o gece akaashi keiji kayboldu. onun için yas tutan tek kişi bokuto koutarou gitmesine müsaade ettiği için dünyadan ayrılmayı başarabildi yorgun ruhu.
yedi yıl önce ölmüş olmasına rağmen bokuto'nun çektiği acı ve akaashi'ye duyduğu sevgi yüzünden ait olduğu yere, cennete varamamıştı. bokuto, hiçbir zaman inanmamıştı akaashi'nin öldüğüne. belki de onun ruhunu görebildiği için inanmıyordu sevgilisinin kendisinden gittiğine. kim inanırdı ki? her ne kadar ona dokunamıyor olsa da capcanlı bir şekilde karşısında duran akaashi onun tüm gerçeklik algısını mahvetmişti. bu yüzden de sonu bir akıl hastanesi olmuştu...
"bokuto-san, ilaçlarınızı aldınız mı?"
her zamanki gibi yorganın altına girmişti bokuto. fakat bu sefer kimse akaashisini görmesin diye değildi yorganı üzerine çekişi. kimse ağladığını görmesin diyeydi. akaashi gömülürken bile gözyaşı dökemeyen adam, sessiz olmaya çabalayarak gözyaşı döküyordu o an. bu sefer gerçekten de kaybetmişti sevgilisini. önce bedenini, şimdi ise ruhunu...
ilaçlarını almadığı için beyni uyuşmuyor ve çektiği acıyı katlanılması zor kılıyordu. bu, gerçekten de katlanılmaz bir hal aldığında yatağından kalkıp lavaboya ilerledi. hastanenin sahibi olan arkadaşı sayesinde kendisine özel bir odada kalıyordu. her şeyi özeldi. diğer hiçbir hasta ile iletişim kurmak zorunda kalmıyordu.
lavaboya ve ardından da küçük duşa kabine girdi. kıyafetlerini çıkarmaya uğraşmadı. suyu ayarlayıp açtı. kendisine gelmek istiyordu artık. bir an önce sabah olsun istiyordu. akaashi'nin en sevdiği vakitten, geceden nefret eder olmuştu. akaashi'nin sevdiği her şeyden nefret ediyordu artık o.
yavaşça yere çöktü ve soğuk zemine yatıp cenin pozisyonu aldı. ağlayışı şiddetlendi. "neden aldın onu benden?" dedi hıçkırıkları arasından. tanrı ile konuşuyordu. cevap alamayacağını bilse de isyanını ilk kez sesli dile getiriyordu belki de. iyi bir hristiyan ailenin oğluydu bokuto. bir kez olsun şirk koşmamış, ibadetlerini hep yerine getirmişti. ama o an, aklı da ruhu da yerinde değildi. tanrı'ya da, kendisine de çok kızgındı. akaashi'ye bile kızgındı hatta. "neden bu kadar çok gitmek istedin akaashi? neden..?" birisi bokuto'yu suyun altından çekene kadar sevgilisine ve tanrı'ya olan sitemini dile getirdi.
onu bulan hemşire soğukkanlılıkla bir iğne yaptı bokuto'ya. ve bir iş arkadaşının yardımı ile bokuto'nun kıyafetlerini çıkarıp kuru elbiseler giydirdi ona.
bokuto, gözkapaklarının ağırlaştığını hissediyordu. uyumak istemese de verilen ilaca karşı galip gelmesi imkansızdı. kısa sürede tamamen kaybetti bilincini. saçlarını bir havlu yardımı ile kurulayan hemşirenin üzerine bıraktı yükünü.
derin nefes veren yachi, uzun süredir tanıdığı oğlanın nemli saçlarını okşadı usul usul. "tatlı uykular, bokuto-san. umarım akaashi-san sizi ziyaret etmeyi unutmaz."
-
finale son iki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
grace # bokuaka
Fanfictionikisi de birbirinden bencildi. sonuç, mutsuz bir son oldu. diyaloglar + düzyazı. FOR ZIMZALABIMHELL