Sevgili Günlük,
Merhaba, benim adım Mor. Eğer bu günlüğü okuyorsan ölümden sonraki hayatın esrarengiz ve karanlık dünyasıyla tanışmaya hazırsın demektir. Ben 400 yaşında kendi hayal dünyasının duvarları arasında hapsolmuş bir kızım. Cennet bahçesi derler buraya. Ama her şey mavi, mor ve siyah renklerle boyandığı için karanlık bir dünyaya ayak basıyormuş gibi hissedersin. Burada pörtlek gözlü ve jöle gibi bir bedene sahip bir kurabiye canavarı olan dostum Kraker ile birlikte yıkık dökük simsiyah bir şatoda yaşıyorum. Aynı zamanda bizim yaşadığımız Lesi adındaki bölgeyle sınır komşusu olan Plesi adındaki pembe rengin hakim olduğu bölgede Fenni adı verilen pembe renkli dev aksolotllar yaşıyor ve başlarında onları yöneten pembe renkli Sakız adında bir prenses var. Bazen Lesi bölgesinden çıkıp Plesi bölgesinde yaşayan Prenses Sakız'ı ziyarete gidiyorum. Yakın bir zamanda onunla sevgili olduk. Hatta sınırda bulunan bir kaleye "Mor ve Sakız" ismini bile verdik. Ne yazık ki Sakız ile her zaman görüşemiyorum, Lesi ile Plesi arasındaki sınır kapısı sadece yeni bir insan öldüğünde açılıyor bu yüzden Sakız'ı çok özlüyorum.
Burada zaman bir şelale gibi akıyor. 400 yıl ne çabuk geçti hiç anlamadım. Bu dünya sizin gri beton dünyanız gibi değil. Burada her şey sihirle mümkün. Bir sürü çeşitli yaratıkla oyun oynayıp çeşitli bölgeleri keşfedebildiğin maceralara çıkabiliyorsun. Günlüğümün diğer sayfalarında bu sihirli maceralarımı anlatmayı düşünüyorum.
