"Halkım, milletim! Burada toplanarak duyuracağım haberi işitmek için geldiğinizden hepinize minnettarım. Biliyorsunuz ki, uzun zamandır küçük bir gezegen olsak da büyük işlerin peşindeydik. Sizlerden sırr gibi sakladığımız bu önemli operasyonu artık tamamlamış olmaktayız. Şimdi sizlere "Büyük operasyon" adını verdiğimiz bu gizemli hadisenin açıklıyorum. Bizler bizi işe yaramaz gören güçlü gezegenlerin akıllarına bile gelmeyecek bir operasyona ilk adımı atarak onları hüsrana uğraracağımıza söz verdik. Ve bu sözü başarılı şekilde hayata geçirmeyin verdiği özgüvenle bizleri şu an canlı yayından izleyen diğer 'zeki' insanlara yüzümü tutarak söylüyorum, Dünya isminde bir gezegenin varlığından bihaber olan şahslar, biz bu gezegeni keşfetmekle kalmayıp onun kendi gezegenimizle birleştirerek varlığımızı bütün galakside ilan ediyoruz! Bizler artık sadece bir küçük gezegenin parçası değiliz, bizler iki gezegenin birleşmesinden doğan o güçlü imperatoruz bundan sonra! Ve geri sayımın süratla akmasından sonra galakside kopacak olan fırtınaya hazırlıklı olun. Bu patlamanın yapılması için sarfettiğimiz onca zamanın meyvelerini toplamaya kendinizi şimdiden hazırlayın."
Duyduklarının şokuyla çalkalanan topluluğun bazıları sevinc eşliğinde haberi karşılarken,bazılarına ise korku tohumunun filizlenmesi korkusuyla beyin yankısına sebep olmuştu. Canlı yayından duydukları haberi izleyen büyük devletlerin üst vakam sahipleri şimdiden yapılan bu gereksiz duyurmanın hüsran doğuracak sonuçlarını zevkle beklemeye başladılar. Onlar için gereksiz bir gezegenin büyümesi değil de, yok olmasını izlemekti bu. Çünki iki gezegeni çarpıştırarak birleştirmek akıllara sığmayan hadiseydi, bunun uğurlu olacağını düşünmekte akılsızlıktan başka bir şey değildi. Kilometrelerce uzakta olduklarını var saysak, patlamanın en büyük kötü sonuçları bile onlara zarar vermezdi. 'İşe yazamaz üst vakam sahibin son gezegen avı' düşünceleri ise sadece diğer üst vakam sahiplerinin değil, kendi gezegeninde de düşünülmekteydi. Lakin onlar gibi ellerini zevkle bağlayıp olayların nasıl sonuçlanacağını değil, sayısı az olan topluluk bu cahil insanları nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlardı.
Konuşmasını bitiren başkan halkının tepkisini ölçmek için biraz duraksadı. Onun gibi düşünen dahası ona sonsuza kadar güvenen halkına gülümseyerek baktı. Aklındaki plan tamamen fakrlıyken, insanlara gösteri sunması güvenin sonsuzluğunu simgeleyen işaretti. Lakin bu güven nasıl sonuçlanacaktı bu ise en büyük şüpheydi.
Duyduklarının büyük bir şakadan ibaret olmasını isteyen bir kaç insan topluluğu ise tamamen umutlarını kaybetmiş gözüküyorlardı. Bu haber onları baştan sona sarsıtmıştı. En arka sırada sinirini kontrol etmekte zorluk çeken genç gerçeğin tamamen farklı olduğu halde oynatılan oyunun şimdi bilincinde olmuşken daha fazla beklemeyerek öne çıkarak mantıksız harakenti durdurmak için adım attı. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Koşar adımlarla gelerek insanların onu tam görmesini sağladı. Konuşulacak o kadar mesele vardı ki sinirini daha fazla gizleyemdi. En azından insanlara bunu borçlu bildiğinden bu sefer susmak ve gizlenmek istememişti.
"Siz ne hakla bizim rızamız olmadan iki gezegeni çarpıştırarak 'büyük gezegen' yaratmak kararını alıyorsunuz? Sizler kimsizin ki bizleri göz göre göre ölüme atıyorsunuz?! Aklınızı mı yitirdiniz?! Sonuçların nelere yol açacak bilmiyor musunuz?! Bu insanların rifahı için yapılmış yöntem değil, bu basbayağı bizleri katletmek! Sizler mal mülk için bizleri ölüme sükürlemeye çalışan ucube, iğrenç kişilersiniz ve size sonsuza kadar güvenen bu halka arkadan bıçakla saldırmayı göze alan şerefsizsiniz! Sadece bizleri değil, Dünya gibi bir gezegenin halkına saldıracak kadar açgözlü varlıklarsınız! Ne hakla buna cesaret ede bildiniz?! Adi şerefsizler, sizin gibi malın mülkün kölesi olmuşlar yüzünden bu gezegen açlıktan ölüyor. Sizin gibi herifler yüzünden insanlar katlediliyor. Ama bizim gibi sefilleri utanmadan sıkılmadan yaralanarak ölüme terk ediyorsunuz! Kahrolun sonsuza kadar!" - arkasını dönerek insanları önüne aldı ve yüzünü 'aklımı yitirmiş insanlar' diye adlandırdığı topluluğa çevirdi. Utancından bir kere bile sesini yükseltme cesareti şimdiye kadar bulamazken, bu haksızlığa göz yunmayacaktı.
"Bakın bu düşündüğünüz kadar olasığı yüksek ve sevineceğiniz bir haber değil! Ölüceksizin! Sevdikleriniz beraber yaşayacağınızı düşündüğünüz bu gezegenle birlikte mahvolucaksınız! Sonsuza kadar güvendiğiniz bu cani adam sizleri kandırarak aklındaki gerçek planını uygulamaya çalışıyor. Onun niyeti gezegen yaratmak değil, o sadece sizden kurtularak kendi sahip olacağı mülkün derdinde. Ve bunu sizleri ve beni yok etmeye çalışarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Aptal olmayın! Bu adama güvenmeyin ve eğer biz istemezsek hiç bir halt yapamayacağının bilincinde. Yaşamak istiyor musunuz?! O zaman hep beraber durduralım bu şerefsizi! Bizi sadece biz kurtarabiliriz. Yokoluşunuzu izledikten sonra çıkıp gidecek ve bizler onun yerine ölümle kucaklaşacağız. Bu bize yapılan suikasttır! Artık gözlerinizi açın ve gerçekleri görün! Hemde geç olmadan! "
Bağırmaktan kuruyan boğazının acımasını önemsemeyerek önündeki topluluğa umutla baktı. İnsanların güvenini kırmak düşündüğü kadar kolay olmayacaktı ama yine de bu kadar bariz bir olayı kör olan gözler bile görürdü, değil mi?
Birbirlerine bakan insanlar olayın gerçek yüzünü görmekte zorluk çekiyorlardı. Yıllarca aynı insana güvenip sonradan bir gencin karşılarına çıkıp gerçeklerin aslında yalandan ibaret olduğunu söylemesi inanılması güç bir olaydı onlar için. Evet küçük bir gezegen olsalar dahi teknolojinin ağır bastığı bu topraklarda aklın almadığı bütün olaylar bir cümleyle hükmünü beyan eden türdendir. İki gezegenin birleşmesi de insanlar için akıl almaz olayların sırasında gelse de başkanlarına olan güven her imkansızı imkanlı kılacak vaziyetteydi.
Kısa bir sessizlik insanlara akıl karışıklı yaratsa da genç adam umutsuz vaka olan şahıslara baktı bir süre. Söyledikleri gerçeği yansıtsa bile ona inanmak istemeyen gözler üstündeydi. Kaybedeceği bir şey yoktu sonuçta. Bu yaptığını büyük bir suç gibi gösterip zindana atılması büyük olasılıktı ama neye yarardı ki? Bir kaç dakika sonra patlama olacaktı değil mi? Ha şimdi ölmüş, ha zindanda ölümü beklemiş, aynıydı. İki olasılık eşdeğerliğini korumaya devam etse bile, ne yazık ki sonuç aynı olacaktı.
Söyledikleri insanlarda büyük heyecan ve panik yaratmıştı. Konuşan topluluk başkandan açıklama beklerken başkan planlamadığı olaydan nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Patlama için tam tamına 10 dakika kalmıştı ve bu kısa zamanda insanları yatıştıracak cümleler söylemesi gerekirdi. Aksi takdirde onaylamamazlık yaranırsa, büyük devletler işin içine girip onu zorla durdurmaya çalışırdılardı. Ve bu da planın ters tepmesi demekti.
Genç adam yaranmış vaziyetti kullanarak büyük ekranlarda onları izleyen üst vakam sahiplerine gözlerini dikti. Ellerini kollarını bağlamış büyük zevkle yaygaranı izleyenler içten içe gencin haklı olduğunu bildiklerinden 'aptal insan topluluğu' vakamına layik gördüklerini insanlara alay ederek gülümsüyorlardı. Genç bunun bilincinde olduğundan onlarla anlaşma yapmak vaktinin geldiğini anlamıştı.
Lakin karşısında büyük bir engelin varlığı onu yığdırmağa yetecek güçtendi. Kargaşanın daha da yükselmesiyle insanlar bu sefer sinirle genç adama bakıyolardı. Onların düşüncelerini değiştirmek bir taşı çiğnemek kadar imkansızdı. İnamlarını koruyan insanları gören başkanın dudaklarında zafer gülücüğü yer edinirken geri sayımın bitmesine az kaldığını hatırlayarak alaycı bakışlarla genç adama baktı. Luke'un insanlara küçükte olsa bir umut dilercesine bakan bakışlarının hüsranla yere indiğini gördüğünde artık konuşma vaktinin geldiğinin farkındaydı. Ama konuşulacak kelimeler bir kaç dakika sonra anlamını yitireceğinden suskunluğunu korudu. Biraz daha zamanın geçmesini bekledi. Onun aksine Luke hala bir umudun varlığına inanırcasına büyük ekrana yüzünü tutarak söyleyeceği cümleleri kafasına kurmaya başladı. Bu artık onun ve bütün insanların yaşaması için son umuduydu."Masoman gezegenin başkanı Elizabeth Allen, sizleri öncelikle saygıyla selamlıyorum. Biraz önce söylediklerim yüzünden canınızı sıktıysam özür dilerim, bunları duymak sizin kadar söylemek de benim canımı sıkan konulardır. Bir kaç gün önce anlaşma yapmak isteyerek gezegenimize gelmiştiniz. Şimdi eğer sizin de onayınız olursa, bu anlaşmayı yapmayı kabul ediyorum, ki bu anlaşmanı benimle değil başkanımız olacak bu adamla yapmış olsanız da söylemek isterim ki, 74. Kurala göre gezegeni yöneten başkanın kanından olan kişiler de gelen anlaşmaları onaylamak hakkına sahiptir. Ve ben bu gördüğünüz adamın kendi kanından olma öz oğluyum. Eğer siz de razısanız, şimdi teklifinizi kabul ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK GEZEGEN
Science Fiction"Bir umut diye yoldan çıkarsan, bin pişmanlıkla geride kalırsın bu hayatta." ~Digimon Unutmayın ki her bir insan geçmişin aynasını yansıtır. Ne geçmiş olurlar, ne de ayna. Onlar sadece yansımadan ibaret me...