BÖLÜM 18-FRELJORD İKİYE AYRILDI

401 16 4
                                    

(Ashe'in ağzından)
Günlerdir, Freljord diken üstündeydi. Sejuani'nin bana dedikleri pek de azip gelmiyordu, çünkü o benim ezeli rakibim, fakat dedikleri de doğruydu, 3 kardeşlerden biri de Serylda'ydı. Ve Sejuani de bu tanrıçayı kendinin atası olarak görüyor, yani Lissandra'yı öldürmek istemesi çok normal.

Aklım karmakarışıktı, ne yapmam gerekiyordu? Sejuani'nin kısa ve öz (!) ziyaretinden sonra, askerlerime direk emir verdim ve hazır olmalarını diledim.
Benim de savaşa katılmam gerekiyordu. Bunun için sarayımın gizli odasına girdim. Kasanın şifresini girdim ve kasayı açtım. İçindeki ok ve yaylarımı elimle şöyle bir kavrayayım derken, eldivenlerimi takmayı unuttuğunu fark ettim ve yayımı direk yere attım. Ellerim yanıyordu ve buz kesilmişti. Acım dindikten sonra yere attığım yayı almadan önce eldivenlerimi takıp yayımı aldım. Uzun süredir Freljord'da savaş olmadığından uzun süredir yayını kullanmamıştım. Bir kaç alıştırma yaptım, sonuçta her an savaş çıkabilirdi. Tam ilk okumu atıyordum ki, içeri aniden Tryndamere girdi.Kalbim resmen ağzında attı ve yayım koluma sektiğinden, kolum morarmaya başlamıştı bile. Sinirli bir biçimde konuşmaya başladım;
-Tryn, hayatım, burada çalıştığımı görmüyor musun?
-Neden çalışıyorsun? Ashe burada neler dönüyor? Bütün askerler bir telaş, savaş hazırlığı içindeler.
-Tryn, kendi ağzınla söyledin, Lissandra buraya geliyor, ordusuyla...
-Ne? Peki sen bunu nereden öğrendin? dedi. İşte bu kilit soruydu. Tryndamere bana meraklı gözlerle bakıyordu. Doğruyu mu söylemeliydim, ne yapmalıyım? O zaman doğruyu söylemem gerektiğini, eğer yalan söylersem kesin başka bir yalanla daha kapatmam gerektiğini düşündüm ve pısırık bir ses tonuyla konuştum;
-Tamam, her şeyi anlatacağım, ama sakın sinirlenme, tamam mı?
-Peki hayatım, sakinim.
Her şeyi anlatmaya başladım. Tryndamere ağzımdan çıkan her bir kelimeyle daha da şaşkına dönüyordu.

Her şeyi anlattığımda, Tryn her şeyi kavramış gibiydi. Çok sakindi, bana verdiği sözü tuttu. Ve konuşmaya başladı;
-Sejuani bize kesin oyun oynuyor, benden söylemesi.
-Ama neden öyle diyorsun ki? Baksana nedenler bile geçerli...
-Bak Ashe, biliyorsun ben senle tanışmadan önce Sejuani'nin kabilesindendim (Arkadaşlar normal hikayede Lissandra'nın kabilesinde ama burada farklı olsun istedim.)Bak Ashe, sen gerçekten saf bir kızsın, fakat herkes senin gibi değil. Sejuani çok sinsi biridir. Emin ol, bir zamanlar onun sağ kolu olduğumdan böyle diyorum. Lütfen, bütün askerlere her zaman diken üstünde olmasını söyleyelim, Sejuani bir daha geldiğinde ise vazgeçtiğimizi, hazırlıkları kaldırdığımızı söyleyelim. O zaman görürler bakalım, benim güzel kraliçemi kandırmak da neymiş?!
İşte Tryn'in bu lafı benim yüzümde aptal bi gülücük oluşturdu. Direk ona sarıldım ve ufak bir ses tonuyla;"Teşekkür ederim, Tryndamere. İyi ki senin gibi bir eşim, bir kralım varmış." Bu lafın üzerine Tryndamere saçımı öptü ve "ne demek" diye kulağıma fısıldadı...

Merhaba arkadaşlar, size çok küçük bir haberim var, bu hikayeyi bölüm 20 de bitirmeyi planlıyorum :3 Ondan sonra da Lux ve Ezreal'e başlayacağın. Bu arada size bir kaç önerim olacak;
-EzreaLux kitabını okuyun derim, çok tatlı bir kitap ^^
-Kayıp Şeyler Ülkesi, aynı şekilde <3 (League Of Legends'la ilgili değil ama aşırı iyi ve çok iyi bir anlatıma sahip)
İyi günleeeer ^^

Syndra ve ZedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin