28 Eylül pazartesi günü İstanbul'a geldim İlk gözümü açtığımda boğaz köprüsünün tam üzerindeydik denizin maviliğini gördüm unutmadığım o görüntüyü
bana bir yakınımın oğlu iş bulmuştu ve onların evine geldik o gün öğleden sonra yakınımın eşi bunu işe götürelim çalışacağı iş yerini görsün diyerek babamla birlikte çalışacağım yeri görmek için iş yerine gittik
Bir tekstil atölyesi idi
İş yeri çok küçük ve çok gürültülüydü aman Allahım ben o ortamı ve gürültüyle çalışan makineleri izlerken boncuk boncuk terler döktüm ben bu işleri nasıl yaparım diye korkuya kapıldım kimseye bir şey diyemiyordum bu yolu ben seçmiştim okumamanın cezasını çekecektim
İş yerinin patronuyla tanıştım benim kafamda patron denince takım elbiseli ve kravatlı bir adam beklerken sıradan bir insan gördüm çok şaşırdım benim kafamdaki patron imajı yıkıldı şaşırdım o gece zor uyudum ve 29 Eylül salı sabah işe gittim o gün benim için çok zor geçti o gün ne oldu nasıl geçti hatırlamıyorum akşamı zor buldum
Sabah iş başlama saati 08.00 Akşam ise 18.00 cumartesi saat ise 15.00 idi akşam eve geldim babamı sordum babam yoktu köye gitti dediler içim yandı eyvah dedim ben ne yapacağım küçük Emrah gibiydim yalnız ve çaresiz ah keşke okusaydım dedim ama nafile geriye dönüş olmuyor ferman verilmiş kaderimiz çizilmisti yaz oğlum şevki seni kim anlar (devamı gelecek)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN SÖYLEMESİ
PoetryHer insanın içinde kendince bir şeylerin bulacağı şeyler var burada