Bölüm 1

4.9K 18 0
                                    

"Oyun" bir oyun değildi aslında. Cinsel bir macera demek daha doğru olur. Melis'le üniversitedeki üçüncü yılımda tanışmıştım. Onunla ruh eşiydik desem yeridir. İlişkimiz sıradanlaşmış öğrenci ilişkilerinin çok ötesindeydi. Ortak noktalarımız pek çoktu. İlişkimizde fiziksel olarak özgür kalma arzusu da bunlardan biriydi. İkimiz de o yaşta kendimizi kısıtlayamayacak kadar çok seviyorduk başka tenlere dokunmayı. Ayrıntıları ilk düşünen ve sonunda fiziksel açlığımızı gidermek için Oyun'u tasarlayan da Melis oldu.

Melis, Oyun'da ne kadar iyi ve çok yönlü olduğum konusunda arkadaşlarına övüyordu beni. Sonunda benimle "oynamak" isteyen birkaç kadın da bulmuştu. Randevularımız isimsiz bir şekilde gerçekleşiyordu ama randevunun sonunda ne olacağı aşağı yukarı belliydi. Görücü usulü tek gecelik ilişkiler diyebiliriz bunlara. Olan biteni anında durdurmak için bir "sözcüğümüz" oluyordu, bir de kadının seçtiği 1'den 5'e kadar bir rakam. 1 nazik ve romantik bir gece demekti, 5 ise tecavüz fantezisine yaklaşan bir seviyeydi. Melis'in seçtiği kadınlarla sevdiğimiz bir barda buluşuyorduk. Kadınları, kırmızı kıyafetlerine takacakları uçak şeklindeki broştan tanıyordum.

İlk randevum çok keyifli geçmişti. Melis şehvetli bir arkadaşını göndermişti ve direkt 4. seviyeden maceraya atılmıştım. O geceyi unutmam zor. Hatta ardından birkaç kere daha buluştuk ama penisimin kontrolünü tamamen elinde tutan Melis kızla buluşmamı yasakladı. Aslında çok üzüldüm diyemem çünkü kız seksi olduğu kadar da aptaldı.

O ilk buluşmadan birkaç hafta sonra Melis bana Oyun'u denemek isteyen başka bir arkadaşından bahsetti. Heyecanlandım tabii. Hemen ertesi akşam kızla buluşmayı kabul ettim. Melis'in ilk seçimi harikaydı ve bu sefer de çok eğleneceğimi söylediğinde haklı çıkacağından emindim.

Ertesi akşam, evimden yürüme mesafesindeki bara gittim. Kırık Kupa genelde mahallede oturanların takıldığı, sarhoş olup dans etmek isteyen üniversitelilerin pek uğramadığı bir yerdi. Uzun, dar ve loş ve bir bar için fazla sessiz bir mekândı. Biraz erken geldim ve hep oturduğum yere, bar bankosunun ucuna oturdum. Gelen geçeni buradan rahatça görebiliyordum. Bir kahve söyleyip beklemeye başladım.

Geldiğinde ikinci kahvemi yudumluyordum. Biraz gecikmişti. İlk başta kızıl saçlı ve orta boylu olduğunu fark ettim ama ayrıntıları görmem için biraz daha yaklaşması gerekecekti. Yürürken etrafına bakınıyor, birini aradığını belli ediyordu. Cuma akşamı bar nispeten kalabalık olduğu için bir süre sessiz kalıp onun izleyebilirim diye düşünüyordum ki beni görür görmez bana yöneldi. Nedenini anlamam da uzun sürmedi.

"Betül?"

"Hatırladın demek!" dedi bana sarılırken. Betül, Melis'in geçen yılki ev arkadaşıydı. Bir iki kere karşılaşmıştık ama pek fazla konuşmamıştık. Betül 1,65 boylarındaydı ve hoş bir vücudu vardı ama dikkat çekici bir özelliği de yoktu. Yine de kendine has bir çekiciliği vardı. Gözleri biraz küçük, burnu hafifçe uzun ve inceydi. Kızıl saçları orta uzunlukta ve kıvırcıktı. Benzersiz görünen kadınlara karşı zaafım vardı ve Betül kesinlikle onlardan biriydi.

"Şaşırdım biraz. Daha önce tanıdığım biriyle oynamamıştım."

"Yan çizme şimdi. Melis 'Altından kalkar.' demişti." derken kıkırdadı biraz. "Hem zaten senden hoşlandığım için beni etkilemeye çalışmana da pek gerek yok. Sen benden hoşlanıyor muydun bilmiyorum gerçi ama yine de oynuyoruz, değil mi?"

"Elbette." diye yanıtladım. "Broş yanında mı bu arada?"

"Evet, bir saniye." Elini cebine atıp Melis'e birkaç ay önce verdiğim ışıltılı bir uçak şeklindeki broşu çıkardı, sonra tekrar cebine koydu. Hareketleri, sarhoş ya da fazla gerginmiş gibi aceleci ve sarsaktı.

"Şu kelime ve rakam olayını yapmasak olur mu? Ben sana ne istediğimi söylerim, o şekilde ilerleriz. Rol yapma işini pek beceremiyorum."

"Sorun değil." diye yanıtladım. Keyifli bir gece için kuralları biraz esnetebilirdim.

"Şahane. Ben içki içmiyorum. Burası da fazla duman altı. Sana geçelim mi artık?" Resmen parmak uçlarında zıplıyordu ve biraz öncekinden daha da gergin görünüyordu. Teklifi geri çevirecek değildim. Hesabı ödedim ve bardan çıktık.

Oturduğum apartman Kırık Kupa'ya yürüme mesafesindeydi. Eve varmamız uzun sürmedi. Yürüyüş boyunca fazla konuşmadık. Eve girdik ve kapıyı arkamızdan kapattım. Ev arkadaşım son zamanlarda sık sık kız arkadaşında kalıyordu ve bu akşam da oradaydı. Dolayısıyla evde baş başa olacaktık.

İçeri girdikten sonra daireyi dolaşıp birkaç yorum yaptı. Küçük mutfak masamıza oturdum ve onu da yanıma davet ettim. Sandalyeye çöktü ama elleri sürekli hareket halindeydi. Gergin olduğu belliydi. Elimi masanın üzerine uzattım. Biraz bekledikten sonra ince ellerinden birini benimkine doğru uzattı.

"Gerilmene gerek yok. Ne istersen onu yapacağız. Hem istediğin zaman tek kelimeyle beni durdurabilirsin." Elini avucuma alıp öptüm. "Korkacak bir şey yok."

"Korkmuyorum ama heyecanlandım gerçekten. Bu tarz bir randevum hiç olmamıştı. Genelde bütün hamleleri erkekler yapar ya, tuhaf geldi şimdi."

"Anladım. Hamleleri ben yapmaya başlayayım mı o zaman?"

"Çok iyi olur." dedi. Elinin titremesinin hâlâ geçmediğini hissedebiliyordum ama artık biraz rahatlamış görünüyordu. "Sert sevmiyorum, tamam mı?"

"Sert bir şey olmayacak o zaman, merak etme." dedim. Eğilip elini tekrar öptüm, sonra ayağa kalkıp yanına geçtim. Onu yavaşça oturduğu yerden kaldırdım. Şimdi ayakta, karşımda duruyordu. Elini bıraktım, kollarımı yavaşça beline doladım ve ona sıkıca sarıldım. Bir an kollarıyla ne yapacağını bilemedi ama çok geçmeden onları bana sardı.

"Rahatlayabilirsin artık..." derken sırtını okşamaya başladım. Titremeleri yavaş yavaş azaldı ve kokumu içine çekerek bana yaklaşmaya başladı. Melis hep harika koktuğumu söylerdi. Umarım Betül de aynı şeyi düşünüyordu.

Birbirimize alışmak için birkaç dakika öylece durduk. Hazır olduğunu düşündüğümde biraz geri çekilip doğrudan yüzüne baktım. Benzersiz güzellikteki yüzü bana gülümsüyordu. İnce elleriyle yüzüme dokundu. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Parmaklarım saçlarının ucundan ve kulağının kenarından geçerek yavaşça yanaklarını okşadı. Parmak uçlarım kulağının dibine ulaştığında parmaklarımı saçlarının arasından geçirerek elimi başının arkasına götürdüm ve yüzünü yavaşça kendime çekip hafifçe geriye yatırdım. Öbür elim hâlâ sırtındaydı. Dudaklarımız buluştuğunda onu kendime çektim.

Önce dudaklarımız değdi birbirine. İlk öpücük hızlıydı ve dudaklarımız çabucak ayrıldı. Ardından biraz daha fazla temas, yine nazik ama daha kuvvetli bir öpücük geldi. Dudaklarımız tekrar ayrıldı. Yeniden yanaştım ve bu sefer dilimle dokundum dudaklarına. Betül'ün dili de benimkiyle buluşmak için dışarı fırladı ve öpücük çok daha uzun sürdü. İyi öpüşüyordu ve dudaklarının tadı hoşuma gitmişti.

Birbirimize sarılıyken birkaç dakika boyunca öpüştük. Acele etmiyorduk. Elimi saçlarından çekip yüzünü tekrar okşadım, sonra parmaklarımı boynundan aşağıya, teniyle bluzu arasındaki sınıra doğru kaydırdım. Öpüşme sırasında titremesi azalmıştı ama elim göğsüne yaklaşırken yine heyecanlandığı belli oluyordu. Öpücüğümüzü kesip gözlerinin içine baktım.

"Yatak odasına geçelim mi?"

"Olur, hazırım ben."

Oyun: İkinci BuluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin