Derler ki insan hiçbir şey düşünmeden duramazmış ,YALAN.
Sırama oturmuş pencereden ,gri bulutlarla kuşatılmış gök yüzüyle yağmuru izliyordum.Bu havaları gerçektende çok seviyorum bana iyi geliyor .Kimileri der ya hani ,’karanlık,kasvetli havalar benim içimi bunaltıyor ‘diye peeeehhhh
‘Günaydın bebek’
‘ooooo hatunlar ,gelmeseydiniz kızım okula bari hiç,nerdesiniz siz’
‘şebnem hanım zoruyla turtaya girdik ya ,al bakalım sana da kaşarlı,mantarlı poğaça aldık.girmişken’
Seviyorum bu kızları ya .mantar candır ,herkes bilmez onun değerini,kokusunu,tadını,yüceliğini .
‘derin ya kızım valla midesizsin ha,sabah sabah yedin ya şu mantarı gene ,söz yok sana’
Biz pusula deriz kendimize.Hepimiz ayrı bir yönü gösteririz,zevklerimiz çok farklıdır birbirimizden,yaşantılarımızda tabi Ama işin ironik kısmı ise birbirimizden de ayrı yapamayız,uyumsuzluklarımızla uyum yakalarız biz.tabi benim durum biraz farklı.
‘kızlar bugün çıkışta dağılmayalım hemen ,bir şeyler yapalım.’
Ah bu kız cidden yerinde oturmak nedir bilmiyor hiç. Berra ,namı değer bayan gezenti.grubumuzun en sosyal kızıdır,partiler,kokteyler ,her Allahın günü yapılan alışverişler.tabi anlamışsınızdır ki bunda ailesinin de rolü büyük.Tam bir sosyetikler.alla var güzelde kız, uzun boylu,esmer ,doksan altmış doksanlık ta vücudu var.şanslı velet.insanlarla çabuk kaynaşır.yani en azından bizimle kıyaslanırsa öyle.
‘kıçın bir yer görsün kızım be ,
Ulen Hatice yaptın gene yapacağını .namı değer Hat ,sözlerinden sizinde anladığınız gibi dobra kızdır. Grubumuzun bayan belası,onun ilkesi ‘bana ve arkadaşlarıma bulaşmayın yoksa yolarım.’
‘beni yok sayın bugünlük gençler,babam gidiyor bu gece ,onu geçireceğiz.’
Şebnem bunları söylerken, gözleri hemen su maymuncuklarına döndü tabi.Ah be sarışınım be. Şebnem namı değer sarışın ,yani benim tabirimle .ama emin olabilirsiniz ki adının hakkını fazlasıyla veriyor.neyse,babası asker olduğu için Kıbrıs ta,topu topu yılda bir 3-4 ay görebiliyor.Ama onunda alla var babası, sarışına birkaç taktik göstermiş,e adam orduda asker ne bekliyordunuz ki.yazık erkeklere ,büyük kayıplar veriyorlar.
Dersler işlenmiş,daha ilk günden ödevler ,araştırmalar verilmiş ve günün sonu nihayet gelmiş,durakta otobüsü bekliyordum.veee tatatataaamm benim başımın belası mavi otobüs gene karşımda işte.Artık şu belediyeyi sıkı bir dilekçe bekliyor.
Oldum olası eski eşyaları,kitapları,tarihi evleri sevmişimdir.Her zaman da dediğim gibi ben yanlış yerde ve yanlış bir zamanda doğmuşum.Hiç teknoloji çağına ait bir genç değilim.
Biraz daha ,evet evet,hadi be amca çekil şurdan ,biraz daha, veeee işte benim haylim,düşlerimin mimarı ,tamam tamam dur başa sarıyorum.
Otobüste cam kenarına kaymış benim perili köşkümün önünden geçiyordum.Ama gerçektende bu ev çok başka,.Geçenlerde sizlere duygularım konusunda birkaç ufak şey çıtlatmıştım.belirsiz olduğumu ,ne hissedip ne hissedemediğimi sizlere söylemiştim.Ama lanet olsun ki arada bazen istisnalar olabiliyor ,aynı şu anki gibi.
Önümde koca bir yapıt,etrafı desenli ,kara parmaklıklarla kuşatılmış,bir malikane .bahçesi ormanlık gibi ,çeşit çeşit ,devasa ağaçlar ,bitkiler,sarmaşıklar,sıkıyorsa hayran olma der gibi gövde gösterisi yapıyor.bahçenin içinde değişik yerlere konulmuş ,her biri birbirinden farklı mimaride yapıtlar görünüyor.Ama esas yapıt orada ,tam ortada .hepsine de yapıt diyorum çünkü ,karşımdaki bu şahesere ne denir bilemiyorum.villa desen değil.saray desen değil.köşk desen belki.bahçenin tam ortasında koca bir ev ,2 katlı ,ama bir sırada nerden baksan 8-9 tane pencere var .otel sanki mübarek. Bahçede 2-3 tane araba var spor,resmi ,ve benim hayallerimdeki araba jeep wrangler dragon.( medyada ki araba )Hayır anlamıyorum bu insanlar bu kadar şeye sahip olabilmek için ne iş yapıyor olabilirler ki.
Ve ben tüm bu güzel görüntüyü okul çıkışlarında sadece 2-3 saniye görebiliyorum.
Ama sonuç ne biliyormusunuz.Sanırım içten bir duygu denen şeyle çekimi hissediyorum.Bu evdeki hissettiğim çekim, evin sadece güzelliğiyle kalmayıp tüylerimi ürpertircesine benim üzerimde braktığı bi his daha var
KORKU.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son üye (s.i.s)
Fanfickurumuş yapraklarla donatılmış yolda ayaklarımı sürüyerek yürüyorum.Ileride koca bir ağaç,gövdesi 180 derece geriye dönmüş,her yerden kolları uzanan ,adeta doğa adına ayin yapıyor.Üzerinde kara bulutlar,kollarından başlayıp gövdesine kadar yıldırımı...