Psikopat ,Ukala, Ego Yığını

64 6 2
                                    

Selam gençler +_+
İlk bölüm nasıldı? Umarım sevmişsinizdir. Bu bölümü @nur_kilic'a ithaf etmek istiyorum. Yeni kitabında da başarılar diliyorum.

  Yorumlarınızı bekliyorum. Özellikle de eleştirisel. ( İnsan iyi yorum için çırpınıyor ben ise kötü yorum için, tedaviye ihtiyacım var galiba :)
Her neyse çok konuşmayacağım. Bölüm şarkısı ;

++Emre Aydın-Gripin: Sensiz İstanbul'a  düşmanım ++

Hayat herkese eşittir diyen insanlar, ne de güzel yalan atmayı başarıyorlardı. Hayır çünkü o insanlar hep hayatın iyi yüzünü görmüş ukalalardandı. Çünkü onlar el bebek gül bebek yaşamaya o kadar çok alışmışlardır ki, hayatın asıl yüzünü göremeyecek kadar kör ve acizlerdi.  O insanlar gerçekleri göremiyorlardı çünkü kendileri gibi sahte hayatlara kaybolmuşlardı.

Hayatı seven insanlar da vardır. Bu insanlar hayatı iyi yaşamış insanlardır. Bu insanlara söylenecek bir şey yoktur. Asıl salak olan insanlar, hayattan yemediği darbe kalmadığı halde hala hayatı seven ve ona gülen insanlardır. Onların psikolojisi kaçak elektrikle çalışıyordur galiba. Aksi halde bu kadar saf olmak insan doğasına  aykırıdır.

Evet insanlar zeki bir varlık değildir. Sadece zekasını kullanan varlıklardır. Kullanamayan insanlar ise kaçak elektrik ile çalışmaya mahkumdur.

Aslında en zeki varlık hayattır. İnsanlara işkence çektirmeyi seven en psikopat, en sadist, en ukala ve
en salak olan varlıktır.

En psikopat' dır çünkü insanlara etmediği işkence kalmaz.
En sadist'dir çünkü bizim üzülmemizden zevk alır.
En ukaladır çünkü biz ağlarken o gülmeyi başarır.
En salakdır çünkü bizi ne kadar  sevmese de bize  iyilik yapar.

Bu hayatın en önemli yandaşcısı ise kaderdir. Sürekli hayat ile doğru orantılı olarak gitmeyi kendisine ilke edinmiş gibidir. Varlığı bu kadar belliyken sanki hayat bunu bizden devlet sırrı gibi saklıyordur. Bulduğumuzda ise yapıyordu her zaman ki ibneliğini.

Hayatın bu kaderi bizden saklamasının asıl nedeni, bize yapacağı kötülükleri içinde barındıran bir arşivdir. Bu bilgilerinin sızdırılması bize yapacağı ibneliği yapamaması anlamına gelir.

Hayatın bile ibenlik yapmaya çalışmadığı insanlar vardır. Bu insanlar zaten en büyük ibneliği yemiştir kaderden. Hayat bile bu insanlara acımakla yetinir. Bu insanların en önemli örnekleri ise ikisininde birbirlerinden psikopat olduğu bir Yazgı, diğeri ise Yazgı' nın fena halde kafayı taktığı bir İrem.

Birbirine o kadar çok benzeyen ve birbirinden ölesiye nefret eden iki kişi. Bu nefretleri kadar gereksiz bir konu. Daha birbirlerinin adını bile bilmeyen iki düşman.. Amaçları ise..

Karekterleri ile ikiz olan iki kişinin gerginlikleri ölümcül derecedendi. Arada kaynayan ise bu gerginliğin sebebiyatı olan Begüm  olacaktı. Yazgı yukarı doğru kıvırdığı dudakları ile hakimiyet kurmak için çabalıyordu sanki. Ardından ürkütücü alaycılığını aktardı o müthiş ses tonuna.

"Bana çarpmış ardından kaçmıştın. Bir özürü hakkediyorum ha ne dersin ?" derken Begüm almamayan, İrem ise yerden kaldırdığı alaycı bakışlarıyla baktı Yazgı' ya .

"Özür dilerim, gerçekten çok pişmanım. Sana çarpmam gerçekten de salaklıktı. Zamanı geri almayı, o güzel burnuna zarar vermemeyi o kadar çok 
isterdim ki anlatamam" diye sıraladı İrem.  Bu alaycı tavırları bir kıza çok fazlaydı. Bunu kendisi de biliyor ama  umursamıyordu. Ee zaten onun umursaması anormal olmaz  mıydı?

Yazgı onun bu alaycı tavırlarına sinirlendi. Yukarı doğru kıvırdığı dudakları yerini tehlikeli bir ifadeye bıraktı. Bu onun ani ruh değişimlerini kanıtlıyordu âdeta.

Bu ani ruh değişimleri sanki tek ona yakışıyordu.

"Sana yapabileceklerim için ben pek üzgün olmayacağım ama. " diye söylemesi, yine ben Yazgı' yım dememesi halde kurmuş olduğu bu cümleyle gerçek anlamda Yazgı olduğunu döküyordu insanların beyinlerine.

İnsanlar ona saygı göstermek zorundadır.
Ondan korkmak zorundadırlar.
Onu sevmek zorundadırlar.
Bunu da tek bir sebep için yaparlar. Bunun sebebi ise sadece onun Yazgı olmasıdır.

Yazgı bu sefer alaycı olan taraftı. Çünkü o psikopat, ukala, ego yığınıydı. İrem, bu söylediği şey karşısında bir şey demedi. Sadece omuz silkmekle yetindi. Bu onun karakterine aksi bir tavırdı aslında.

Begüm gergin havadan rahatsız olmuştu.
"Ee İrem, Yazgı çok şakacıdır. Sen nasıl buldun okulu?" diye geçiştirmişti,geçiştirmeye çalıştı bu konuyu. Fakat Yazgı' nın ölümcül bakışları, ölecek kadar korkutmaya yetmişti onu. Bu bakışları karşısında insanın korkmamak gibi bir ihtimali yoktu sanki.

"Beğenmedim" diyerek kestirip attı.
İrem hiçbir şey olmamış gibi cevaplamıştı Begüm' ün sorusunu. Bu ise sadece Yazgı' nın hatsafada olan öfkesini arttırmaktan başka bir şey yapmadı.

"Ne o, senin takıldığın zengin zübbelerin gittiği okul kadar olamıyor mu?" diye dökülmüştü sözcükler Yazgı' nın ağzından.
Bunu alaycı bir tavır ile söylemişti. Ki zaten bu alaycı tavırları da   Yazgı' yı, Yazgı yapmıyor muydu?

Onun her seferinde alayla yukarı kıvrılan dudakları insana hem tehlikeli hem de güven veren bir his gibi geliyordu. Bu iki zıt kavramı da bir arada bulundurması onun ne kadar anormal olduğunu kanıtlıyordu adeta. Onun hem fiziki yapısı hem de düşünceleri onu diğer insanlardan farklı kılıyordu.

Ta ki karakter ikizini bulana kadar.

Onlar ne kadar da fiziksel olarak farklı olsalar da karakterleri, düşünceleri, davranışları ile tek yumurta ikizi gibiydiler. Bu kadar baskın karakterde bulunan insanların bir arada bulunması tehlikesi..

Onlar iki farklı dünyanın beden almış halleriydi. Yaşıyorlar, sadece yaşıyorlar. Başka bir gayeleri yoktu. Hayatta sadece ölmek için gelen insanlardan farksızdı.
Ne ironi ama (!)

Anormal ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin