-Artık Karanlık-

24 5 19
                                    

(Nefes alma sesi)

Güneş batmak üzere, ama hâlâ çok ışık saçıyor.

Hava sıcaklığı 29.7 derece. Çok ılık güneş ışınları nazik, ve uyanması gereken biri var Oğuzhan.

Kendini farklı bir yatakta bulmuştu yatak oldukça yumuşak ve rahattı.

Kafasının altında ki yastık ne çok yumuşak ne çok sert tam olarak ideal.

Ama Oğuzhan bu yataktan kalkamıyor, çünkü yatağın o yumuşak ve sıcak oluşu.

Oğuzhan'ın kalkmasına izin vermiyor düşünmesi bile rahat lakin.

Bir anda hava kışa dönüyor yatak bir taş gibi sertleşiyor, hava artık sıcak değil.

"Artık karanlık" Artık karanlık" Artık karanlık"  (kalp atışları hızlanıyor)

O sırada başka bir yer.

-Berkay ne oluyor, uyanmayacak  gibi.

-Kanaması derindi çünkü onu bizim kara demirden yapılan bıçaklarımızla bıçakladım.

-Ne diyorsun sen onu bıçakladığını mı söyledin az önce.

-evet

-ne demek "evet" onu neden bıçakladın ve neden iyileştirmeye çalışıyoruz

-Çünkü onda öğrenmek istediğim bir bilgi var.

-ne öğrenmeye çalışıyorsun

-Kim yaptı biliyor, Kim öldürdü biliyor.

O sırada Oğuzhan uyandı.

Neden mi uyandı nasıl mı uyandı?

Çünkü o baş rol. ;)

neyse şimdi hikayeye dönelim.

Oğuzhan kalktığı gibi karnına bir yumruk yedi.

ve bir tane daha yumruk.

Ama Oğuzhan yediği yumrukların ardından etrafına iyice baktı.

Karanlık zindan gibi bir yerdeydi.

elleri zincirliydi.

Berkay biraz daha patakladıktan sonra.

Mağaradan çıktı, nazlı Oğuzhan'ın yanına yaklaştı ve kulağına fısıldayarak şöyle dedi.

-"Sakın Ölme"

Nazlı Oğuzhan'ın ölmesinden korkuyordu diğer yandan Berkay kesinlikle ölmeyeceğini düşünüyordu.

-- 1 hafta sonra --

Bu geçen bir haftayı özetlemek gerekirse Berkay  Oğuzhan'ın iyileşmesi için odaya hiç girmedi.

 Lakin nazlı odadan hiç çıkmadı Oğuzhan'a baktı onun iyileşmesi için elinden geleni yaptı.

Ve bu bir haftanın sonunda Oğuzhan'ın kalp atışı hızlanmıyordu hiç.

Nazlı öleceğini düşünmeye başladı yanına gitti ve ona kendinden bir şeyler anlatmaya başladı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Nazlının Hikayesi: ben küçük bir kız iken hiç arkadaşım yoktu, ve evimizin önünde küçük bir park vardı bu parkta oynayan küçük kızları ve erkekleri izlerdim evcilik midir nedir o oyunu oynuyorlardı. Bir gün cesaretimi toplayıp aralarına gidip benimle arkadaş olup olmayacaklarını sormaya karar verdim. Bende pek fazla cesaret yoktu. ama o gün farklıydı kendimden emin bir şekilde gittim ve bana tabi ki sende oynayabilirsin dediler mutluydum sadece küçük dakikalar boyunca tabi oyunda erkeklerin üçü de beni karısı olarak istiyordu ama  ben istemedim ve kaçtım

hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum ama sonra sokak ortasına doğru koştuğumu fark etmeden oraya doğru koştum ve annem beni yola düşmeden yakaladı çocuklardan biri kolumu tutu ve dedi ki neden benimle olmak istemiyorsun bende de hemen bir bahane bulmam gerektiğini fark ettim kolundaki dövmeye bakarak "o iğrenç dövme yüzünden" hemen kolumu bıraktı ve arkasını dönüp gitti annem bu yüzden beni çok azarlamıştı ama ben ondan çok çocuğa dediğim kelimelerden dolayı çok kötü hissetmiştim. Ve o çocuk sonraki günde gördüğümde çocuk diğer koluna da aynı dövmeyi yaptırmıştı, ben pencereden bakarken bana attığı o karanlık bakışı içimde hissetmiştim çok korkunçtu sonraki gün annem beni ekmek almaya göndermişti bana balkondan bakıyordu bakkal yakındı ve bakkala girdim o çocuk kasadaydı çekinerek gittim yanına ekmeği gösterdim parasını ödedim ve çıkmadan önce ona şöyle dedim.

nazlı: "Bak dün olanlar için.."

Çocuk: "kes sesini aptal kapa çeneni senin annen olmasaydı görürdüm ben seni"

hemen ayrıldım oradan ve bir yıl sonra annem beni buraya bu koloniye getirdi, buraya geldiğimde bana burada güvende olacağımı söyledi ben sadece onun dediğini yaptım ve burada kaldım ve gitmeden önce bana kesinlikle buradaki insanlara güven sadece başka kimseye güvenme buradaki erkeklerden biriyle evlen dışardan gelenlerle sakın konuşma söz mü dedi bende söz verdim o güden sonra annem gitti ve bir daha dönemedi annemin gitmeden bana bıraktığı bir yüzük vardı kırmızı yakut yarım bir kalp diğer yarsı ondaydı başka kimsede olmadığını ve sadece bize özel yaptırdığını söyledi.

Ama gittikten sonra asla dönmedi o şehirdeki çocuğun parmağında görmüştüm tam 3 sene sonra ve o zamandan beri onu arıyordum ve Berkay'da bana yardım ediyordu.

"ve ve bu gün onun senin aileni de öldürdüğüne öğrendim"

(nazlı duygusal biridir, fakat kolonideki kimseyle iyi geçinemez bu yüzden evlenmez)

Nazlı gözyaşlarını tutamaz ve iki damla Oğuzhan'ın eline düşer.

Oğuzhan ise bu sırada komada ailesini kaybetmenin dehşetiyle korkunç rüyalar görmektedir lakin, Nazlının göz yaşının eline temasından sonra kalp ritmi hızlanır ve komadan çıkmayı başarır.

Oğuzhan gözünü açınca nazlı hızla göz yaşlarını siler ve bir an önce Berkay'ı çağırır

Berkay elinde ki kanlı bıçakla içeri girer.

Bıçakta ki kanı Oğuzhan'ın yaralı yüzüne sürter ve der ki

 "uyandın demek katil efendi"  


Bir Oduncu HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin