February - 2010

935 199 257
                                    

Harry doğum gününü arkadaşları Niall, Jonathan ve Emma ile evde film izleyerek geçirmişti. Annesi işteydi ve arkadaşları kendi aralarında kutlama yapmak için o yokken eve gelmişlerdi. Birlikte pasta yediler, oyun oynadılar ve film izlediler. Saat ilerleyip de Anne'in dönüş saati yaklaşınca Jonathan ve Emma yavaş yavaş toparlanmaya başladılar. 

"Bir şey diyeceğim," dedi Niall; gece yatıya kalacağı için o oturmaya devam ediyordu. Meyveli lolipopu sol yanağına sıkıştırmıştı. "Bugün okul çıkışında seni Sam ile gördüm."

"Randevu teklifi etti," dedi Harry kıkırdayarak. "Eskiden küçüğüm diye benimle oyun bile oynamazdı, biliyor musunuz?"

Emma "Sen ne dedin peki?" diye sordu.

"Sence?"

"Reddettin."

"Elbette reddettim, benim erkek arkadaşım var."

"Hâlâ mı Louis?" diye sordu Jonathan hayretle. Sonunda oyunu bırakmış, arkadaşına dönmüştü. 

"Evet. Biliyorsunuz zaten, niye şaşırdın ki?"

Jonathan "İlişkiniz tam olarak ilişki değil de ondan." dedi.  

"Uzak mesafe ilişkisini ilk defa duyuyor gibi davranmayı kesin artık." dedi Harry. "Yüz yüze görüşmüyor olmamız sevgili olmadığımız anlamına gelmez."

"Seni aldatmadığından nasıl emin olabilirsin ki? Ayrıca onu çocukken tanıdın, şimdi kim bilir nasıl biridir..."

Harry cevap veremeden Niall "Louis öyle biri değil." dedi. Kendisi de küçükken onunla tanışmıştı. 

Başlarda Niall da ilişkilerini garip bulmuştu. Louis ve Harry'nin en son 2005 yılında görüştüklerini biliyordu. Sırf o zaman Louis Harry'yi öptü diye Harry ona sonsuz bir sadakatle bağlanmıştı. 

Sadece iki ayda bir birbirlerine yazdıkları mektuplarla iletişim kuruyorlardı. Bazen birbirlerine fotoğraflarını gönderiyorlardı veya mektup zarfına bileklik gibi ufak hediyeler koyuyorlardı. Birbirlerini sevdiklerini mektupla itiraf etmişlerdi, gelecek hayallerini mektupla kurmuşlardı... Birbirlerini görmeden yıllarca buna nasıl devam edebildikleri konusu herkesi şaşırtıyordu.

Sonra Louis'nin telefonu olmuştu. Harry'ye gönderdiği mektuba telefon numarasını da yazmış, aramasını bekleyeceğini söylemişti. Harry o mektubu aldığı an harçlıklarını biriktirmeye başladı ve annesinin de desteğiyle bir an önce kendisine bir telefon aldı.

O zaman işler daha da kolaylaşmıştı işte. Artık sık sık birbirlerini arıyor, hiç değilse günde en az bir defa mesaj atıyorlardı. Biri on altı, diğeri on sekiz yaşına geldiğinde işler hâlâ böyle yürüyordu ve ikisi de halinden memnundu. Diğer yaşıtları gibi her an sevgililerini göremiyor, öpemiyor olabilirlerdi ama en azından konuşuyorlardı.

Evin zili çalınca Louis ve Harry konusu kısa bir süreliğine kapandı. "Annen geldi galiba, biz gidelim artık." dedi Emma. "Tekrar doğum günün kutlu olsun!"

"Teşekkürler, yarın okulda görüşürüz!"

Jonathan da "Görüşürüz, doğum günün kutlu olsun." dedi, Harry ve Emma ile birlikte dışarıya doğru yürüdü. 

Harry kapıyı açıp da karşısında annesi yerine postacıyı görünce şaşırdı. Kapıda beklemekten bıkmış olan adam "Harry Styles?" diye sordu.

"Evet, benim."

"Mektup," dedi adam. Ona doğru bir zarf uzattı ve ardından tek kelime dahi etmeden arkasını dönüp gitti. Harry arkadaşlarının meraklı bakışları arasında zarfa baktı, sonra yüzünde kocaman bir gülümsemeyle "Louis'den." dedi. "Neyse, güle güle çocuklar."

Jonathan ve Emma "Güle güle," diyerek dışarı çıktılar. Harry onların ardından kapıyı kapattı, tekrar salona gidip Niall'ın yanına oturdu. "Louis bana mektup göndermiş."

"Açsana!"

Harry "Dur ya, heyecanlandım." diyerek arkadaşını azarladı. Telefonlar alındığından beri mektuplaşmıyorlardı, şaşırmıştı. Elleri titreyerek zarfı açtı, içindeki mavi renkli kağıdı alıp okumaya başladı.

Dünyanın en tatlı erkek arkadaşı, 

On altıncı yaş günün kutlu olsun! On iki yıldır hayatımdasın, sensiz nasıl yaşanır bilmiyorum bile. Benimle birlikte büyüdüğün için, tüm sabrın ve fedakarlığınla yanımda olduğun için teşekkür ederim. 

Seni çok özledim, ayrı olmak her sene daha da zor gelmeye başladı. O yüzden daha fazla dayanamadım ve ehliyet aldım :) Yaz tatilinde yanında geliyorum. Şimdiden odanda bana yer ayırsan iyi edersin. Oh, tabii bir de artık annelerimize birbirimizle görüştüğümüzü söylesek iyi olur.

Her neyse, dediğim gibi, seni gerçekten çok özledim! Yanına gelmek ve seni görmek için sabırsızlanıyorum. 

Oh, bir de ellerin gerçekten büyüdü mü onu görmek için :)

Seni çok seven sevgilin,
Luvi

TINY HANDSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin