Canın sıkkın.İyi hissetmiyorsun.Ailenle tartıştın,dostun seni arkandan bıçakladı ya da sevgilinden ayrıldın.
Yaptığın her şey yanlış anlaşılıyor.Fakat sen suçsuzsun.Bunun farkındasın.Yalnız kalıyorsun.Özgürsün bir bakıma ama bunun hiç bir önemi yok.
Hani derler ya karanlık, ışığın yokluğudur diye,hah işte tam olarak öyle özgürlüğün.Yani yanında seni kısıtlayacak biri olmadığında özgür kalmış olmanında bir anlamı yok.Yani karanlık olmadığında ışığın bir önemi yok.
Bu aralar fazla da hassasın değil mi?Ve bunlar başına hep o, x kişisi yüzünden başına geliyor.Elinden gelse x kişisini mahvedeceksin.Fakat asil yanın sana engel oluyor.
Kendini internete,laptop'a,televizyona,dizilere vuruyorsun.Dışardaki gerçeği unutup sanal sahteliğin esiri oluyorsun.Sanal insanlarla gerçek olmayan ilişkiler yaşıyorsun.
Ama umrunda mı?
Koca bir,hayır!Çünkü esiri olduğun bu koca sahte dünya sana ulaşılmaz imkanlar tanıyor.
Ve sen bu durumdan son derece hoşnutsun.
Ama bir yanın var.Öyle bir yan ki beynine girmiş bir sinek gibi vızıldayıp duruyor.Sesi kısık ama bir o kadar da can yakıcı.
Haykırıyor sana,
"Hayır, kurtulamazsın.Öyle ya da böyle benimsin.Benim.Sen,güzel kız/erkek!Sen farklısın.Ve bunun bedeli olarak benim,yani yalnızlığının kurbanısın..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşünce Platformu
Não FicçãoFarklısın.Düşüncelerin seni esir ediyor.Etrafına bakıyorsun,kimse sana benzemiyor.Herkesin aynı olduğu bu dünyada senin farklılığın açıkça kendisini belli ediyor. Kendini farklı ve özel hissediyorsan, yaşıtlarının tersine sen daha derin düşünüyorsan...