0.4

126 24 9
                                    

Oy sınırı: 15
Oylar sınırı geçtiği zaman yeni bölüm atacağım.

Bu hafta sonu evlerine yerleşecek olan bay Han için kullanmadığı odayı temizlemek istiyordu Minho. Bu yüzden uyandığı gibi minsung için mamasını hazırlamış ve yanına da bebek telsizini almıştı minsung uyanırsa diye.

Salonun duvarında bulunan saate baktı: 11.23... "İşe koyulsam iyi olacak." dedi ve banyoya doğru ilerledi. Tabii cebinde bulunan bebek telsiziyle...
Duşa kabinin içine girmiş ve ılık suyu ayarlayıp kovanın yarısına kadar su ile doldurmuştu. İçine ne kadar temizlik malzemesi varsa koymuştu. "Umarım çocuğu zehirlemem."

Toz bezini de su ile dolu kovaya attıktan sonra eline kovayı alıp hemen kendi odasının yanındaki odaya girdi. "Hadi bakalım Minho!" diyip sessizce kendine tezahürat yapmıştı.
Kovayı yere koymuş ve Eunjinin severek aldığı halıyı yuvarlayıp koridora çıkarmıştı. "Minsung uyurken elektrikli süpürgeyi açamam." diyip odada bulunan dolabı hazırladığı suyla silmeye başlamıştı. Fazla tozluydu bu yüzden Minhonunu hapşırmasını sağlıyordu. "Cidden.. Bu odayı ben ne zamandır kullanmıyorum..?"

İki dakika geçmemişti ki telsizden ve hemen yan odadan ağlama sesleri gelmeye başlamıştı. "Minik bebeğim uyandı!"
Minho hızlıca odadan çıkmış ve sakince kendi odasının kapısını açmıştı. Minsungu ürkütmek istemezdi. "Bebeğim.." Minsungu kucağına alıp yavaşça sırtını sıvazlayordu. Aynı zamanda da alnına minik öpücükler bırakıyordu. "..sakinleş benim minik bebeğim."
Minsung babasının dediklerini anlıyordu sanki. Ağlaması durmuş ve uykusunu almanın mutluluğuyla babasına bakarak gülümsüyordu. Minho da oğluna gülümseyip yanağına öpücük bırakmıştı. "Hadi üstünü değiştirelim oğlum." Minsungu yavaşça yatağa sırt üstü bırakmış yanına da yuvarlanmaması için iki tane yastık koymuştu.

Hem oğlunun hem de kendisinin kıyafetlerinin bulunduğu gardıroba doğru ilerlemiş ve minsung için pembe bir takım çıkarmıştı. "Oğlum çok güzel büyüyeceksin. Emin ol seni mükemmel bir insan yapacağım." Minho nefret ederdi cinsiyet ayrımı yapılmasından. Erkeklerin ve kadınların bir kalıba girmesini doğru bulmazdı. Bir erkeğin etek giyebileceğini, bir kadının ise baskın bir kişiliğe sahip olması ona hiçte iğrenilecek bir şey gibi gelmezdi. Kendisi bile ara sıra hoşuna giden makyaj malzemelerini alır, oje sürerdi. Mağazada gördüğü pembe kıyafetleri satın alırdı. Hiçbir zaman etek giymenin ona yakışacağını düşünmemişti ancak oğlunun nasıl giyinmek istiyorsa öyle giyinmesini istiyordu. Etek giymek istiyorsa giymesini, makyaj yapmak istiyorsa yapmasını, oje sürmek istiyorsa sürmesini istiyordu. Eğer ki büyüyünce böyle bir karar alırsa minsungun daima yanında olacaktı.

Düşüncelerinden arınıp elinde bulunan pembe takımı yatağın üzerine bıraktı. Oğlunun üzerinde bulunan sincap desenli pijamayı çıkarmış ve pis kokular yayan bebek bezini çıkarıp temizini takmıştı. Pembe takımı giydirip oğlunu kucağına almıştı. Aşağı inip mutfağa girdi. Önceden hazırladığı biberonun içine sıcak su ekledi ve mamayı hazırladı. Koltuğa oturup minsunga mamasını yedirdi. Sırtını sıvazlayıp rahatlamasını sağladı ve pusetin içine dikkatlice oğlunu koyarak temizlediği odaya çıktı. Şimdi elektrikli süpürgeyi açabilirdi. Ama bir sorun vardı. Oğlu daha fazla küçüktü. Elektrikli süpürge sesi onu korkutabilirdi. Nasıl temizleyecekti burayı? Aklına bir çözüm gelmiyordu. Süpürge işini en sona bırakmaya karar verdi. Dolabın, aynanın ve pencerelerin tozunu almaya başladı. Aynı zamanda da oğlunun yaptığı hareketlere gülüyordu. Minsung ise babası gülünce daha sesli gülüyordu. Yaklaşık 2 saat sonra her şey bitmişti. Sadece yerler kalmıştı. "Cidden ben ne yapacağım?" Pusetin içerisinden oğlunu çıkarıp kucağına aldı. Salona inip oğluyla oynamaya başladı. Dışarıdan gelen komuşlarının çocuklarının sesleri hoşuna gitmişti. "Ah bu çocuklar..." Kısa bir süreden sonra "Bir dakika!" diye fazla yüksek olmayan bir çığlık atmıştı. Tabii ya diye geçirdi içinden. Yan komşusundan birkaç saatlik yardım alabilirdi. Üzerine paltosunu alıp minsunga da montunu giydirdi. Botunu da ayağına geçirdikten sonra karşı komşusunun evine doğru ilerledi. Daha önce hiçbir komşusuyla bir diyaloğu olmamıştı. Biraz garip hissediyordu kendini.

Zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladı. Kapı açılınca karşısında aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiği bir genç çıkmıştı. "Evet, buyrun?" diye konuşmuştu karşısında ki genç. "Um merhaba, ben karşı komşunuz Lee Minho." "Çok üzgünüm bay Lee sizi içeri davet etmedim.." Eliyle içeriyi gösterip, "..buyrun lütfen." Minho botunu çıkarmış ve ona uzatılan terliği giymişti. "Hoşgeldiniz bay Lee." "Hayır, sadece Minho yeterli." demişti. Karşısında bulunan gençte kendini tanıtmaya başlamıştı. "Ben de Bang Christopher Chan. Tanıştığımıza memnun oldum Minho. Ve küçük beyfendi!" Minho chanın dediği şeye gülüp konuşmaya devam etmişti. "Oğlumun adı minsung ve bende seninle tanıştığıma memnun oldum chan." "Oğlun mu? Ah cidden baya genç duruyorsun. Yeğenin sandım." Minho bu sefer sesli bir kahkaha atmıştı. Tabii chan da ona katılmıştı. "Chan abartma! O kadar da genç durmuyorum."
"İnkar etme cidden en fazla 22 duruyorsun."
"Aslında bakarsan 26 yaşındayım." demişti minho. "Birde genç durmuyorum diyorsun tch" gözlerini yapmacık bir şekilde devirmişti chan. "Peki peki kızma öyleyse." Ufak bir sessizliğin ardından chan minhoya soru yöneltmişti. "Bir şey içer misin minho?" "Yok, hayır. Teşekkür ederim. Asıl gelme sebebim farklıydı aslında." Chan meraklanmıştı. "Nedir?" "Hafta sonu bizde kalmaya gelecek olan bakıcımız için boş odayı temizliyordum ancak minsung daha çok fazla küçük olduğundan bir türlü süpürgeyi açamadım. Senden ricam birkaç saatliğine minsunga göz kulak olabilir misin?" Chan kendisine yöneltilen soruya hevesle cevap vermişti. "Tabii ki! Küçük beyefendiye bakmak çok fazla hoşuma gider." Minho chana minnettar bir şekilde bakıp konuşmaya başlamıştı. "Çok teşekkür ederim chan. İstersen benim evime gel. Siz alt katta salonda oturursunuz. Oraya fazla ses gelmez. Bende çabucak işimi bitiririm." "Rica ederim minho. Cidden hiçbir önemi yok. Benim için zevkli olacak. Ve olur. Ben beş dakikaya dönerim. Telefonumu alıp geleyim hemen." Minho onaylamak adına başını sallamış ve oğluyla beraber beklemeye başlamıştı. Chan gelince kendi evine doğru yürümeye başlamışlardı. Chan ise o sırada rahat durmayıp minsunga oyunlar yapıyordu.

Kapıdan içeri girip salona geçmişlerdi. "Bir şeye ihtiyacın olursa ben yukarıdayım. Seslenebilirsin. Mutfak hemen şurada." diyip eliyle mutfağı gösterdi. "Lavabo üst katta hemen sağda. Kafana göre takıl. Burası da artık senin evin dostum." Chan minhonunu dediği şeye gülümseyip kafasını sallamıştı. "Aklın burada kalmasın. Küçük beyefendiye çok iyi bakacağım." Minho gülümseyip yukarıya çıkmıştı. Uzun süreden sonra bir arkadaşa sahip olmuştu. Mutlu hissediyordu. İçi içine sığmıyordu.

O sırada chan ise minsungla oyun oynuyordu. Chan da uzun süreden sonra stressiz ve mutlu hissediyordu.

Uzun bir süreden sonra dost edinmek ikisininde kalbinin ısınmasını sağlamıştı.

《♧》《♤》《◇》
Merhaba herkese!
Çook fazla uzun bir aradan sonra yeni bölüm atabildim. Özür dilerim :/

Liseye ayak uydurmaya çalışıyorum. Üstüne ilham gelmiyor. Tekrardan özür dilerim. Biraz daha aktif olmaya çalışacağım.

Kitap sıkıcı ilerliyor olabilir ama kitabın bu şekilde ilerleyeceğini belirtmek isterim. Kitaba kaos vs eklemek istemiyorum. Fazlasıyla sıcak aile havasıyla yazmak daha çok yakışacaktır bu kitaba.

Bu arada önceki bölümlerle uyuşmayan bir şey eklediysem lütfen mazur görün. Kitabı unutmuşum '( neyi hangi amaçla yazdığımı bile hatırlamıyorum.

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.
Sizi seviyorum kendinize iyi bakın 🍓

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mr Loverman✓✓ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin