Güneş ışığının perdeler arasından yüzüne süzmesi ile uyandı Hoseok. Yatağa oturdu ve etrafı inceledi. Elinin tersi ile gözünü ovaladı. Hissettiği acı ile içinden küfür etti. Aynada yüzüne baktı, gözündeki geçmekte olan morluğa dokundu derin bir nefes alıp yut odasının düğer koşesinde ki oda arkadaşına baktı. Yavaşça kalkıp perdeyi hepten açtı.
"Hey seni pis domuz. Açma şu perdeyi!"
"Artık uyansan mı Ju?"
(Ju – Gercek adıyla JuHan. Üniversitede Sosyal bilimler, 3. Sınıf öğrencisi. Hoseok'un mahalleden tanıdığı ve yurt arkadaşı)
"Dersim 4 de benim... Bırak da uyuyayım Hobie~"
Derin nefes vererek göz devirdi. Kendi yastığını alıp JuHan'ın yüzüne atıp kaçtı. En son duyduğu şeyler peşinden edilen küfürlerdi. Kıkırdadı ve tuvalete gitti. Tuvalet ve banyosu ortak olan bir yurtta kalıyordu. Ellerini ve yüzünü yıkayıp aynadan tekrardan kendine baktı. Dudağının altındaki yara geçmiş sadece izi vardı. Gözündeki morluk ise geçmekle ile geçmemek arasındaydı.
"Ne zaman kurtulacağım şu piçlerden..."
Diye geçirdi içinden. Hoseok birçok kızın kıskanabileceği bir güzelliğe sahipti. Bunun dışında kızlar arasında popülerdi. Sadece güzelliği değil yakışıklılığı da dikkat çekiyordu. Ama üniversiteye başladığından beri fiziksel özellikleri ona sorundan başka bir şey getirmemişti. Bazı erkeklerin sevgilileri Hoseok ile yakın olmak istedikleri için bu erkeklerden ve ek olarak sadece kıskandıkları için başka erkeklerden dayak yemeğe başladı. Ya "benim sevgilime sulanıyorsun" yada "bana yemek parası ver" gibi bahaneler veya yalan yanlış şeylerle dayak yiyordu. Düzgün birkaç arkadaşı vardı sadece. Onlar olmasa çoktan ölmüş olabilirdi. Defalarda hastaneye kaldırılmişti çünkü. Bir hafta önce yine "sevgilime sulanıyorsun" bahanesi ile 4 erkekden dayak yemişti. Defalarca şikayet etmişti fakat şiddet uygulayan kişiler okulun zengin ve okula para yağdıran büyük(!) adamların çocukları olduğu için göz ardı edilmiş ve üstleri kapanmıştı. Hoseok ise artık şikayet etmekten vazgeçmiş kaderinin bu olduğunu düşünüp ölmeden okulunu bitirmeye çalışıyordu.
Jung Hoseok annesinin isteği ile diş doktoru bölümü okuyordu. Olduğu okul ise Seoul'un en büyük ve eğitimi en iyi okullarından OO okuluydu. Buraya girmek için oldukça fazla baya bayılması gerekıyordu fakat Hoseok orta gelirli bir ailenin oğluydu. Bu üniversiteyi kazanmak için 2 sene boyunca çok sıkı çalışmıştı ve %100 burslu bir şekilde kazanmıştı. Memleketi olan Gwangju'dan Seoul'e gelmişti. Ailesi sadece kaldığı yurdun oda parasını ödüyordu. Bu sayede eğitim hayatı ailesine yük olmadan tamamlanacaktı.
Odasına geri dönüp dolabını açtı. Dün yıkadığı kırmızı kazağını aldı. Kış geliyordu ve havalar epey soğumuştu. Buna rağmen güneş Seoul'u bırakmak istemiyor gibiydi ama verdiği sıcaklık da hiç yeterli değildi. Üstündeki beyaz tişörtünü çıkarıp kazağını giydi. Üstüne ise siyah polarını geçirdi. Altına siyah pantolonunu giyip akşamdan hazırladığı çantasını aldı. JuHan'a baktı ve seslendi.
"Bari kalk yemek ye. Yine yemek saatini kaçıracaksın. Aç kaldım diye ağlıyorsun sonra"
JuHan çıkardığı mırıltılar eşliğinde elini kaldırdı ve git işreti yaptı. Hoseok hafifçe gülerek mırıldandı "asla akıllanmayacak bir hyung" ıslık çalarak merdivenden indi. Fakultenin yoluna doğru döndü kulaklığını takıp etrafı izledi. Çiftleri izledi, koşuşturan ilkokul çocuklarına gülümsedi, tek tük kalan ve uçuşan yaprakları gözüyle takip etti ve 5. Şarkısı biterken fakültenin girişine geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me || yoonseok
Short Story22. yaşına yeni adım atmış Jung hoseok üniversitesinin zorbalığa uğrayan öğrencisidir. Güler yüzüne rağmen erkekler tarafından her zaman tehtitler almaktadır ve kızlar arasında oldukca popülerdir. Kimse yokken dans klübünde kendince dans ederken oku...