~Hyun
Göğsümdeki sıcaklığın hareket etmesiydi uyandığımda ilk hatırladığım. Anne özlemi çeken bir çocuk gibi yapışmıştı bana. Kalkmak istesem de kollarını daha sıkıca sardı bedenime.
Dağınık saçlarını düzeltip yavaş bir öpücükle sabitledim. Geri çekildiğimde gözlerini ısrarla dudaklarıma odakladı.
"Artık dudaklarını ısırmadığın için daha güzel görünüyor." dedi beklemediğim bir şekilde. Öpücükleri iyileştirmişti. Az önce öptüğüm saçları bile yara merhemi kadar etkili olabilirdi. O şifâ doluydu. Öyle ki, sadece baktığımda bile kanım tazelenirdi.
-
Minho hyung ve Jisung ile bir şeyler yedikten sonra, Felix Wooyoung ile yanımıza geldi. Uzun süredir arkadaşlardı, birbirlerine bakıp sırıttıklarında pek de endişelenmedim. Jeongin ve Chan fazla samimi bir şekilde sarılıp yürüyerek içeri girdiğinde Felix gözlerini onlardan başka her yerde gezdiriyordu. Elimle ense köklerindeki saçlarını okşamam ona biraz daha iyi hissettirmişti. Changbin pek mutsuz yürüyerek bize doğru gelirken biraz arkasından muhtemelen yolda karşılaşıp tatsızlaştığı Seungmin göründü. Herkes pek bir durgundu bu yüzden garsonu çağırıp siparişlerini söylemelerini bekledim.
"Jeong ne içerse ondan."
"Chan hanımcı çıktı beyler çökün." dedi Minho hyung. Bu sırada Jeong etkilenmiş ve siparişini vermişti.
Yeonjun da yaklaşık 50 dakika sonra perişan biçimde aramıza katılmış ve Changbin'in yanında yerini bulmuştu. Belli ki SeungBin'in sorunu da buydu. Seungmin'in yanına geçip omzuna elimi attım. Bakışlarından saptamak kolaydı kırgınlığını.
Felix lider bir izci gibi yürüyüp grubu gülümsetiyordu. Jisung, Minho'yu bana dönüp göz kırparken yakalayınca hyunga bir tokat attı. İlişkileri hep sağlıklı gittiği için aksiyon arıyordu deliler.Basket sahasına geldiğimizde taşımaktan bıktığım topu potaya denedim. Çemberden geçmediği gibi kareye bile değmediğinde yere çöküp gruplara ayrılmayı bekledim. Çiftleri aynı takımda oynatmamaktan yana olduğum için herkese açıklama yapıp Felix'in olmadığı diğer takıma geçtim.
-
Adil şekilde oynayıp kaybettikten sonra küçük gruplar hâline gelip birbirimizden ayrıldık. Felix Wooyoung ile vakit geçirmeye gitmişti. Ben de MinSung ikilisinin çocuğu gibi yanlarında geziyordum. İçimdeki sadece sıkıntı ve yorgunluktu. Onlardan ayrılıp yalnız başıma yurdun yolunu tuttum.
Duş alıp dolaptaki malzemelerden bir sandviç yaptım. Geçmiyordu boğazımdan. Yaklaşık bir buçuk saatte bakışarak yediğim sandviçi bitirip Felix'i aradım.
"Nerede kaldın? Kaç yıllık özlem giderdiniz?"
"Ben Seungminle beraber eve geçeli bayağı oldu aslında. Nasıl olsa yarın okul var daha fazla sende kalamam. Ben de o yüzden eve geçtim."
"Birkaç şey yanına alıp bir müddet bende kalsan? Alışmıştım." dememle birlikte sessizliğe neden oldum.
"Her gün senle kalamam Hyunjin, birbirimizi özlemek de gerek." dedi kararlılıkla.
Onu onayladıktan sonra aramayı bitirip dışarı çıktım. Nereye gittiğim veya nasıl gittiğim önemli değildi. Sadece bir yerlere gitmem gerekiyordu.-
Selammm kisa bir bolumle geldim yine 🙃
Chan dun 6 yasina girdi ama gozumde hep 5 kalicak, gec iyi ki dogdunlar Chan 🐺🖤
🥺