Hastane.
Neden Rosé 'O gelmesin.' dedi?
Neden Jungkook'u istemedi?
Acilde insanlar ortalıkta acele ile bir şeyleri yetişrimeye çalışıyordu. Peki ya Jungkook? Neyi yetiştirmeye çalışıyordu?
Perde çekildi. Jungkook onları göremiyordu. Yaklaşıp dinleyemiyordu. Rosé'nin neden bayıldığını anlamaya çalışıyordu. Aklına bir sebep gelmedi.
...
"Haber verdiğiniz için teşekkür ederim."
Güzel ve nazik bir kadın 70'lerden kalma bir el çantası ile içeri girdi. Jungkook fark etmemişti onu, ta ki Rosé'nin olduğu yatağa doğru ilerleyip perdeyi açana kadar.
Jungkook, Rosé'yi gördüğü saniye nefes almayı bıraktı. Bir adım atmak istedi ama yapamadı. İçindeki endişenin çoğu gitmişti adeta. Rosé yarı dik bir şekilde yatakta oturuyordu. Koluna serum takılmıştı. Ama daha iyi görünüyordu. Az önce içeri giren kadın ile doktor konuşuyordu. Onları dinlemeye başladı. Ama duyduğu hiçbir şeyi kafası almıyordu. Sadece Rosé'nin iyi olduğunu duymaya ihtiyacı vardı.
Kadın döndü, Jungkook'a baktı. Ardından doktora selam verip Jungkook'un yanına geldi.
"İyi günler."
"Size de?"
"Neden ona bakıyorsunuz?"
"Ne demek neden, onun için endişeliyim."
"Onu getiren sizmişsiniz sanırım, teşekkür ederiz."
"Ne söyleyeceksiniz?"
"Bir şey söylemeyeceğim. Teşekkür etmek istedim. Artık beklemenize gerek yok."
"Hanımefendi. Roseanne benim kız arkadaşım."
"Öyle mi? Ben de doktoruyum. Kim Jisoo. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Jungkook. Ne zaman konuşabileceğim Roseanne ile? Neyi varmış?"Kadın gülümsedi. Ardından Rosé'ye baktı. Başı ile selam verdikten sonra Jungkook'a eliyle çıkışı gösterdi.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabii."Jungkook Rosé'ye baktı. Kısık sesle gözlerine bakarak konuştu.
"Geleceğim."
Kim Jisoo ve Jungkook bahçeye çıktı. Güneş batmaktaydı. Hava soğuk olmaya başlamıştı. İkisi birbirine kısa bir süre bakmıştı. İkisinin ne düşündüğünü tam olarak kimse bilmiyordu ama Jungkook'un aklından geçen şey eğer bir insan olsaydı bu Rosé olurdu. Bir isim olsaydı Rosé olurdu.
"Jungkook Bey. Roseanne size söyledi mi?"
"Hayır. Ama öğrenmek istiyorum. Sizden duyabilir miyim?"
"Hayır."
"Teşekkürler..."
"Sizin gibi iyi birini onun hayatında görmek gerçekten çok iyi bir haber. Size onun hakkında kişisel bilgiler vermeyeceğim veya size ahkâm kesmeyeceğim kesinlikle. Yanlış anlaşılmasın."
"Pekâlâ, dinliyorum sizi."
"Jungkook Bey, Roseanne'ın her hafta bana gelmesi gerekiyor veya benim ona ulaşmam gerekiyor. Strese girmemesi üzülmemesi gerekiyor. Yalnız kalmaması da gerekiyor. Erkek A-R-K-A-D-A-Ş-I olduğunuz için söylüyorum."
"Sevgilisiyim yani."
"Ne?"
"Sevgilisiyim hanımefendi."
"Ah, gerçekten mi?"Kadının yüzünde gülümseme oluştu. Ardından gülümsemesi yavaş yavaş silindi.
"Jungkook dememde sorun olmaz değil mi? Siz de bana Jisoo diyebilirsiniz. Roseanne ile ne kadar görüşürseniz beni de düzenli olarak göreceksiniz demek."
"Sorun değil."Jungkook'un bir gözü hastane girişine bakarken bir yandan Jisoo'nun söyleyebileceği önemli haberleri bekliyordu.
"O iyi. İlaçlarını ona verdim. Serumu bitince gidebilirsiniz."
"Teşekkürler."Jungkook birkaç kez daha hastane girişine bakmak için kafasını çevirdi. Jisoo ise yüzündeki hafif gülümseme ile Jungkook'a baktı, rahatlamış hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love u • rosékook
FanfictionRoseanne, Jungkook ile tanıştığı zamanda sevgi ile yapılmış kardan kız gibi hissetmişti. Doğruydu. Roseanne kardan kız ve Jungkook ateşin kendisiydi. İkisi de kavuşmak istiyordu. Jungkook kar, Roseanne ateş olmak için yok olmayı seçti. "Jungkook...