# Tanıtım Düzenlenmiştir. #
Dudaklarınızın hapis altında tuttuğu kelimelerin çırpınışlarıyla baş etmeye çalıştınız mı? Zihninize örtünen düşünceleriniz her adımınızda battı mı ayaklarınıza? Avuçlarınızda parçaladınız mı hissettiklerinizi?
Bazen suskunluğu maskelediğiniz oldu mu peki?
Benim oldu.
Bazen bir dilsiz olduğum da oldu, bazen bir sağır olduğum da. Bazense acılarımı gülüşlerimle örtbas ettiğim de oldu. Dudaklarımın kenarına geçici olarak misafir ettiğim gülüşlerimi gölgeleyen şeyler yaşadıklarımın pençeleriydi.
Zaman, bir evladı kucaklayan ana gibi sarmalamıştı anılarımı. Zaman, ezeli bir düşmanımmışçasına çarpmıştı geçmişi her defasında yüzüme. Zaman, bir ipti benim için ve ben de üzerinde dengede durmaya çalışan o cambazdım.
Oysa zamanla geçecek dedikleri o efsaneyle avuttuğum çok olmuştu kendimi.
Derken bir gün geldi:
Bir anda, hiç ummadığım bir günde ve bir yerde aniden karşıma çıkıveren bir adamı hayaımın merkezi yapacağımı düşünmezken, o çıktı karşıma.
Karşıdan geldiğinde eskaza çarpıştığım o adam...
Sizin de sadece ufak bir çarpışmanın hayatınızı bu denli değiştireceği aklınızın ucundan dahi geçmezdi, değil mi? Benim de geçmemişti.
Hayatımı değiştiren bu tevafuk, beraberinde bana bir şey de getirmişti.
Gözlerim buluşunca bir çift gözle, doğru diye benimsediğim bütün düşüncelerimin bozguna uğrayacağını ve temelini kurduğum bu düşüncelerimin altından bir fay hattı gibi geçeceğini de bilemezdim.
Klasik bir karşılaşma fakat hayatını değiştirecek bir aşk.
Hayat bu ya, karşıma çıkan bu adama deli gibi aşık olacağımı da hesaba katmamıştım hiç. Bütün hayatımı ters yüz edecek bir çarpışmaydı bu. Olacaklardan bihaber.
İşte bu karşılaşma hayatın bana sunmuş olduğu bir teklifti. Ve ben de önüme sıcak bir yemek gibi sunulan bu ihtişamlı sofranın tadına bakmaya karar vermiştim.
Acısıyla ve tatlısıyla, yaşayacağım şeylerin planlamasını yapmadan, zihnimin iplerini bu hislere devrederken de tereddüt etmemiştim.
Ve şimdi, sonunu bilmediğim bu yola, kendimden emin bir şekilde adımlarken hiç şikayetçi değildim. İmkansızlık derecesi gözümü korkutmuyordu; imkansızlık derecesi ne kadar yüksek veya düşük olsun... Korkmuyordum.
İşte o gün, çarpıştığım bu adamın hayatımda edineceği yerden habersizdim elbette.Cesaret şarabının tadına bakan dudaklarım sessiz bir yeminle o gün bağlamıştı kendini o adama.
O bir denizdi ve ben de boğulmayı göze alan o kızdım.
Hayatın avuçlarıma bıraktığı bu hayal kuş olup uçmadan, avuçlarımı sıkı sıkı kapattım. Bu hayal avuçlarımda, ellerimin içerisinde dururken kendimi düşündüm.
Ben, Efser Gece Şen. Hiç olmadığım bir kişiliği üzerime giyinecek, baştan aşağı tutku çiçeğinin suyuyla yıkanacaktım.
Bildiğim bir şey vardı ki, ilk defa pes etmeyip, savaşacaktım.
İşte bu benim hikâyemdi.
-UykuluHatun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI - Yeşilin Siyahı I (Serinin İlk Kitabı)
General Fiction1. Kitap ; BAĞIMLI - Yeşilin Siyahı 2. Kitap ; TUTUKLU - Yeşilin Matemi 3. Kitap ; VURGUN - Siyahın Busesi Çimen yeşilinin ev sahipliğini üstlenen gözlerin, sütlü kahve gözlere kenetlendiği anda ikisi de bilemezlerdi elbet, koca bir hikâyeyi sırtl...