Neden öldürüldüğümü anlamadım.
Kazutora'nın kafasını meşgul eden, onu sert bir zar gibi çevreleyen o eksiklik duygusu akşama doğru yeniden baş göstermeye başladı.
En iyi arkadaşını koruyamayacak kadar eksik olduğunu biliyordu. Biliyordu ve bu o zarın altındaki bir böcek gibi hissetmesine mani olamıyordu.
Chifuyu bile onun aklını dağıtmasına vesile olamadı. Aksine, Kazutora'nın göğsünde büyüyen boşluğa- hayır, boşluk demek yersiz olurdu, kedere fazlasını ekliyordu.
Chifuyu'yu sıklıkla görmezdi. Görse de ikisi de selamlaşacak kadar yakın değillerdi.
Chifuyu'yu Baji sayesinde tanımıştı ama o kadar işi olmazdı. Kazutora genelde pansiyonda kalır ve günün geri kalanını günlük parasını çıkartmak için barmen olarak geçirirdi. O yüzden pek zamanı olmuyordu.
Ve sonra, üç ay önce işi terk etti. Kendinden nefret etti onu koruyamadığı için. Hayatındaki tek varlığı ondan ibaretken nasıl olur da gitmesine izin verirdi?
"İçeri geçsene." Kazutora tereddüt ederek içeri girdiğinde bacağına dolanan kediyle gözlerini kırpıştırdı. Chifuyu ise onun bu şaşkın haline kıkırdayarak arkalarından kapıyı kapatmıştı.
Yağmur yağıyordu.
"Demek hala petshop'u işletiyorsun." Chifuyu'nun yüzüne bir tebessüm yerleşti. Acıdan uzak gibiydi. Eğer Kazutora onun gözlerinin içinde beliren acıyı görmeseydi. Chifuyu da bunu hissedince gözlerini kaçırıp kasanın arkasına geçmişti.
"Tabii ki işleteceğim, bunca hayvan kendini besleyemez." Sebebinin bu olmadığını haykırmıştı resmen. Kazutora da üstelemeyerek tekir kediyi kucağına aldı.
Baji'den yadigar kaldığı için dükkanı hala işletiyordu.
Kazutora merak etmeden edemedi. Chifuyu nefret etmiyor muydu bu dükkandan?
"Üç aydır dükkanın önünden bile geçmiyordum." İtirafını mırıldandıktan sonra kendini kasanın karşısındaki, duvara yaslanmış olan kırmızı koltuğa bıraktı. Rahat değildi, hareket ettikçe sallanıyordu.
Baji gittikten sonra bu dükkandan nefret etmiş, önünden geçmek yerine hep dolanmıştı.
Chifuyu ise bu itirafın ardından bir şey dememiş, bakışlarını yeniden kaçırarak önündeki deftere bir şeyler yazmaya başlamıştı.
Kazutora kucağına kıvranmış kedinin çenesini okşarken gözlerini Chifuyu'dan ayıramadı.
Onu tanımıyordu ama çökmüştü. Normal bir çöküş de değildi üstelik. Yanakları içe çökmüş, gözlerindeki ifade yabancılaşmıştı.
Bazen vahşi bir hayvan gibi baktığı da bir gerçekti.
Ama belki de hayvan dükkanında olduklarından Kazutora'ya öyle gelmişti. Olabilirdi, aklı yerinde değildi nasılsa.
"Bunca zamandır sokakta mı kalıyorsun, Kazutora?" Chifuyu başını defterinden kaldırmadan konuştuğunda Kazutora olduğu yere biraz daha gömüldü.
"Arabamda kalıyorum."
Chifuyu başını kaldırıp hayretle sordu. "Neden?"
Omuz silkti. "Yapacak başka bir şeyim yok."
"Uzun zamandır yemek ya da duş yüzü görmüyorsundur." Bunu aşağılamak için söylememişti ama Kazutora'nın göğsündeki kedere bir yenisini ekledi farkında olmadan.
"Pek değil." Ellerini saçlarına attığında kupkuru olduklarını görmesiyle yüzünü buruşturdu.
"Neden arabayı satmıyorsun? Bir süre idare edebilirsin." Şimdi, Chifuyu'nun tüm ilgisi onun üzerindeydi. Defteri bir kenara bırakmış, yüzünden silinmeyen şaşkınlıkla ona bakmayı sürdürüyordu.
Kazutora'nın yüzünde bir ifade belirdi. Gülümsüyordu ama gülümsemekten çok alay ediyor gibiydi. "Çünkü çaldım."
Chifuyu bir an için yerinden ayaklansa da sonra kendine gelerek parmaklarını şakaklarına bastırdı. Kazutora'nın böyle bir şeye bulaşması yeni değildi ne de olsa.
"Bende kalabilirsin." Chifuyu gülümseyerek konuştuğunda Kazutora başını yana eğmişti. Neden böyle bir şey yapsındı ki?
"Niye?" Sanki gereği yokmuş gibi konuştuğunda Chifuyu kaşlarını çatarak sesini yükseltti.
"Gidip nehirde yıkanmayı mı düşünüyorsun!"
"Mecbur kalırsam."
Belki boğulur da ölürüm.
Chifuyu inatla baş kaldırmayı sürdürdü, ta ki Kazutora kabul etmek zorunda kalana kadar.
Kazutora kucağındaki kedi uyuyuncaya kadar onunla ilgilendi, daha sonrasında saat gece yarısını bulmuştu bile.
Chifuyu'nun motoru vardı ve Kazutora'nın arabası mezarlığın önünde kaldığından mecburen onunla gitmek zorunda kaldı.
Sürmek için ısrar etmedi, densizlik etmek istemediğinden.
Yeşil gözlünün arkasındaki yerini aldığında ilk başta ona tutunmama kararı almıştı. Ta ki Chifuyu önlemlerini alması gerektiğini söyleyip kollarından tutup kendi beline sarılmasını sağlayana kadar.
Kazutora, Chifuyu gaza bastığında gülmeden edemedi. "Çetede ne işin vardı acaba?"
Chifuyu bunu duyunca homurdanmıştı.
Evin yakın olmadığını dönemeçlerden geçtiklerinde anladı uzun olan. Bu yüzden yorgun başını diğerinin sırtına yasladı ve gözlerini bir süre yumdu.
Baji'nin neden bu çocuğu yanında tuttuğunu o an fark etti.
Rüzgar onun bedenini yalayıp geçerken Chifuyu'nun parfümü...
Karnındaki yumrunun yerini bir rahatlama aldığında fark etti. Bu çocuk nasıl olduysa ona huzur vermişti. Bu huzurdan utandı.
En yakınının yardımcısı ona huzur verdiği için utandı.
Bunu hak etmediği için değil, Baji'nin yanında böyle bir huzuru tadamadığı için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
damaged heart ; kazufuyu
Fanfiction"Ölmeden önce seninle tanıştığım için çok mutluyum."