"Kacchan"
"Ne var"
"Benim hakkımda ne düşünüyorsun?"
"Bu soruyu neden soruyorsun?"
"Merak ettim"
Sessizlik.
"Söyliycek misin?
"Peki"
Katsuki derin bir iç çekti.
Yağan yağmura bakıp konuşmaya başladı.
"Odama her gün geliyorsun."
"Bazen bundan hoşlanmıyorun."
"Bazen de çok hoşnut oluyorum."
"Çillerine aşığım. Harikalar."
"Seni görünce bazen acıkıyorum çünkü brokoliye benziyorsun. Bunu aslında sen de biliyorsun."
"Aslında brokoli'ye benzemen komik bir anımı canlandırıyor."
"Hangi anıdan bahsediyorsun Kacchan?"
"Ben küçükken öğle yemeği yerken anneme 'Anne baksana, bu brokoli Deku'ya benziyor' demiştim."
"Annemse güldü ve onu yemem gerektiğini söyledi."
"Bende çocuk olduğum için 'Anne! Bunu nasıl söylersin! Deku benim arkadaşım! Ben onu nasıl yiyeyim!" Demiştim.
Ve gözleri yeşilliye kaydığında gülme krizine giren bir brokoli gördü.
Gülümseyip devam etti.
"Aslında bazen aşırı tatlı oluyorsun. Sebebini bende bilmiyorum."
"Bazen sana sarılmak ve saçlarını okşamak istiyorum."
"Cidden mi?"
"En son dediğim cümleyi unut."
"Şey en son dediğin cümle bu olduğu için aslında sarılmayla alakalı olan cümleyi unutmayacağım"
"Tamam o cümleyi yoksay."
"Hayır."
"Piç"
"Kalbimi kırıyorsun."
"Bana öyle bakma hayatımda bir kere bile birisinden özür istemededim. Şimdi de istemeyeceğim."
"Peki."
Midoriya odadan çıktı.
Aslında Kacchan bunu yapmak istemedi.
Ama küfür etmese Deku onunla dalga geçebilir ve ya farklı anlamlar çıkarabilirdi.
Yine bir yanlış yaptı.
Bu kez telafi edecekti.
Odadan çıktı.
Midoriya salonda oturmuş Todorokinin yanına gitmek için yavaş-yavaş merdivenleri iniyordu.
"Deku"
"Ne var?"
"Nereye gidiyorsun?"
"Salona inmek için olan merdivenden indiğim için odamağğğ"
"Tamam işte neden gidiyorsun."
"Canım televizyon izlemek istiyor hem sanane"
"İnme, konuşuyorduk ama?"
"Ben konuşmak istemiyorum."
"Neden?"
"Çocuk konuşmak istemiyor, neden zorluyorsun, bırak gelsin."
Evet, yarım piç yine onu ilglendirmeyen bir konuya karışıyordu.
Gerçi onun Dekuyla ilgili olan karışmadığı bir konu yok.
"Bu özel konumuz, sana ne oluyor?"
Cevap yok.
"Deku, özür nasıl dilemir bilmiyorum bu yüzden sadece 'üzgünüm' diyeceğim."
Dekunun gözleri parlıyordu.
"Üzgünüm."
Mina, Kaminari ve Kirishima koşarak Katsuki ve Dekunun yanına gelmişti.
Ki: Bakubro sen ne dedin?
M: OHA BAKUGOU SEN ÜZGÜNÜM MÜ DEDİN?!
Deku çoktan Katsukinin boynuna sarılmıştı bile.
Ya da atlamıştı.
Ka: Oha başımıza taş yağacak lan
Ki: Evet başımıza sen yağacan
M: 2 dakika bir-birinize yavşamadan durun ne.
Katsuki şoktaydı.
Ve paniklemişti.
Midotames'ten daha da kırmızıydı.
"Deku altı-üstü 'üzgünüm' dedim. Bu kadar tepki göstermene gerek yoktu."
"Acaba yıllardır katı davrandığın ve bir kere bile kalbini kırınca özür dilemediğin için olabilir mi?"
Herkes şaşkın bir şekilde Todorokiye bakıyordu.
Todorokiyse her zamanki hali gibi umursamaz haliyle televizyonu izliyordu.