda geç kalkınca uyku düzenim bozulmuştu. Son bir kaç haftadır uyku düzenim bozulduğu için başım ağrayıp duruyor. Aklıma bana yazan kişi geldi. Okuduğum mesajlari ve saatlerini hatırlayınca bir korku hissi kapladı vücudumu. Her hareketimi gözlemleyip kendi yorumlarını mesaj atmıştı. Sanki tüm gün boyunca ya penceremin önünde ya da gezdiğim sokaklarda beni izlemiş bir gölge misali peşimden ayrılmamıştı. Ve ben bunu anlayamamıştım. Cidden dikkatim dağınık bu aralar.
İzlenilmekten nefret ederim. Kim sever ki? Bir çift gözün sürekli üzerinde olmasından kim keyif alır ki? Hemen kalktım ve pencereye yaklaştım. Bir az etrafı inceledim ve kimseyi görmedim. Garipti bana yazan kişi benim her hareketimden haberdardı ama ortalıkta görümüyordu. Biraz etrafı inceledikten sonra tam perdeyi kapatacağım sırada karşı pencerede beni izleyen Esat ve Ülküyü gördüm. Ahh ikizler işiniz yok mu? Beni izleyip duruyorsunuz.
Esat benim bakışlarımdan birini aradığını anlamış olacak ki bana 'ne oldu? bir şey mi var?' anlamında kaş-göz işareti yaptı. Gülümsedim ve bir şey yok anlamında kafamı sağa-sola çevirdim. El sallayıp perdeyi kapattım. Ve çalışma masama oturdum. Telefonumdan gelen sesle yatağın üzerinden telefonu aldım ve baktım.
Bayan Süslü kişisinden mesajınız var.
Güldüm. Meraklı kuzenim benim. Mesajları okumak için bildirime tıkladım ve okumaya başladım.
Bayan Süslü: Kuzi uyanıkmısın? Gelmek istiyoruz oraya
Bayan Süslü: Pekiii gerçekleri açıklıyorum
Bayan Süslü: Esat gidelim bir bakalım diye tutturdu. Onda bir şey var bakalım ne olmuş diye.
Bayan Süslü: Başım şiştiii! Yardım ett Tuni!
Siz: Gelin aşkım gelin. Uyumadım daha.
Siz: Ha birde halama belli etmeyin. Merak eder şimdi
Bayan Süslü: Merak etme o iş bende
Telefonu bıraktım ve yeniden pencereye baktım. Perdenin kapalı olduğunu görünce biraz rahatladım. Sanki her yerde izleniyorum gibime gelmeye başlamıştı. Yalnız yaşadığım için hiç korkmazdım. Aksine bence rahatlıktı yalnız yaşamak. Ama bu gün okuduğum o mesajlardan sonra biraz korkuyordum sanki.
Kapı çalınca gülümsedim. Kuzenlerinle komşu olmak demek her an senin evine damlaya bilirler demekti. Ve bence bu hoştu. Kalktım ve kapıyı açtım. Gördüğüm manzara karşısında hiç şaşırmadım. Esatla Ülkü yine kavga ediyorlardı. Ya ikizler her zaman kavga eder mi? Ben bir ikizim olsun isterdim hep. Ama onlar böyle yapınca biraz arafta kalmadım değil hani. Kapıdan içeri geçip durdular.
"Kızım şurdan-şuraya geliyoruz. Ne makyaji ya? Ne gerek var?" Dedi Esat sitemli bir ses tonuyla.
"Ne demek ne gerek var? Ya biriyle çarpışırsam ya ruh eşimi bulursam? İlk izlenim önemlidir! " dedi kuzenim cevabında.
Tabi bu cevap Esatı sinirlendirdi.
''Ne aşkı lan?! Sinir etme insanı! Yok sana aşk falan!" Dedi sinirle.
"Off aman iyi yok aşk meşk. Ama her zaman güzel görünmek gerek canım" dedi Ülkü saçını savurarak.
Esatta "Sen her zaman güzelsin zaten" dedi.
Ülkü sevinerek ikizine sarılınca gülümsedim. Bir dakikada hem kavga edip hem barışıyorlardı. Ve çoğu kavganın sonu iyi bitiyordu.
"Hadi hadi geçin içeri kapıda kaldınız" dedim içeriyi göstererek.
Ülkü kollarını Esatın boynundan çekip bana baktı ve şakayla "Tamam ya kıskanma kuzen. Seninde olur" dedi.
Esat bize baktı ve yanıma gelip beni kolunun altına aldı.
"Ben neciyim burda? Ben Tuananın abisi değil miyim?" Dedi gülerek.
"Sen benim abim misin? İkizimsin ikizim! Kaç kere söyleyeceğim bunu sana?" Dedi Ülkü.
Esat tam '2 dakika büyüğüm senden' sohbetini açacakken sohbete atladım.
"Ee hadi oturun siz bende bir çay koyup geliyorum" dedim.
Esat "Yok ya gerek yok çaya. Biraz oturalım gideriz zaten" dedi.
Hepimiz koltuğa oturduk Esat söze başladı.
''Sen neye bakıyordun öyle pencereden? Birini mi arıyordun?" Dedi sorgulayarak.
"Yok ya kimi arıyacağım. Öylesine ses duydum sandım baktım bi" dedim.
Yani ne diyeyim ki? Biri bana mesaj atıyor ve sürekli beni takip ediyor mu diyeyim? Zaten engelledim. Bir daha yazmaz konuda kapanır.
****
İkizleri eve yollayınca yatak odama geçtim. Biraz ders çalıştım. 3 haftalık bir birikimim vardı. Ve 3 hafta derslere odaklanamamıştım. Biraz çalıştım ve başım yine feci şekilde ağramaya başlayınca masada duran kahvemden bir yudum aldım. Yüzümü buruşturup kupayı masaya bıraktım. Soğumuş kahveden nefret ederim hep. Sıkıntıyla başımı sıvazladım. Ve ayağa kalkıp kupayı elime aldım tam odadan çıkacakken telefonumdan gelen mesaj sesiyle durdum.
055******8: Kahve içme şimdi
055******8: Başında ağrıyor
055*****8: Uyu biraz geç oldu
Ben perdeyi açmıştım değil mi? Off ne gerek vardı ki açmaya! Aptal kafam!
Çağan numarayıda buldu bak görüyor musun Tuni dgdhff
Soru bulamadım. Siz fikirlerinizi belirtin burda👉
Sınır
Oy-25
Yorum-60Bb🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『 Göz yaşına aşık olduğum 』[TEXTİNG]
Fanfiction@nazyapmabegüzelim: Anonimcilik mi? @nazyapmabegüzelim: Hayır ben yokum @nazyapmabegüzelim: Söyleyeyim dedim Texting kitabıdır. Çalmayınız lütfen. Umarım beğenirsiniz<3