8

1K 66 24
                                    

Lipglossumu dudağıma yaydirdiktan sonra son kez aynada kendime bakıp odamdan çıktım.
Jungkook ve üyeler yeni çıkacak şarkıları için şirkete gitmişti ve bu yüzden Rosé evde yalnız kalmıştı.
Hamileliliğinin son aylarında olmasından dolayı ayağa kalkmakta bile zorlandığı için Jimin hemen beni arayıp yanına gitmemi istemişti.
Hızlı bir şekilde evden çıkıp arabama doğru ilerlerken çok ani davranmıştım sanırım çünkü başım dönmüştü.
Cok fazla umursamadan arabama bindim ve bize 10 dakika uzaklıkta olan evlerine sürmeye başladım.

Rosé normalde çok iştahlı bir insandı ve bu hamileliginde iki katına çıkmıştı.
Bu yüzden eve yaklaşır yaklaşmaz onu arayıp bir şey isteyip istemediğini de sormuştum.
Uzun sipariş listesini başarı ile tamamladıktan sonra nihayet evlerinin bulunduğu sokağa girdim.Arabami evlerinin alt kısmında olan otoparka bıraktıktan sonra elimdeki poşetlerle kapıya geldim.
Bizim gibi müstakil 2 katlı bir evde yaşıyorlardı.
Evleri 2 kişi için oldukça büyüktü ama yeni bir üyenin gelecek olması bunu pek sorun yapmıyordu.

Gülümseyerek kapıyı açmıştı "Hosgeldinnn lisaaa" bir anda boynuma atladı. "Yaaaa hepsini aldın mi gerçekten ben ve kızımın en sevdiği teyzesi sensin
Diğer teyzelere söyleme bu üçümüz arasında bir sır"

Rosé'nin heyecan dolu sesiyle sıraladığı cümleler sonunda kocaman bir kahkaka attım.

"Yaa ne gülüyorsun heyecanlandık napalım" karnini okşadı "dimi kızım?
Hadi içeriye gelsene"

Rosé'nin arkasından içeriye adımlarken etraftaki bebek giysileri dikkatimi çekti.
Rosé giysilere baktığımı farketmis olacak ki "doğuma her an girebilirim biliyorsun kızımın giysilerini yıkadım o kadar çok ki her yere serdim evde oturacak yer kalmadı" güldü.
"Hep Jimin yüzünden mağazayı satın aldık resmen"

Yavaşça evde gözlerimi gezdirdim."evet onu farkettim" güldüm.
Cidden evde oturacak yer kalmamıştı her yer minnacık kiyafetler ile doluydu ve bu çok tatlı bir görüntüydü.
Aklıma gelen bebeğim ile yüzümde olan gülümsemem yavaş yavaş soldu.
Belki bebeğim ölmemiş olsaydı ben de bu heyecanı yasayabilirdim hatta şuan kucağımda bile olabilirdi.
Son günlerde Rosé'nin doğum telaşı ile birlikte daha fazla aklıma gelmeye başlamıştı benim minik meleğim.

Rosé oturma odasından elini karnına koymuş bana doğru yürürken "Lisa ne düşünüyorsun iki saattir sana sesleniyorum."

Sesi ile düşüncelerimden ayrılırken bir yandan da nasıl bu kadar daldığımı düşünüyordum. "Efendim geliyorum bebeğim sadece dalmışım bir an."

Beni onaylar bir şekilde kafasını salladı ve içeriye geri döndü. Arkasından ben de girdim ve karşısındaki koltuğa oturdum.

"Lisa ne düşündüğünü biliyorum. Ben üzgünüm kızların işi vardı ve bu yüzden seni çağırmak zorunda kal-"
Kafami iki yana salladım.

"Rosé ne saçmalıyorsun? Sen her anne gibi heyecanla bebeğini bekliyorsun neden benden özür diliyorsun tanrı aşkına.hem benden başka kimi çağıracaktın tabiki geleceğim."

"Etrafta bebek kıyafetlerini gördün ve aklına yine geldi."

"Aşkım aklıma geldi bu doğru ama zaten aklımdan çıkaramıyorum ki onu."
Yine gözlerim doluyordu.
"Disarda ne zaman bebek görsem veya ne zaman bebek ile alakalı bir şey görsem direkt o an aklıma geliyor ama bunu engelleyemem. Şimdi saçmalama daha fazla.
Senin hiçbir suçun yok sen sadece anne olmak istedin ve bunun için gün sayıyorsun. Bu senin en doğal hakkın. sırf ben bebeğimi kaybettim diye kendini tutmana gerek yok ki bebeğim benimle tüm heyecanını paylaşmanı istiyorum. Benden bu konuda uzak durmanı değil."
Dolan gözlerimi bir çırpıda sildim ve kendimi toparladım.
"şuan odaklanmamiz gereken bir prenses var."

Hamilelikten dolayı sulu göz olan arkadaşım gözyaşlarını sildi ve karninda olan eliyle bebeğini okşadı.
"Evet sanırım. Lisa uf ben çok heyecanlıyım ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ya ona iyi bir anne olamazsam."

"Saçmalama Rosé. Sen onu beklerken bile ne kadar heyecanlisin baksana. Çok iyi bir anne olacaksın."

Karnina bakarak tebessüm etti.
"Öyle mi dersin?"

"Tabiki de bu konuda en ufak bir  şüphem bile yok."

Koltuktan destek alarak kalkmaya çalışması ile hemen yanina gidip kalkmasına yardimci oldum
"Ben bi lavaboya gidip geleyim bu küçük cadı beni çok fazla tuvalete çıkartıyor." Güldü.

"Dur ben götüreyim."

Bu katta bulunan en yakın tuvalete girdikten sonra geri koltuğa sağ salim dönebilmesi adına kapıda beklemeye başladım.

"Lisa içeriye gelebilir misin?" Telaşlı çıkan sesi korkmama yetmişti.

"Lisa içeriye gelebilir misin?" Telaşlı çıkan sesi korkmama yetmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

😋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


😋

lost starsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin