Elmastan farksızdı.Jeon Jungkook'un beyaz, pürüzsüz teni değerli bir elmas parçasından farksızdı gözünde. Gecenin karanlığında odası yalnızca ay ışığıyla parlarken Taehyung her zamanki tekli koltuğa kurulmuş dikkâtlice yatakta masumca uyuyan siyah saçlı genci izliyordu. Yine her gece girdiği yerden girmişti odasına; Jungkook'un yattığı karyolanın tam karşısındaki her gece açık bıraktığı pencereden. Göz bebekleri her bir zerresini, her bir detayını zihnine kazımak ister gibi inceden inceye süzdü, bu sırada da aklında uçuşan birçok düşünce mevcuttu.
En basitinden söz edecek olursa eğer bu Kim Seokjin'in açık uçlu tehditiydi.
Vampir güçlerini ilk keşfettiği zamanlarda henüz kontrolünü sağlayamadığı açlığı yüzünden Kim Namjoon onu kendisine veya çevresine zarar verecek düşüncesiyle bir süre gözetim altında tutmuştu. Basbayağı Taehyung'u bir yere kapatmış, klanın kural ve amaçlarını öğrenene kadar da oradan çıkarmamıştı. Taehyung o süre zarfında yeni tanıştığı hisleri hazmedip, kullanmayı becerene kadar adeta kendini paralamıştı ki Jimin'in yardımları olmasa fazlasıyla zorlanacağının bilincindeydi. Buna rağmen Taehyung birçok defa açlığına yenik düşerek başına dert almıştı. İçinde olduğu klan insan kanından ziyade daha çok hayvan kanıyla avlanırdı fakat Taehyung'un ilk dönemlerinde arzuladığı tek şey taze insan kanıydı. Bir iki kez saldırı girişiminde bulunmuştu ama sonucu başarısız olmuştu. Üçüncü denemesinde ise iki kişinin canını almıştı Taehyung. Sonrasında kapanan algıları dünyaya açıldığında hissettiği suçluluğun tarifi yoktu. Zihninden geçirdiği tek şey Doğam böyle olmayı gerektiriyor. düşüncesiydi.
Park Jimin, o olaydan sonra Kim Taehyung'u hayvan kanıyla tanıştıran kişiydi.
Belki de Taehyung'un Jungkook'a yaklaşması bu yüzden korkutuyordu. Onu elde ettiğinde açlığının gün yüzüne çıkması, bastıramadığı arzuları ve ihtiyaçları yüzünden ona zarar vermesinden korkuyordu çünkü bu saniyelik bir olaydı. Köpek dişlerini derisine geçirmesi ve kanın tadını alması saniyeler sürerdi.
Jimin'in dediği gibi; o olayı bir daha tekrarlarsa eğer bu kez Kim Seokjin de dahil olmak üzere onu kurtaran olmayacaktı.
Siyah kapüşonlusunu boynuna indirdi. Sarının en açık tonlarına bürünen göz bebekleri hâlâ Jungkook'un bedenini santim santim turlarken Jimin'in sözlerini geçirdi zihninden. Jungkook'a duyduğu şeyin aşk veya tutku değil de basit bir hırs olduğunu savunmuştu. Kim Taehyung hayatının değiştiği o gece zaten farklı bir kişiliğe büründüğünü kendine itiraf ediyordu fakat bu karşısında uyuklamakta olan genci sevdiğini değiştiremezdi. Hissettiği şey aşk veya tutku değil de neydi?
Emindi Taehyung.
Ben onu seviyorum... Dedi içinden. Henüz karşılıksız olsa da seviyordu siyah saçlı çocuğu. Bir gün Jungkook'un da sevgisine karşılık vereceğine emindi. Zaman zaman aklına dolan ihtimallerle kendinden eminliği zedelense de buna engel oluyordu. Zihninde kötü düşüncelere yer yoktu.
Siyah saçlarına elini daldırarak üstünkörü bir hareketle karıştırdı. Gecenin sabaha kavuşmasına az bir zaman kalmıştı. Tek kişilik yatağa boylu boyunca serilmiş mışıl mışıl uyuyan siyah saçlı çocuğun her sabah okul saatinden bir saat öncesine alarm kurduğunu biliyordu. Jungkook, uyku sersemliğini çabucak üzerinden atabilen birisi değildi. Tabii, kendisinin bu tip ihtiyaçları pek olmadığından dolayı az bir süre uyusa bile onun için sorun değildi. Aralarındaki uyuşmazlıklara karşı hafif bir gülümseme bahşetmekle yetindi ve eğilip beline kadar inmiş örtüyü omuzlarına kadar çekti. Aklına gelen şeylerle gülümsemesi daha da genişledi.
Bugün, diğer günlere nazaran farklı olacaktı.
Kim Taehyung; başına gelen olaylar yüzünden önceki hayatında yarım kalan eğitimine Jungkook'un okulunda devam etme kararı almıştı, Kim Namjoon'un aşina olduğu katı sözlerini göze alarak yapmıştı bunu. Tahmin edebiliyordu, bu kararı aralarında duyulduğunda her zaman olduğu gibi yine esip gürleyecek ve birliklerini riske attığına dair artık ezberlediği cümleleri sıraya dizecekti. Pekâlâ yapabilirdi. Taehyung tüm bunlara alışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire of Love : taekook
VampireMelez vampir Kim Taehyung geçmişten günümüze süregelen anakuralı çiğner ve bir ölümlüye kalbini teslim eder. "Sana her baktığımda bacaklarım tutmaz oluyor.. Yakınlığın ellerimi titretiyor, dokunamıyorum. Kalp bir kişiyi sevince yanlış falan dinlemi...