Yıl 1906.
(virüsün gelişim yılı)
İlk başta haberlerde bir İki kişinin ölümü duyuruldu virüs yüzünden.
Bu virüs 1906-1912 yılları arasında dünyanın %85
Kadarlık bir dilimi yok etmişti çare bulunamayınca
İnsanlar bir koloni kurdu bu koloni günümüze kadar gelmişti
Koloni karlı bir dağın üzerine kurulmuştu
Yıl -2002
Yani Oğuzhan'ın doğum yılı.
Oğuzhan bir oduncuydu ve her gün ailesine o bakardı çünkü zamanında babası öldürülmüştü.
Oğuzhan 5 kardeşi ve annesine bakıyordu kardeşlerinin biri 15 yaşındaydı yani o da ailesine bakıyordu.
Oğuzhanların evi daha çok şehre uzakta dağın zirvesinde duruyordu Oğuzhan her gün şehre sırtında bir sepet odun ile iniyordu ve onları satıyordu.
Kış ayı olduğu için herkes oduna ihtiyaç duyardı.
Oğuzhan ortalama boylu cana yakın iyi bir insandı bu yüzden onu şehirdeki herkes çok severdi.
Bu gün şehre inmeden önce annesi hastalanmıştı, Bu yüzden kardeşlerine yemek hazırlayıp gitmişti.
Lakin geç indiği için odunları satasıya kadar gece olmuştu.
Bu yüzden şehirde kalan şirin bir amca ona bu gece kendi evinde kalması için onu davet emişti.
Ama Oğuzhan gitmek istedi.
Şirin Amca ona şu şekilde söyledi "biliyorsun ki gece dağ yolu çok tehlikeli olur Oğuzhan, hem son zamanlarda seri katillerin gezdiğini duydum"
Deyince Oğuzhan kabul etmek zorunda kalmıştı.
Sabah daha güneş doğmadan kalkmıştı ve yola koyuldu hemen 1 saatlik yol sonunda Oğuzhan evine gelmişti.
Ama gördüğü şey kimseyi onu mutlu etmemişti.
Ailesi katledilmişti hepsinin boynunda bir pençe izi vardı ve kapı kırıktı annesi kardeşleri ev kan içindeydi.
O sırada bir amca seslendi Oğuzhan kalk Rüya görüyorsun dedi.
Soğuk terler dökerek uyandı Oğuzhan dedi ki hepsi rüya mıydı?
Amca ona Şöyle dedi az önce rüyanda bağırıyordun onu kastediyorsan orası öyle,
Lakin ailenin öldüğünü diyorsan o yalan değildi aileni kanlar içinde görünce bayılmışsın.
Şansına o sırada oradan geçen bir tüccar seni görmüştü ve sırtında şehre kadar taşıdı.
Oğuzhan'ın o güler yüzü bir anda düşmüştü gören bir daha üzülüyordu.
Herkes Oğuzhan'a destek için yanındaydı lakin Oğuzhan oradan hemen koşarak Dağa çıktı Üzerinde pek bir giysi yoktu.
Ama üşümüyordu Çünkü Oğuzhan bu yolu çok fazla gidip gelmişti bu yüzden ayakları kaslıydı.
ve aynı zamanda kolları da odun kırmaktan kaslıydı ve aynı zaman dağ havası soluduğu için ciğerleri de güçlüydü.
Ama yarı yolda önüne bir yabancı çıktı maskeliydi kolunda kuru kafa dövmesi vardı.
Oğuzhan ona aldırış etmeden gitmeyi denedi lakin yabancı onu tutup Karnından bıçaklamıştı.
Yazar notu: Bu gün biraz Fazla yorgunum dostlar o yüzden burada bırakıyorum özür dilerim ve kitabım da emeği geçtiği için Kahvesiyim ve Suyun izine teşekkür ederim çok yardımları dokundu bir dahaki bölüm yarın gelecektir. :)