A/N: Bu bölüm yetişkin düzeyde şimdiden uyarıyorum!!!! İyi okumalar ;)
Jessica:
Yorucu bir günün ardından odalara doğru yürümeye başlamıştım. Tüm gün boyunca girdiğim dersler, teneffüslerde hocalar tarafından oradan oraya çağrılmam... Gerçekten iyi bir uykuya ihtiyacım vardı. Birkaç dakika yürüdüm ve yurda doğru son köşeyi döndükten sonra birinin beni kolumdan sertçe çektiğini hissettim. Tam çığlık atacaktım ki Ander'in o tanıdık kokusu burnuma geldi. Arkamı dönünce de Ander'in gözlerini gördüm.
J: N-Ne yapıyorsun?
A: Bir kere bile susmaz mısın sen?
J: Bırak kolumu!
A: Önce beni dinle.
Bana ne diyeceği pek umrumda değildi açıkçası. Aklımdan geçen tek şey ondan deli gibi etkilendiğimdi. Ne derse desin her an onu öpebilirdim —beni geri iteceğini düşünmesem.
"Beni öpmeye çalıştığın gün sana izin vermedim çünkü yine duygularından emin olmadığını, bir öpücüğün hatta sevişmenin bile senin için hiçbir şey ifade etmeyeceğini düşündüm. Ama birazdan... Birazdan sana yapacaklarımı asla unutamayacaksın."
Dediklerini idrak etmeye çalışırken bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla irkildim. Hala kolumu tutuyor ve belimde olan elini gerginleştiriyordu. Sıcaklığını hissedebiliyordum. Birkaç dakika sonra nefes almak için ondan ayrıldığımda "Bana ne yapacaksınız?" diyebildiğim tek şey oldu.
"Benim odama geçince görürsün."
Şimdiden kanım kaynamaya başlamıştı. Bir eli kolumdan diğer eli belimden tutarak beni odasına kadar götürdü. Odasına girer girmez fark ettiğim ilk şey yatağın üzerinde duran kelepçeler oldu. Bu çocuk önce benim onu öpmeme izin vermemiş şimdi de beni kendi odasına kadar sürüklemişti. Bunu düşünürken bir anda arkamdan gelen derin sesle sarsıldım.
"Diz çök."
Ne?
Başımı iki yana salladım.
"Diz çök dedim."
"Kolaysa çöktürsene"
Gözlerine aniden karartı geldiğini gördüm. İtaatsizliği sevmezdi, ona karşı çıkılmasını sevmezdi.
"Demek diz çökmeyi reddediyorsun." Evet, şimdi çok sinirlenmişti. Beni baştan aşağı süzdükten sonra beni kalçalarımdan tutup kendine çekti. Üstümde kısa desenli bir elbise vardı. Ellerinin elbisemin eteklerinden aşağı girdiğini hissediyordum. Aynı zamanda da dudaklarıma ıslak öpücükler konduruyor, ben de memnuniyetimi belirtircesine sakince inliyordum.
"Sence de bu fazlalıklardan kurtulmamız gerekmez mi?" dedi elbisemi üstümden atıp çıkartırken. Hala beni öpmeye devam ediyor, durmak bilmiyordu. Ben de onun üstündeki gömleğin düğmelerini açtım yavaş yavaş. Gömleğini çıkartırken boynuna öpücükler konduruyordum. Gömleğini çıkarıp yere atınca boğazından çıkan ufak bir hırlamayla beni omzumdan ittirip dengemi kaybetmeme sebep oldu.
"Güzel, şimdi çöktün işte. Şimdi ağzını aç."
Pantolonunun fermuarını indirip pantolonundan da kurtuldu. İç çamaşırını çıkarıp kendini biraz çekiştirdi. Gerçekten çok sertleşmişti.
Hemen sertliğinin ucuna dilimle darbeler bırakmaya başladım. Ağzından çıkan ismimle beraber inlemeleri başlıyordu. Deliriyordum, delirtiyordum.
Sertliğinin tamamını ağzıma alınca saçlarımı çekiştirip kendini ileri geri savurmaya başladı. Acıyla beraber hissettiğim zevk gözlerimin yaşarmasına sebep oldu. Ağzımı becerirken son kez öğürmem onun gelmesini sağladı. Menilerini yuttuktan sonra ellerini belime dolayıp dengede kalmamı sağladı. Ona söyleyecek o kadar çok şey vardı ama ben bu anı bozmak istemiyordum. Çünkü ona ihtiyacım vardı. Ona itaat etmek istiyordum , emirlerine uymaya ihtiyacım vardı.
Beni ayağa kaldırdıktan sonra boynuma dudaklarını bastırdı. Sanki cildimin hassas olduğunu bilmiyormuş gibi ıslak öpücükler ve ısırıklar bırakmaya başladı. Ama ne olsun, vücudumda ondan izler taşımayı seviyordum.
Birden aklıma odaya ilk girdiğimde gördüğüm kelepçeler geldi. Yatağa baktığımı görmüş olmalı ki beni kucağına alıp yatağa bıraktı. Arada nefes almayı unutmuş gibi durmaksızın beni öperken bir eliyle bileklerime baskı kurarak ellerimi başımın üstünde sabit tutmamı sağladı. Bir kelepçeyi almasıyla bileklerime geçirmesi bir oldu. Üstümde baskı kurmuş, hareket bile edemiyordum. Hoşuma gidiyordu, orası ayrı.
Yatağının yanında duran çekmeceyi açtı ve prezervatifi paketinden çıkardı.
"Seni öyle becericem ki çığlıkların odanın duvarlarına çarpacak, güzelim." Güzelim. Bunu bana neden yapıyordu?
"Normalde gözlerini bağlardım ama bana bak istiyorum. Gözlerini benden ayırmayacaksın."
"Peki, ayırma–ah!" derken içime giriyordu.
"Çok darsın."
Hayır, sen çok büyüksün.
Başta zorlanarak da olsa tamamen içime girince inlemeye başlamıştım. Hızlıydı. Sertti. Sinirliydi. Her bir vuruşunu en derinlerimde hissediyordum. Bileklerimi oynatmaya çalıştım ama izin vermedi.
"Ander, yavaş ol. ANDER AH!" Evet, çok öfkeliydi.
Bir eliyle bileklerimi yatağa bastırırken diğer eli sol göğsümü sıkmaya başlamıştı. Sonrasında ise öpmeye... İstediği gibi inlemelerimi odaya utanmazca bırakırken yavaşça göğüslerimi öpmeye başladı. Ve en beklemediğim anda göğüs ucumu sertçe ısırınca belki de günün en yüksek inlemesini bırakmıştım, gözlerimdeki yaşlar çeneme doğru akarken.
Birkaç vuruş daha yaptıktan sonra içime geldi. Benim de boşalmam üzerine akan sıvılar, sertliğinin daha kaygan olmasını sağladı. İkimizin de gelmiş olmasına rağmen durmadı ve birkaç vuruş daha yaptı.
Saç diplerine kadar terlemişti. Bileklerimdeki kelepçeyi çözerken kafasını boynuma gömdü. En az on dakika öyle durduktan sonra beni kucaklayıp banyoya götürdü.
Onun kucağındayken ona ilk defa aşık olduğumu söylemek istedim ama bu anı bozmak istemiyordum.
...
Duşa girdikten sonra eşyalarımı toparlamaya başlamıştım. Saate baktım, saat 10.30 du ve kızlardan bir sürü cevapsız arama vardı. Hemen ander gelmeden odadan çıktım ve bizim odaya doğru hızlıca ilerledim(ne kadar zor olsa da). Kapıyı açtığımda kızlar yataklarında oturmuş meraklı gözlerle bana bakıyorlardı.
Effie: Nerde kaldın seni çok merak ettik.
Erika: keşke telefonlarımıza cevap verseydin
Brianna ise bana bakmıyordu, arkası dönüktü. Çok bir şey düşünmeden yatağıma doğru ilerledim.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CROSSED HEARTS
RomanceAnder'in hayatının çoğunu geçirdiği okula geri dönmesiyle, bastırdığı tüm duygular da geri dönmüştü. Eskiden yaşadığı kalp kırıklıkları, ve daha hazır olmadığı yeni aşklar onu bekliyordu. Üniversitenin bu birkaç yılını sapasağlam atlatabilecekler mi...