Bismillah
___
Yağmurun atıştırdığı, yumuşak ve taze toprak kokusunun heryere yayıldığı bir günde evde oturmak yerine babamla birlikte lunaparka gidiyorum. Aslında güzel oldu, çünkü babamı 4-5 aydır göremiyorum ve onunla birşeyler yapmayı gerçektende çok özledim amaa, lunaparka gitmek dışındakileri özledim. Yanii 19 yaşındaki birinin babasıyla lunaparka ne işi olurki ?
Ben böyle kendi kendime mırıldanırken lunapraka gelmiştik bile.
Babam arabayı park edip dışarı çıktı ve kapımı açtı.
'Buna gerek yoktu baba' Babam gülümsemesini bozmadan cevap verdi
'Gerek var diye yapmıyorum zaten. Sen benim gözümde hala o kapı koluyla kavga eden minik Rusya'sın diye yapıyorum.' Diyip sessizce güldü. Bense babama matematik hocasına baktığım gibi bakmaya başladım. O anki halimden nefret ediyorum.
Babam bir süre sonra elini bana uzattı, pek fazla tutmak istemesemde babamı kırmamak için tuttum. Biletçiye gelene kadar böyle yürüdük. Etraftaki insanların hepsi bize bakıyordu, fazla uzun olduğumuz içinmi ? El ele tutuştuğumuz içinmi ? Ülke olduğumuz içinmi ? Neden ?
Babam 'İki adet 24 saatlik bilet lütfen' deyip duvara yaslandı. Babama göz ucuyla baktım. Eskisi gibi güçlü, cesaretli ve birazda kaba duruyordu, umarım herzaman böyle kalır.
~~~
'Oğlum ben iki dakika lavaboya gidicem, sende gez dolaş istediğini al. Ben bulurum seni merak etme.' Hafifçe başımı sallayıp arkamdaki restorantlara baktım. Kimisi büyük ve gösterişli kimisi ise minik ve daraltıcı.
Ben ne yemeliyim diye düşünürken gözüm bi restoranta takıldı. Etrafında yeşil ve kırmızı bayraklar ve de birsürü büyüklü küçüklü insan vardı. Sanırım iyi biryerdi.
Restoranta doğru attığım her adımda kulağıma doğru yüksek bir ses geliyordu.
'Gel ablam ablam geeell ! Maraş dondurmasına geeell !' Diye bağırıyordu birisi.
Oraya biraz daha yaklaştığımda oranın önünde küçük bir dondurma tezgahı olduğunu gördüm. Bayağı bir kişi sırada bekliyordu. Bende girsemmi diye düşünürken aklıma ülke olduğum geldi. Ülkelerde fenomendir ama kimse imza yada fotoğraf istemeye cesaret edemez. Bencede etmemeliler.
Sonunda dondurma tezgahının önüne geldiğimde küçük bir selam verdim.
'Selam dondurmacı, tadımlık alabilirmiyim acaba ?'
'Bilmem alabilirmisin ?' Bu dediğine biraz şaşırmıştım, çünkü bir dondurma almak ne kadar zor olabilirki ?
'Paran varsa herşeyi alabilirsin.'
'Haklısın, ama bunu alman biraz zor.' Gözlerimi kıstım, ellerimi kütürdettim.
'Zor değil.' Dondurmacı gülümsedi ve sessizce 'yakala' dedi.
Demirin ucunda bir külah dondurma duruyordu. Bumu zordu ?Elimi demir çubuğun ucunda duran dondurmaya uzattım, uzattım ama yakalayamadım. Ben boşboş yana kaymış dondurmaya bakarken dondurmacı tek eliyle ağzını kapatmış gülmemeye çalışıyordu. Sırada bekleyenlerde öyle.
'Gülmeyin ! Sizi hainler !' Diye bağırmam insanları dahada güldürdü. Anlık sinirle tekrar dondurmaya uzandım, tekrar, tekrar ve tekrar. Yaklış 10 dakika kadar.
'Kimse benle inatlaşamaz Rusya, güçsüz olabilirim ama inadım..' Bekle Rusyamı ?
'Eeh seni çıkartamadı- Haa Türkiye. Benim ülkemde ne işin var ?' Türkiye elindeki çubuğu birazcık yere indirdi.
'Burda olmamammı gerekiyordu ? Düşmanmışız gibi söyledinde.'
'Yok hayır alakası yok, sadece dondurmayı bir türlü yakalayamadım o yüzden sinirlendim.'
'Anlıyorum. Ee tek başınamı geldin ?' Bunu demesiyle etrafıma baktım, babamla gelmiştim ama babam ortalıkta yoktu.
'Hassiktir..' Diyip babamın gittiği yöne doğru koştum. Çok uzak değildi, sadece şurdan sol-
Etrafıma bakarken birisine çarpmıştım, büyük birisine.
___
Sa :d
yeni book bu ilk bölüm nasıldı ? eski dondurmacı kitabının rimastıdı gibi bişe.
ve evet cinsiyetleri siz sorun ben söyliyim sormazsanız diğer bölümün sonuna eklerim
oy atın👁👄👁👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dondurma Kadar Yumuşak
Random👹 --- ☆Klasik bir Ch kitabıdır ♧Tarihle uzaktan yakından alakası yoktur ♡Ruskey dışında shiplerde olabilir ○Eğlence için yazılmıştır