August - 2005

924 193 240
                                    

Worthing'de yine güneşli bir gündü. Louis ve Harry bir yaz tatilini daha birlikte geçiriyorlardı.  Neyse ki her yaz görüşüyorlardı, bu yüzden artık birbirlerinden ayrılmak o kadar da zor olmuyordu.

Louis  artık sekizinci sınıfa gidiyordu. İlkokuldan beri Liam ile yakın arkadaştı, hatta Harry'yi onunla tanıştırmıştı. Harry altıncı sınıftaydı, kendisinden bir yaş büyük olan komşu çocuğu Niall ile birlikte okula gidip geliyordu. Ayrı ayrı yeni arkadaşlar edinmiş olmalarına rağmen her sene yazı birlikte geçirmekten en az eskisi kadar zevk alıyorlardı.

Londra'da oldukları zaman genelde çevredeki marketlerde geziniyor, parklarda piknikler yapıyor, sinemaya gidiyorlardı. Worthing'de oldukları senelerde ise sahilden ayrılmıyorlardı. Louis Harry'ye yüzmeyi bile öğretmişti.

2005 yazını da sahilde kumdan kaleler yaparak ve sahilde voleybol oynayarak geçirmişlerdi. Anne ve Johannah o gün dışarıdaydılar. İki çocuk da annelerinin yokluğunda Louis'nin yatağına uzanmış, çalışma masasındaki bilgisayardan film açıp izlemeye başlamışlardı. Ekran küçüktü ve biraz uzaktaydı ama dert etmiyorlardı, ikisi de oldukça rahattı.

Filmdeki çift el ele sokakta yürürlerken Louis gülümsedi, yatak başlığına yasladığı kafasını Harry'ye çevirdi. Yıllarca her ilk görüşmelerinde Harry onun elini tutuyor, kendisininkiyle kıyaslayıp "Benim elim hâlâ küçük!" diye sızlanıyordu. Tabii artık on bir yaşındaydı, bu konuyu çoktan aşmıştı ama Louis ona sürekli bunu hatırlatıyor ve gülüyordu.

"Ne oldu?" diye sordu Harry onun kendisine baktığını fark edince. O da Louis'ye dönmüştü.

"Elin hâlâ küçük mü diye baktım."

Harry sırıttı, onun elini tutup dikkatle ellerine baktı. "Hayır, neredeyse seninkiyle aynı boyda. Büyüdüm."

"Büyüdün. Artık bana Luvi demiyorsun ve başını dolaplara çarpmıyorsun."

Harry utangaç bir şekilde gülümseyince Louis de tebessüm etti. Yaşları büyüdükçe birbirlerinin etrafındaki davranışları biraz daha değişmişti. Özellikle son iki senedir çok da rahat değillerdi, sürekli birbirlerinden utanıp çekiniyorlardı ve birbirlerinin her iltifatında domates gibi kızarıyorlardı.

Sessizlikleri evin kapısının açılması ve iki kadının tartışarak eve girmesiyle bölündü. Louis de Harry de ne olduğunu anlamadılar ama Johannah ve Anne birbirlerine bağırıyor, kavga ediyorlardı.

"Bir şey olmuş," dedi Louis merakla doğrulurken. Odadan çıkmakla çıkmamak arasında gidip geliyordu. Annelerinin ne konuda tartıştığını bile bilmiyordu. Sesleri boğuk geliyordu, söyledikleri şeyler tam anlaşılmıyordu.

Sonunda Anne onların odasına doğru yaklaştı,  "Harry, gel, eve dönüyoruz." diye seslendi. Bunun üzerine Louis de Harry de çok şaşırdı çünkü genelde Eylül ayında birbirlerinden ayrılırlardı. "Harry, gel dedim!"

Annesi bir kez daha bağırınca Harry irkildi, yataktan inip ayağa kalktı. "Gidiyoruz galiba."

"Sanırım, evet."

Çocuklar şaşkın bir halde odadan çıktılar. Johannah öfkeyle Anne'e "Cehenneme git," diye söylenmiş de kendi odasına girip kapıyı çarpmıştı. Anne de Harry'ye "Arabaya git, bavulları toplayıp geleceğim." diyerek misafir odasına yürüdü.

"Çok büyük kavga etmişler." dedi Harry. "Ya bir daha konuşmazlarsa? O zaman biz de görüşemeyiz!"

"Onlar çok yakın arkadaşlar, eminim gelecek yaza kadar barışırlar. Bu kadar büyük ne olmuş olabilir ki?"

"Bilmiyorum," dedi Harry üzgün bir şekilde. Başını öne eğdi, arkasını dönüp evin kapısına doğru ilerledi.

Bu sırada Louis kendi kendine cesaretini toparlamaya çalışıyordu. Bir daha ne zaman görüşeceklerini bile bilmiyordu, aklında kalan son görüntünün onun üzgün ifadesi olmasını istemiyordu. Harry'nin bileğini tutup onu kendine çevirirken "Bekle," dedi. Heyecandan kulaklarının uğuldadığını hissederek ona yaklaştı, dudaklarının üstüne minicik bir öpücük kondurdu. "Bunu bir sonraki görüşmemize kadar sakla, tamam mı?"

Harry'nin yüzündeki şok ifadesi yavaş yavaş bir gülümsemeye dönüştü. Başını salladı, "Sen de bunu sakla." diyerek tam da onun yaptığı gibi ufak bir buseyle karşılık verdi. 

Birbirlerine bakıp gülümserlerken Louis onun elini tuttu, salona doğru çekiştirdi. Televizyon ünitesindeki çekmeceden bir kağıt ve kalem aldı, hızlıca evin adresini yazdı. "Bana mektup göndermeye çalış. Ben de sana yazarım. Annelerimiz barışınca da tekrar görüşürüz."

Harry başını salladı, kağıdı katlayıp cebine koydu. "Yazacağım. Söz."

TINY HANDSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin