1

16 4 0
                                    

Uzun süren kış ayları bitti. Şehrin üzerini örten kara bulutlar gitmiş, yerini masmavi gökyüzüne bırakmıştı, etrafta bulunan araba sesleri coşku türküleri söyleyerek akıp gidiyordu... Sokak rengârenk tomurcuk ve çiçeklere bürünmüştü. Uykudan uyanan böcekler yuvalarından çıkarak şimdiden kış hazırlıklarına başladılar. Karıncalar sıcak günlerin uzun sürmeyeceğini bildikleri için ambarlarını yiyecekle doldurma yarışına başladılar. Bizim tembel ağustos böceği de sabahın erken saatlerinde müzik şölenine başlamış, gece gündüz demeden güzel türkülerini söylüyordu.Ben ise bu curcunayı çalıştığım ünlü bir modacının mağzasının camından izliyorum.Şu anda başka bir yerde olmayı farklı şeyler yapmayı o kadar çok isterdim ama ne yazık ki şartlarımız burada bu şekilde bulunmamı sağlıyor.

Annem evlere temizliğe gider fakat babam ...

O genellikle annem ve benden geçinmeyi tercih eder. Ben annemin temizliğe gittiği ailenin mağzasında çalışıyorum yani Ayşe Yılmaz Hanımın mağzasında görevliyim. Ayşe Hanım kitleleri peşinden sürükleyen her yerde ün salmış ve salmaya devam eden bir kadındır.Tam bir iş kadını olduğu söylenir ama bir o kadar da ailesine önem verir. İleride üniversiteyi bitirdiğimde ben de aynı Ayşe Hanım gibi olmak isterim ama bir mimar olarak.

Bir süre daha camdan baktıktan sonra önümde bulunan çıkarılıp atılmış kıyafetleri düzeltme başladım. Bari aldığını aldığın yere koy diyeceğim ama aslında bir görevim de bu. Bu yüzden sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Arkamda birinin olduğu izlenimine kapıldım ve hemen arkamı döndüm.

"Hello Bayan Kumral!Nasılsınız bakalım ablanızın mesaisi bitti ve çıkıyor size burada başarılar dilerim."

Bu kızı o çok seviyorum. En zor zamanlarda bile beni o manyaklıkları ile güldürmeden edemiyor. Dilek her zaman yanımda ve bana destek olan en yakın deli dolu arkadaşım.                  
"Canım benim benim de bir saatim kaldı kilitleyip çıkıcam Mert ile akşam saat 8'de sizdeyim." dememle mutlu bir biçimde mağzayı terk etti. Çabuk olmalı çünkü daha bize yemek hazırlayacak.Ay canım arkadaşım benim!

Önümdeki son reyonuda bitirdim mi tamamdır. Son otobüse yetişirim ve Dileklere varmış olurum. Kıyafetleri katlamaya devam ediyordum ki birden kapının açıldığını gösteren zil çaldı. Çalmasıyla hemen arkamı dödüm ve karşımda sanki hayatımda gördüğüm en sert ama karizmatik adamı gördüm. Kafamı biraz daha çevirdiğimde adamın yanındaki bayanı gördüm ve kadın tam bir afetti.Harika bir çift...

Bayan hemen söze başladı."Bak canım bizim biraz acelemiz var.Bir daveti son anda hatırladık ve çok önemli.Senin işin de bana hemen en güzel en pahalı özel çizim bir elbise bulmak. Anlaşıldı mı? Bak beni tekrar etmek zorunda bırakma ve işine koyul yoksa seni tek telefonumla kovdurturum."

Bayan bunları söylerken taramalıya mı bağlamıştı acaba? Konuşmasının sonuna varırken ağzım açılmasına ve gözlerimin şaşkınlıkla açılmasını engelleyemedim. Aklım başıma geldiğinde hemen mağzada tur dönmeye başladım.Nasıl bir şey verebilirdim ki. Ben anlamam ben sadece reyon görevlisiyim.Of of ...

Bir gün önce depoya yeni bir elbise gelmişti ama onu daha satamam. Depoya yöneldim ve kapıyı bir hışımla açtım karşımdaki elbiseye baktım çok güzeldi aslında ama tam elbise değildi. İki parçadan oluşuyordu ama eteğin kumaşı ve kabarıklığı tüm elbiselere taş çıkartacak cinstendi.Kaptığım gibi daha demin gelen çiftin oraya koştum.

"Elimde bu parçalar var ama depodan getirdim bence mağzanın en güzelleri ama dediğim gibi depodan aldım satma yetkim yok."

Cümlemi bitirmem ile bayan elimden iki parçayı da kaptığı gibi kabinlere koştu.Ben de elim havada kalmış bir şekilde şaşkın ifademle bayana bakıyordum. Şaşkınlığımı atamamışken yanımdan gelen bir gülme sesi duydum.

Anında kafamı çevirdim fakat adam nerdeyse iki katımdı ve adamın göğüs hizasına geliyordum. Boyum nedeniyle adama karşı bir utanç hissettim. Kendimi ezik gibi hissetmiştim ama tam tersine adamın gözlerinin içine baktım.Merakımı engelleyemeden,
"Neden gülüyorsunuz beyfendi."dememle biraz kızmış gibi bir sesle söylediğimi farkettim.

"Neden mi?Fark etmiyorsun ama Seda elindekini alınca gözlerin yerinden  çıkacaktı adeta."

Tam cevap vermeye yeltenecekken adının Seda olduğunu öğrendiğim bayan içeri girdi ve tam anlamıyla bir meleğe benzemişti.

"Hemen bunun fiyatını öde aşkım ve gidelim."dedi ama benim bunu satma yetkim yoktu ki! Tam itiraz dolu bir cümleye başlayacaktım ama kendisi buna engel oldu.

"Canım ben Ayşe Hanımı aradım ve bana tabiki de alabileceğimi söyledi kendisi çok yakınım olur da."
Bunları söylemesiyle beyfendi gözlerini devirdi.Ben de onaylar şekilde kafamı salladım.Ödeme işlemlerini bitirdikten hemen sonra saate baktım fakat saat sekize on vardı.Ben şimdi ne yapacağım.Son otabüs de kaçmıştı.

Mağazanın kapılarını kapatır kapatmaz koşmaya başladım şimdi iki seçeneğim var: biri taksi diğeri ise otobüs

Ben dee otobüsü kaçırdığıma göre hemen bir taksi durağı bulmalıyım.

Koş Azra koş bu nedir ya istenince bulunmaz mı bu taksi durakaları? Birde İstanbul'da yaşıyorum utan taksi durağı utan.Aslında buralara biryerlere taksi durağı açsam baya kazanırım.Ne diyorum ben? Soğuk yaramadı galiba bana. Her neyse böyle giderse ben Dilek'in evine yürüyerek gideceğim.

Biraz daha yürüdükten sonra karşıdan karşıya geçme kararı aldım bari farklı yoldan gideyim. Kırmızı ışığın yeşile döndüğünü gördüğümde tam karşıdan karşığa geçecekken bir arabanın yanımda bitmesi bir oldu.

Korkudan kıpırdıyamıyordum.Bildiğimiz taş kesilmiştim ve eminim ki kocaman olmuş gözlerim ile arabaya bakarken tam bir balığa benziyorum. Eminim.

Kapı açılma ve kapanma sesi işittiğimde sürücünün indiğini anladım.Allah'ım lütfen sorun çıkmasın. Birinin ellerini kollarımda hissedince ikinci bir şok ile yerimden sıçradım. Küçüklüğümden beri pek temastan hoşlanan biri olmadım.Yavaşça önümü döndüğümde başımın yere inik olmasından dolayı adamın ayakkabıları ile bakıştım ve sonra derin bir nefes alarak başımı yavaşça kaldırdım.Ve ben ŞOK!

Tamam hayat tesadüfleri sevebilir ama bu da farklı bir boyut! Bu o beyfendiydi. Mağazadaki!
Yüzümün utançtan kızardığını hissediyorum ki bu da daha küçük düşürücü bir durum.

"Şey ben..ba..kın ben yanlışıkla oldu pardon." dememle adamın kızgın yüz ifadesi birden normala döndü o da beni görünce tanıdı galiba."Sen o görevlisin tanıdım seni.Söyle bakalım ne işin vardı bu yolda bu yolda yürümek için biraz gerizekalı olmak lazım." Son kelimelerini bana biraz daha yaklaşarak söylemişti.Tam söze girişecekken arabadan Seda Hanım bağırmaya başladı.

"Aşkım hadi ama bak geç kalacağız!" dedi. Adını bimediğim beyfendi bana dönerek"Bin"dedi.Bir şey dememe kalmadan kendi açıklama yapmaya başladı."Hadi bak zaten bizim yüzümüzden geç çıktın mağzadan farkındayım atla seni biz bırakalım."dedi. Sözü fazla uzatmadan tamam anlamında kafamı sallayarak son model bir arabanın içine girdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bakar mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin