2.Bölüm "Güneşim."

829 50 11
                                    

Not: Bölümler düzenlenmiştir.

××××
Hayatımda en çok yemek yemeyi ve uyumayı sevmiştim. Hayat felsefem; yemeksiz bir hayat susuz bir ağaca benzer idi.

Yine bir gün -yani bugün- kantinde hunharca tıkınırken benim ifşalarımı çekmekle meşgullerdi. Oturun yemek yiyin da niye çekiyonuz beni?

"Başak doymadın mı bebeğim?" dedi ismi lazım değil baş harfi H.

Doymadın lan doymadım sizene.

"Bence doymadı Hazal. Baksana bu gidişle bizi de yiyecek gibi duruyor. Sınıfa vücudumuz kopuk kopuk gidersek olmaz bence. Biz kalkalım o zaman." dedi P. Sinirle son lokmamı ağzıma atıp daha yutmadan konuşmaya başladım.

"Evet Poyraz ondan. Senin beynin kopuk kopuk zaten. Vücudun kopuk olsa ne yazar." Bana hepsi tip tip bakıp yedikleri şeyleri toplayıp çöpe attılar. Ne? Kötü müydü ki?

"Sizin kadar gerizekalı, embesil, salak, gerzek, nohut kafalı kimseyi görmedim. Dur ya nohut demeyeyim sevdiğim yemeğe hakaret etmiş oluyorum. Özür dilerim nohut. İnşallah bu akşam yerim seni. Amin." Ben kendi kendime konuşurken (hadi canım hiç anlamadık!) kızın birine tosladım. Kafamı kaldırdığımda bu kişin bizim Buket olduğunu gördüm. Bu da benim ne kadar şanslı olduğumun bir göstergesi.

"Çekil şurdan!" Beni ittiğinde beni kollarımdan tutan yine bir Poyrazaşkım bebeğim vardı. "Hayırdır bacı bir problem mi vardı?" Bu sırada diğer benimkiler de gelmişti. "Senin salak arkadaşın bana çarptı. Özür dilesin önce tatlım."

Poyraz'ın kollarından sıyrılıp "Bilerek çarpmadık herhalde. Bilerek çarpsam sana mı çarparım? Vücudum gereksiz yere acımasın." dedim.

Buket ise gözlerini devirip gitti. Gerizekalı. "Hadi, ders başlayacak birazdan," derken Nihal, ben Poyraz' la bakışıyordum. O da bakıyordu. Evet benimki. Hala bakıyor, oha!

"Gençler hadisenize!" Patlayan Nihal' i daha fazla sinirlendirmemek için bakışmamıza son verdim. Cry.

Batın, Nihal, Hazal önden ilerlerken Poyraz ve ben arkadan onları takip ediyorduk. Poyraz kolumu aniden tutarak temizlik odasına soktu.

Hıağ?

Temizlik odası derken?

"P... Poyraz ne yapıyorsun?" Kekeledim mi ben az önce? Sakin ol Başak. Alt tarafı çamaşır suyu ve tuz ruhlarının olduğu odadasınız.

Lan sen ne yapıyorsun?

"Bir şey deneyeceğim."

Derken?

"Ha?" dedim. "Poyraz ne yapıyorsun ya? Dersi kaçıracağız çocuğum. Fare miyim ben bir şey deneyeceksin benim üzerimde? Gidelim artık. Hem vileda kokuyor burası," dedim demesine de o cebinden çıkardığı kolyeyi bana gösterdi. "Saçlarını çeker misin?"

Saçlarımı elimle yukarıda tutup kolyeyi takmasına izin verdim.

"Kolyenin ucundaki güneş. Sen benim güneşimsin. Sensiz geçen bir günüm kapkaranlık geçiyor. Çünkü güneşim yok. Eğer sen gider ve bu kolyeyi bana verirsen benim dünyam bir daha aydınlanmaz. Beni güneşsiz bırakma."

Ben, tuz ruhları ve çamaşır suları bu olayın etkisinde şoktayken o kapıyı çekip çıktı.

Bayıldım galiba.

××××

"Uyandı mı?"

"Az önce karnı guruldadı. Bilinci yerinde."

"Saçlarının ucu kırılmış gene. Bir kuaföre gideriz Nihal."

"Acele etme Hazal. Uyansın da."

Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalışırken beyaz bir tavanla- hayır üç tane kafa ile karşılaştım. Hepsi dibime girmişti. "Ne oldu bana?" diye sorduğumda Batın "Temizlik odasında baygın bulundun. Hayırdır çamaşır suları ve tuz ruhlarıyla kafa mı buluyordun?" dedi. Hazal "Ya da evdeki temizliği yetmemiş okulda da temizliğe başlamış olabilir. Mantıklı bence." dedi.

Gözlerimi devirdim. Gerdan kısmımı ellediğimde kolyeyi hissettim. Bu beni mutlu etmişti. Odaya göz gezdirdiğimde Poyraz' ı göremedim. Nerede bu?

"Poyraz nerede çocuklar?"

Batın tipini ekşitti ve "Çocuklar mı?" diye sordu. Ne diyeyim guys mı?

"Okulda küçük bir işi varmış sanırım sonra gelecek o."

"Ne işiymiş bu? Benden önemli mi?"

"Geldim geldim patlama." diye gülerek içeri girdi Poyraz. Bakınız Allahuekber Dağları.

Allah' ım sana geliyorum.

"Şt lan. Nerdesin kuzu kuzu me mee." Batın' a hepimiz mutasyona uğramış canlıya bakar gibi baktık.

"İşte türünün ilk ve son örneği."

"Nihal, bunun çocuklarına acıyorum. Yazık bunun gibi babaları olacak. Ben olsam utancımdan ölürdüm."

"Aynen Hazal. Çocuğun annesine de acıyorum. İnsanlara benim kocam böyle benim kocam şöyle diyip övünemeyecek. Anca ne kadar salak olduğundan bahseder."

"Ben de Batın' a acıyorum. Bu hayatta hep kaybedici." dedik kızlar olarak. Batın başını eğerek çıktı odadan. Poyraz' a baktığımda kolyeme bakarak gülümsediğini gördüm. Onun gülümsemesine ben de gülümsedim. Ay canım.

"Eee Hazal gel sana lavaboları göstereyim." dedi Nihal. Hazal gözlerini tuhaf bir şekle soktuktan sonra "N'apcam ben ya tuvaletleri. Burada dur işte." diyip sandalyeye çömdü."Hazal delleniyorum Hazal gel şuraya."Biz ise onları izlemekle meşguldük. Poyraz "Gitmenize gerek yok. Önemli bir şey konuşmayacağız burada. Bir an önce taburcu olsun da evimize gidelim. Ben doktorla konuşmaya gidiyorum. Siz de hazırlanın." dedi. O çıktıktan sonra ben Hazal'a başımdaki yastığı fırlattım, Nihal ise ayağındaki ayakkabıyı. 

"Hazal mal mısın?"

"Hazal salak mısın?"

"N'oluyor be?"

"Kızın boynuna bak. O kolye nereden nasıl geldi, Başak Poyraz'ı görünce nasıl sığır hapşurmuş gibi gülümsedi, Poyraz hemen kızın başucuna oturdu, nasıl bakıştılar, nası yalnız kalmak istedi ikisi de bir düşün."

"Nihal sen de ha. Ne alaka hepsi manyak mısın! Allah Allah ya. Sen ne ara baktın da çözdün bunları? Vay anasını."

"Gençler hadi hazırlayın beni. Poyraz'ı duydunuz."

 637283 saat sonra eve varabilmiştim nihayet. Günün yorgunluğuyla kendimi yatağa attım. Kolyeme dokundum ve bu rüya mı yoksa gerçek mi diye sorguladım. Eğer rüya ise bu rüyanın hiç bitmesini istemiyorum, gerçekse hiç uyumak istemiyorum. Avucumun içindeki o soğukluk boynumdan hiç çıkmayacak Poyraz, emin ol. Sen çıkarmak istediğin süre de çıkmayacak. Mutlulukla gülümsedim. Seni seviyorum Poyraz. Hem de çok.

Sıcak ÇikolataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin