you were right

204 22 138
                                    


"Chuuya, kendine gel artık."

Gelen sesle aklını toplayıp başını kaldırabildi ancak turuncu saçlı. Aklı bu dünyanın dışındaydı. Arada bir birkaç saniyeliğine dönüp, yeniden gidiyordu ardından. Günlerdir böyleydi bu, ve görünüşe göre çok uzun süre boyunca da öyle kalacaktı. Neredeyse ölü birisi gibi yaşıyordu. Çünkü yaşama amacını kaybetmişti.

"Rahat bırak beni."

Nakahara Chuuya, liman mafyasından kovulmuştu.

İşlediği suç, onu hayatının sonuna kadar beklemediği bir sona, sadece birkaç saatte sürüklemişti. İşi olan öldürmek, işi dışı sayılmıştı. İşini yaptığı için tamamen atıldı.

İnfazcılardan birisine elini sürmesinin buna yol açacağını bilseydi inanın, Nakahara Chuuya kendi elini kendisi kesmeyi yeğleyecek birisiydi.

"Saçmalama. Hayatının geri kalanını böyle geçiremezsin!"

Kovuluşunun üstünden geçen dokuzuncu gününde, ne yapacağını bilmeden boşlukta sallanma hissi artık canını fazlasıyla yakmaya başlamıştı. Mori-san'ın bizzat teşrif ettiği bir toplantı ile atılması ve şapkasını dahi teslim etmek zorunda kalması, herkes tarafından gelen acıyan gözlere maruz kalması, kendisine çok ağır gelen şeylerdi.

"İzle ve gör, nasılda geçirebiliyormuşum."

Toplantıda olmayan önemli tek bir kişi vardı, Osamu Dazai. Uzun süreli bir tartışma sonrası, ne yaparsa yapsın Chuuya'nın atılmasını engelleyememek kendisine de ağır gelmişti ve toplantıya gelmeyi büyük bir şiddetle reddedip, binadan çekip gitmişti. Ceketini arkasında bırakarak.

"Yeniden başını belaya sokmana, göz göre göre izin mi vereceğim sanıyorsun?"

Chuuya'nın kovulmasından beri, Dazai işinden zevk almamaya başlamıştı. Gittiği görevler, çözdüğü gizemler, öldürdüğü insanlar, aşağıladığı kişiler, artık hiçbiri dikkatini çekmiyordu. Chuuya ile kavga ederek gününün yarısını harcamadıktan sonra, aslında hepsinin ne kadar boş olduğunu fark etmişti. İşinden ne kadar nefret ettiğini de.

"Bu kadar ezik bir insan değilsin sen, Chuuya."

Yaptığı tek şey sinirini çıkarmak için adam öldürmekti artık. Yoldan çıkmıştı ve kimse bu vahşi sokak köpeğinin tasmanının zincirini tutmaya cürret edemiyordu. Kendi kendi sonunu getireceğinden, hatta daha kötüsü, bir şekilde mafyaya karşı bir şeye buluşacağından korkanlar olmaya başlamıştı artık.

"Hah, götüm yere bu kadar yakınken mi bana ezik değilsin diyorsun? Benim atılmam senin mi başına vurdu, Dazai?"

Chuuya Nakahara'da pek farklı durumda değildi. Tamam, benzer bir durumda olduğu da söylenemezdi ama kesinlikle yoldan çıkan tek kişinin Dazai olmadığını kanıtlıyordu.

Kendisini önce içkiye vurmuş, sonra bütün gecelerini ve gündüzlerini sokaklarda volta atarak geçirmeye başlamıştı. Dokuz gün içerisinde gücünün kontrolünü tamı tamına dört defa kaybetmişti. Ne yapacağını bilemeden öylece gezinmek sinirlerini oynatıyordu.

Eski düşmanlarından birisiyle bile karşılaşsa, mafyadan atılmasıyla ilgili dalga geçen herkesin canını okuyordu, son iki gündür bu sebeple kendisine bulaşan yoktu ama ilk yedi gün oldukça kanlı geçmişti. Gücünün kontrolünü kaybettiği zamanlarda o zamanlardı zaten. Dazai yetişmese şimdiye kadar dört kez ölmüş olacaktı belki de.

rightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin