Twitter hesabı açılmıştır arkadaşlar. @Yazgire takip etmenizi öneriyorum. İlk başarısızlıkları düzelterek geldim. İlk bölüm kısa olacak çünkü üçüncü kişi ağzından yazmaya çalışıyorum. Hikayenin kahramanları aynı ama bu geçen ki hikayeye göre daha klasik olacak. Onun için farklı bulmayabilirsiniz hikayemi. İyi okumalar... Neyse çok konuştum :)
Kaybolan karanlıklarda ilerleyen bir gemidir hayat. İnsanları, uzun ve derin bir yolculuğa götürür. Sıkılanları yarı yolda bırakır. Almaz bu karanlık bir o kadar da korkutucu macerasına. İnsanlar ne kadar istemese de, okyanusun derinliğinde boğulmamak için kabul eder bu yolculuğu. Çünkü başka çareleri yoktur.
Bu gemi güneş sevmeyen bir gemidir. Karanlıkla beslenir, acı ile heveslenir. Umudu barındırmaması da en acı gerçeğidir bu uçsuz bucaksız yolculuğun.
Aynı yolculukta olmalarımıza rağmen, aynı hayatları yaşamamak da, yaşayamamak da çok ilginçtir.
Farklı olmak ya da farklı olduğunu sanmak.Herkesin farklı olduğu bir dünya. Ki zaten herkez farkli değil midir? Peki ya farklı olmak istemeyen Insanların farkı nedir?
İnsanlar hep farklı olmayı, hep başkalarından, farkı ile üstün olmayı isterler. O insanlar farklı olmayı ilâhi bir şey olarak görmektedir, ve buna rivayet etmektedirler. Bilmezlerdir ki farklı olmak sadece beraberinde felâket getirir.
İşte farklı olmanın gerçek anlamda zorluğunu kimse bilmez. Çünkü onların ki felâket konumuna gelmemiştir. Eğer ki gelseydi o insanlar görünmez olmayı dileyecekti.
Farklı olmak başta güzel gelmektedir insana. Sonra insanların o farkları, sürükler onları karanlık bir kuyuya. İşte o zaman da farkları gömülür kapkara bir mezara. Eninde sonunda gömülecektir o yere, ama farklı olmayı amaçlayan insanlar herkezden önce zihinsel olarak girecektir bu yere.
Aşkta sever bu kuyuyu. Bu kuyuda büyütür kendini. Büyüye büyüye kendisine ve çevresine zarar verir. Ama aşkı tatmaya bile gerek yoktur ona göre. Çünkü aşk bu kuyuya girmeyi göze alanların hikâyesidir.
Düşüncelerinden sıyrıldı kız. Çünkü sevmezdi böyle şeyleri. Ona göre ne aşk gerekli bir ihtiyaçdı ne de farklılık hissiyatı. Gereksiz, zaman harcanan konulardan başka bir şey değildi. Kız da her gün bir saat bu gereksiz konulara, kendi içinde beyin fırtınası yapar ama yine anlam veremezdi başkalarına göre çok önemli olan bu muhteşemliğe. Ona sadece lazım olan şey rahatsız edilmemek. Peki ulaşıyor mudur bu gayesine, hiç olmadığı kadar.
Çevresinde de sevilmemenin rahatlığı ile yaşıyordur. Ona kimse bulaşmazdı, çünkü suratsızın teki olma konusunda rakiplerine epeyce fark atmayı başarmıştı. Bundan rahatsız olmaması da onun, ayrı bir anormalliğiydi.
Rutin işlerini halletti kız. Bugün okulun ilk günüydü, ki heyecanıda cabasıydı. Hayır hayır, içinde en ufak bir heyecan bile barınmadı kızın. Hâlbuki yeni bir okul, yeni bir hayat vardı önünde. Yeni bir hayatı istemeyecekti kız. Çünkü hayata ne kadar da yeni sayfa açarsa açsın bir gün biteceğini biliyordu o defterin. Bitecek olan bir deftere bu kadar vakit harcamak ise ayrı bir salaklık olurdu.
Ailesinden kopup gelmişti bu bilmediği yere. Mersin' de yaşayacaktı yeni hayatını. Şehri küçüktü, sıcaktı onun aksi olan benliğine.
Benliğine göre sıcak olan bu şehri sevmemişti kız. Ona göre fazla cıvıktı. Ama onun olduğu bölgedeki insanlar arasındaki mesafede dudak uçuracak türdendi. Sokakta biri ölse kimse dönüp bakmazdı bile. Kız da bakmazdı, çünkü bu durum karakterine savaş açacak türdendi.
Aynı şehirde bu kadar farklılık ona bile ters gelecek bir durumdu. Ama ters gelemezdi çünkü o duygusuzluğun dibine vurmayı başarabilmişti.Çantasını hazırlayarak dışarı attı kendisini. Sokakta gördüğü bir biriyle yiyişen insanlara baktı. Ne kadar da körlerdi? Hormonlarını rahatlatmak için özel alan ihlalini aşıyorlardı.
Bir taksi çevirdi ve okulun adresini söyledi. Bir kaç dakika sonra geldi bu yeni gideceği okula.
Okulu, önceki gittiği okuldan kat be kat küçüktü. Özel bir okul gibi olmasını da beklemiyordu. Ama bu okulda ki çalışma faaliyetlerinin olduğunu düşünerek yüzünü buluşturdu kız. Asla derse katılmayacak, yine dökecekti istemeden benliğini başkalarının beyinlerine.
Okula girerken arkasında ki fısıldayan insanları boğmak şu anda ki tek isteğiydi. Ama umursamazlığına yenik düşüp geçip gitti okul içerisine.
Müdürün odasını sordu nöbetçi öğrenciye. Odayı öğrendikten sonra oraya doğru ilerledi. Odaya gelince kapıyı çaldı. " Gir" sesini duyunca içeri girdi. Müdüre yeni öğrenci olduğunu söyledi. Sınıfını öğrendikten sonra müdürün kapısını açıp çıkacaktı ki kapıyı açtıktan sonra arkaya doğru açılan kapı, bir çocuğun yüzüne çarptı. Çocuk acıyan burnunu tutmaya başladı. Çok fena çarpmıştı bu lanet kapı. Çocuk bu haldeyken o lanet bir o kadar da güzel kızın önünden geçip gitmesi onu çıldırtmıştı. Çünkü o, herkezin ondan korktuğu Yazgı Kara' ydı. Herkez ondan ölümüne korkarken, okula yeni gelen bir kızın ona böyle davranmasının ağır bedelleri vardı.
Sınıfa doğru gitti Yazgı. O kızın peşini bırakmayacaktı. Evet aslında saçma bir konu için intikam almak istiyordu kızdan. Fakat ondan alacağı intikam içini fena halde rahatlatacaktı.
Hızlı adımlarla yürüdü çocuk. Bütün okulun kendisine saygı duyduğu gerçeğini hep bu koridordan geçerken hatırlıyordu nedense. Hızla yürüdü. Yazgı o yeni ukala kızın
11/C 'ye girdiğini gördü. Bu intikam planı sandığından kolay olacaktı ama içini kaplayan bir duygu çöküntüsünün kurbanı oldu. Sınıfına girerek Begüm' e mesaj attı." Yeni gelen kızla arkadaş olmaya çalış. Eğer başarırsan ödülünü alırsın." diye yazdı. Aslında Begüm'e istediği şeyi vermeyebilirdi. Fakat kendisininde buna ihtiyacı vardı. Begüm kesin başaracaktı. Çünkü o benim bir geceme ölmeyi bile göze alan ayrı bir sürtüktü.
Ders zilinin çalmasıyla Begüm' ün mesaj atması bir oldu.
"Bahçeye gidiyoruz bizden önce çık ben seni görmüş gibi yapıcam. Ama kız çok uyanık birine benziyor. Uyanık ve suratsız. Şüphelendi benden"diye yazdı Begüm. Yazgı bir hışımla dışarı çıktı. Kendi karakterine benzeyen bu kızın tavırlarından hiç hoşlanmamıştı. Kendisine karşı çıkarsa yine sonunu diğerleri gibi bitirecekti. Bu kızın zararına olurdu diye düşünüyordu bu umursamaz bir o kadar da kendini beğenmiş daha doğrusu kendinden nefret eden bu genç.Çabucak bahçeye doğru ilerledi. Biraz eğlenceyi çok görmemişti kendine. O kızın da ne düşündüğünü umursamıyordu. Hem neden umursasın ki?
Yazgı bir banka oturarak bekledi, Begüm ve kafayı fena hâlde takmış bu yeni kızı. Banka yayılarak oturması da tam onun psikopat tavırlarını kanıtlıyordu. Begüm ve gelen yeni oyuncağını görünce alayla kıvrıldı dudakları. Çekiciliğini her seferinde gösteriyordu tavırlarında. Yeni oyuncağının yüzündeki duygusuzluk gerçekten de çok fazla ilginçti. Bir erkekten daha iyi saklıyordu duygularını.
Begüm daha görememişti Yazgı' yı. Etrafa bakıyordu. Yazgı yeni kızın kendisine baktığını gördü. Gözlerini bir saniye bile gözlerimden ayırmayan kızın gözlerine baktı. Sanki kim önce gözlerini çekecek diye bir iddaya girmişlerdi. İkisinin gözünde en ufak bir duygu kırıntısının olmaması ayrı bir heyecan katıyordu bu turnuvaya.
Begüm,İrem' in baktığı yöne baktı. Yazgı' yı görünce sevinçle ona doğru el çırptı. Fakat Yazgı yine umursamamış, yine ben Yazgı' yım dedirtmişti benliğine.
Begüm, İrem' e hadi beni takip et gibi bir işaret yaparak önden yürüdü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anormal Çocuk
General FictionDiğer Anormal Çocuğu sildim arkadaşlar. Bu hikayem, daha güzel olacaktır umrarım... Karakterler falanda aynı.