4.Bölüm "Ne oluyor burada?"

487 41 4
                                    

Not:Bölümler düzenlenmiştir.

××××

Geçmişte yaşadığım her şeye göğüs gerdim. Dayandım. Kalbim kırılsa bile gülümsedim. Bu acılar Poyraz'dan da geldi. Ama Poyraz' ın verdiği acılara en içten şekilde gülümsedim. Onunkiler farklıydı. Onun tarafından acı çekmeyi de seviyordum.

Gözümün önünde en imkansız kişilerle çıktı. En imkansız kişilere "Seni seviyorum" dedi. En imkansız kişilerle acıttı kalbimi. Her gün ölmek isteyen beni bir adım daha intihara yaklaştırdı. Bir adım, bir adım ve bir adam daha...

Yemek yemeyi çok seven ben bile en üzgün zamanlarımda yemeğe sadece iştahsız bakıyordum. Bu zamana kadar onu anlamadım zaten de, bu da neyin nesiydi? Şuan Poyraz'ın kollarındaki o kız ne yapıyordu? Poyraz sen ne yapıyorsun?

Poyraz ve Buket'i gördüğüm an zaman durmuştu sanki. Ne nefes alabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Tek yaptığım sessizce o ikisine bakmaktı. Yumruklarımı sıkıp kalp atışlarımı sakinleştirmeye çalışmaktı.

"Beyler, bayanlar! Tanıştırayım, bu sevgilim Buket." Bu bir rüya mıydı? Oda parfümü beni bayılttı da böyle bir rüya mı görüyordum yoksa? Eğer rüyaysa uyanmak istiyorum. Nefes almam gerek uyanmalıyım. Kendine gel Başak. Uyan Başak. Bu bir rüya Başak. Uyandığında Poyraz'a sarılıp dolaşabileceksiniz. Yemek yiyebileceksiniz.

"Bu da ne demek oluyor lan? Senin sevgilin burada yanımızda?" dedi hayali Batın.

"Poyraz yine ne saçmalıyorsun sen?! Ne demek sevgilim Buket?!!" diye çığırdı hayali kuzenim Nihal.

"Burada saçmalanacak bir şey yok Nihal. Asıl siz saçmalamayın. Sevgilim burada, kollarımın arasında."

"Şuan sağlıklı düşenebiliyor musun? Ne içtin Poyraz? Bu yaptıkların mantıklı mı?!" Hayali Batın konuştuğunda Nihal ve Hazal da ona katıldı. Artık ne dediklerini duyamıyordum. Sanırım artık kabus olmuştu. Uyanmak için düşmem gerekiyor. Kendimi yere attığımda akıl sağlımı kaybetmeden uyanmayı hedefledim.

İki saat sonra;

"Şükür ki bir yerine cam girmemiş. Çok derin olmasa da kolu yaralandı. Dikiş atıldı ve endişelenmenize gerek yok çocuklar."

Bu sesten sonra gözlerimi hafif araladığımda beyaz tavan aksine resimli tavan ile karşılaştım. İnsana huzur veren yıldızlar çizilmişti. Ne kadar akıllıca. Sağ tarafıma bakınca hemşireyle konuşan Nihal ve Hazal' ı gördüm. Bir dakika ya? Ben niye buradayım?

Hazal beni farkedince hızlı adamlarla yanıma geldi ve bana nasıl olduğumu sordu. Başımı salladım.

"Biraz önce olanlar rüyaydı, değil mi?" Hazal'dan cevap gelmedi. "Hazal, yaşadıklarım rüya mıydı?"

"Hayır, rüya değildi." dedi titrek bir sesle. Kalbimin kaçıp gittiğini hissettim.

"Poyraz ve Buket. Sevgili mi? Bu kolyeyi bana vermişken? Güneşim ol demişken? Beni bırakma demişken? Sence bu mantıklı mı? Tamam Poyraz'ı anlamak bataklıkta balık tutmaya benzer. Mantık yoktur. Ama bunlar... Bunlar... Bana 'Güneşim ol.' dedi. Bana kolye verdi. Temizlik odasında beni sıkıştırıp bayılmama sebep oldu. Bu yaptığı da ne şimdi?" Hazal bana bakıyordu, ben Hazal'a bakıyordum. Ne diyeceğini şaşırıyor, ağzını bir açıp bir kapatıyordu. Nihal ise tırnaklarını yiyordu. Hepsi benim kadar olmasa da garip şeyler hissediyordu.

 Çarşafı sıkıp gözlerimi sıkıca kapattım. Senelerimi adadığım kişi senelerce nefret ettiğim biriyle çıkıyordu. Mideme kramplar giriyor, kalbime bıçaklar saplanıyordu. Bu öyle bir bıçaktı ki aynı anda on yere saplanabiliyordu. Nefesimi kesiyordu.

Sıcak ÇikolataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin