-8-

2.9K 136 62
                                    

Jennie'den

'Gerçekten beni istemiyor musun?' kırgındım ama belli ki o benden daha çok kırgındı. Gözlerim dolarken puslu bakışlarım onu görmemi engellediği için gözlerimi bir kaç kez kırptım.
Kararsızca yüzüme baktı. Evet biliyordum! O beni bırakmak istemiyordu. Bilmiyorum birbirimize duygusal bir şey beslemiyorduk evet ama beni bırakamazdı.

Aramızda ne vardı onu da bilmiyordum. Sadece sevişen iki insan mıydık cidden? Hala kararsızca bana bakarken üzerine yürüdüm ve omuzlarından ittirdim.

'Bir şey desene aptal herif!' bir kaç adım geriledi. Islak saçları dikkatimi dağıtırken kararlı durmaya çalıştım. Kendimi diyeceklerine hazırladım.

'Jennie ben bilmiyorum. Çok yanlış geliyor anlıyor musun?' dedi bana bakarak. Anlayamıyordum. Ben onu gerçekten anlayamıyordum.

'Seni anlayamıyorum Taehyung. Sanki benden çok büyük bir şey saklıyormuşsun gibi. Bazen sadece öylece yüzüme bakıp aklımı karıştırıyorsun. Yetersiz hissettiriyorsun.' kafasını hızla iki yana salladı. Dalgalanmaya yüz tutmuş saçları onla beraber sallandı.

'Yetersiz değilsin Jennie. Hiçbir konuda yetersiz değilsin. Evet senden bir şey saklıyorum ama gerçekten bunu yapmak zorundayım.' anlam vermeye çalışıyordum ama olmuyordu. Kim Taehyung benden, sadece eğlendiği bir kızdan ne saklayabilirdi? Ben ne yapmıştım da onu böyle düşünceli bir insana çevirmiştim?

'Saklaman gerekiyorsa zorlamayacağım. Ama bilmediğim şeyler için beni suçlama Taehyung.' yüzüne umutla baktım. Beni bu zor durumdan kurtarsın istiyordum. Ama öyle olmadı. Bana gitme demedi. Sahi neden kalmak istiyordum?

'İyi bir hayat yaşa Jennie. Senin hayatını mahveden insanlardan biri olmak istemiyorum. Bu duruma daha fazla devam edemem. Sadece hayatında seni kafese kitleyen insanlardan biriydim. Kilitlerinden biri kırıldı. Git ve gerçekten istediğin kişinin yanında ol.' bu bir vedaydı. Ne diyebilirdim ki? Bana gitmemi söyleniyorsa bunu yapacaktım. Çünkü ben onun sevgilisi değildim. Sadece acınası bir kızdım.

'Bu veda konuşmasıydı ve tek diyebileceğim hoşçakal Taehyung.' deyip odadan çıktım. Merdivenleri indim ve tekrar görmeyeceğimi düşündüğüm bu evden çıktım.

Neden kırılmıştım? Ve neden ağlıyordum? Tanrım Taehyung bana ne yapıyordu böyle?

Rose'den

Hem sinir hem de sıkkınlıkla gelecek olan Jimin hazretlerini bekliyordum. O kimdi ki beni böyle bekletiyordu? Son kez saatime bakıp gidecektim ki karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle gözlerimi saatimden çekip karşımdaki sandalyeye çevirdim. Bu kızda kimdi?

'Merhaba ben Lisa.' karşımda elini uzatan kıza baktım.

'Ve sende ünlü manken Park Roseanne olmalısın.' kafamı yavaşça sallayıp kızın elini kavradım. Tanımadığım bir insanın elini tutmam doğru muydu?

'Sizi tanıdığımı sanmıyorum.' karşımdaki kız dişlerini göstererek gülmeye başladı. Elini boşver dercesine salladı.

'Tanışırız canım ne olacak.' ben onu hayretlerle izlerken etrafına bakınmaya başladı. Daha sonra gülümsedi ve eliyle işaret ettiğinde garson masada bitti.

'Buyrun ne istersiniz?' kız bana bakınca zoraki bir tebessümle garsona döndüm.

'Bir filtre kahve.' daha sonra Lisa'ya döndü.

'Çilekli limonata lütfen.' deyip tekrar bana döndü. Neden hala burada oturduğumu bilmeden karşımdaki kızın davranışlarına anlam vermeye çalışıyordum. Bakışlarımdan anlamış olacak ki oturduğu yerde dikleşti.

Wrong Love | TAENNİE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin