_Jung Hoseok_
Hyungu tanıyalı çok uzun zaman geçmemişti aslında. Ama ona çok yakın hissediyordum. Hyung ne kadar 'buz çocuk' gibi görünse de çok tatlı biriydi. Gülüşü, şaşırışı... Bunlar onu sevimli yapan şeylerdi. En önemlisi sevimli çilleriydi. Ne kadar buz çocuk olsa da yanına yaklaşıp yüzüne baktığımda gördüğüm o çiller beni deli edecek kadar güzeldi. Hele ki o çillerine o güzel gülümsemesi eklendiğinde...
Yoongi hyung bana yakın olmayı pek sevmiyordu bunun fakındaydım ama bu benle alakalı değildi kimse ile yakın değildi ve olmak onu rahatsız ediyor gibiydi. Ama beni kurtardığı o günden beri onun yanında olmam onu rahatsız etmiyordu gibi hissediyordum. Yüzüme bakıp gülümsüyordu, ona sarılmama izin veriyordu. Ama yanağına kondurduğum tatlı bir buse olduğunda işler değişiyor ve vahşi bir kediye dönüşüyordu.
Ah evet evet bir kedi. Onun bir kediye benzediğini düşünüyordum. Sevimli ama vahşi. Kaplandan çakma bir kedi. Hyungun yüzüne bakıp bunu düşününce gülümsememi engelleyemiyordum. Ve her zaman yakalanıp minik bir azar yediğim zamanlar oluyordu.
Hyungun yanındayken kendimi güvenli hissediyordum çünkü o beni her zaman koruyacak gibi oluyordu. Kimse artık bana karışamıyordu hatta yan gözle bakmaya bile korkuyor gibiydiler. Çünkü hyung zengin, hattı sayılır bir aileden geliyordu. Hayatlarını mahvedebilirdi ve bundan da çekinmezdi ama aklımda olan şu soruyu bir türlü soramıyordum;
"Neden bana yardım ediyorsun hyung?"
Bu soruyu soracak cesaretim yoktu çünkü hyung bana yardım ettiğini hissetmiyor olabilirdi. Bunu sorduktan sonra aklına gelip "neden sana yardım ediyorum ki?" diye düşünüp beni bırakabilirdi. Hala hyungu tam çözebilmiş değildim. Aslında korkum, beni artık korumayacak, nedeni değildi. Sadece hyungdan uzaklaşmak istemiyordum. Onunla arkadaşlığımın bozulmasını istemiyordum sadece onun yanında olup yüzünü saatlerce izlemek ve sarılmak istiyordum.
....
Bugün hyungu dans odasına davet etmiştim. Gelmesi için uğraştıktan sonra mutlu olmuştum. Çünkü kabul etmişti. Dans odasına geçince en sevdiğim dansın şarkısını açtım ve aynada kendime bir süre baktıktan sonra arkamda oturan hyunga baktım. Loş ışık hyungu daha da güzel gösteriyordu. Ellerimi ve vücudumu sallayıp dans etmeye başladım. Gözlerimi kapatıp kendimi ritme bıraktım. Dans etmek beni çok rahat hissettiriyordu. Sanki bütün acılarım, endişelerim yok oluyordu. Çok güzel bir histi. Dansım bittikten sona hyunga aktım gülümseyen yüzünü görünce içim daha da rahatlamıştı. Yanın gidip suyumdan biraz içip önüne eğildim ve bacak arasına girip kulağımı kalbine koydum.
"Çok hızlı atıyor..."
Diye geçirdim içimden. Dans eden ve yorulan bendim ama nedense hyungun kalbi çok hızlı atıyordu. Neden? Bunu şu an sorgulamak istemedim. Kafamı kaldırdım ve yüzünü izledim kısa bir süre. Yorulduğum ve su kaybı yüzünden dudaklarım kurumuştu. Dudağımı yalayarak hafifçe ıslattım ve kalkıp su içmek için hareket ettim. Tam kalkacakken yanağımda hissettiğim eller ile hyunga baktım. Derin bir nefes alıp o küçük dudaklarını benimkileriyle buluşturunca şaşırdım. Bunu asla tahmin edemezdim ve bekleyemezdim. Hyung beni öptü? Hayır hayır... hyung beni öpüyor. Şaşkın olduğum için hareket edememiştim. Bunu yanlış anlamış olacak ki öpmeyi bırakıp geri çekilince elimi ensesine koyup kendime çektim. Ve tekrardan birleştirdim dudaklarımızı.
"Tatlı..."
Öpmede devam ederken bacaklarımı iki yana ayırıp kucağına yerleştim. Elini önce sacımda daha sonra da belimde hissettim. Beni tutup kendisine daha çok çekti. Bu benim ilk öpücüğümdü ve çok güzel hissettiriyordu. Arkada çalan müzik de bize eşlik ediyor ve arada dudaklarımız çıkardığı o garip sesle bozulup hemen düzeliyor gibi geliyordu kulağıma. İkimizin de nefesi azalınca ayrılmak sorunda kaldık. Gözleri kapalıydı. Loş ışık cılız kirpiklerine vuruyor be gözünün altına gölge oluşturuyordu. Yüzündeki garip endişeyi hissetmiştim. Bundan pişman olmuş gibiydi veya benim yanlış düşüneceğimi düşünüyor gibiydi. Nefesim düzene girerken konuştu;
"Ben öz-"
Cümlesini bitirmesine izin vermeden tekrar dudaklarımızı birleştirdim. Özür falan istemiyordum sadece bu tatlı dudakları daha çok tatmak istiyordum. Üstünden hafifçe kalkarak -ama dudaklarımızı ayırmadan- yere yatırdım ve tekrar kucağına oturdum. Sanırım buna dünden razıydım. Çünkü o Min Yoongi'ydi. Ne yapmak istediğimi tam bilmiyordum. Beynim hyungun kokusu ile sünger kıvamına gelmişti bile. Düşündüğüm tek şey şu anın güzelliğiydi. Elimin hyungun gömlek düğmelerine gittiğini bile sonradan fark etmiştim. Hyung bana dur demez ise yapmaya devam edecektim. Son düğmeyi açtığımda hala hayır dememişti. Anında dikleşti ve üstümdeki tişörtümü bir hamlede çıkarttı. Sanırım ikimizde ne olacağının yarım yamalak olsa da fakındaydık. İkimizde bunu çok istiyorduk, birbirimize olan bakışlarımızdan bu belli oluyordu. Elim omzundan boğazına doğru gittin ve göbeğine doğru yokladım. Çok güzeldi, yumuşak...
Bunları düşünürken aniden sırtımda bir soğukluk hissetmiştim. Bu sefer üstte olan oydu ve ona alttan bakmak... Bu mükemmeldi. Yüzüme doğru yaklaştı ve dudaklarını boynumda hissettiğimde gözlerimi kapattım. Boynumda, göğsümde, karnıma... En sonunda ellerini pantolonumun üstünde hissettim ve dudaklarımı dişledim. Aslıda utanıyordum ama bu garip his beni çok iyi hissettiriyordu. Aniden durduğunda ne olduğunu anlamamıştım. Gözlerimi aralayacakken gözlerimde hissettiğim şey ile gözlerimi açamadım. Ne oluyordu? Yoksa Rüya falan mı görüyordum?
- sunShinA
Sizden ricam ağır eleştiri yerine yapıcı eleştiriler yapmanız. Yapıcı eleştirilerinizin hepsine açığım ve her zaman dikkat ederim.
Vote ve yorumlarınız benim için değerli...
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me || yoonseok
Short Story22. yaşına yeni adım atmış Jung hoseok üniversitesinin zorbalığa uğrayan öğrencisidir. Güler yüzüne rağmen erkekler tarafından her zaman tehtitler almaktadır ve kızlar arasında oldukca popülerdir. Kimse yokken dans klübünde kendince dans ederken oku...