"Dur, beni bekle!"4 gün önce gece 5 sularında gördüğüm en korkunç kabustan uyanmıştım. Ama şimdi ne gördüğümü hatırlamıyorum. Nerden bilebilirdim daha kötüsünü yaşayacağımı... Sessizce akan zamanı izlemiştim bir süre. Sonra sakinleşerek elimi yüzümü yıkamaya kalkmıştım. Attığım her adımda çıkan ses ürpertiyordu beni. Ben Park Jimin. İzleniyorum memur bey."
"Anlatmaya devam et lütfen"
" Ahhh. Lavaboya gittiğim zaman herşey normaldi. İçimde bir huzursuzluk vardı kabustan sonra. Ellerimi yıkamak için suyu açtım fakat akan şey kandan başka birşey değildi. Çok korktum. Öleceğim sandım." Hıçkırarak ağlamaya başladı minik oğlan. En büyük kaybedişini yaşadığı o günün sorumlusu tutuluyordu ve ona kimse inanmıyordu...
"Çıktım dışarıya. Ne kadar korksam da su deposuna bakmak istedim. Yavaş yavaş ilerliyordum çünkü gerçekten biri beni izliyordu memur bey. Ben başkasının kokusunu duyumsuyordum tenimde. O kabusu görürken sanki biri yanımdaymış, bana sarılıyormuş gibi... Oraya vardığımda hiç birşey normal değildi. Su deposunun kapağı açıktı, etrafta kan izleri vardı." Derin bir nefes çekti içine Jimin. "Ve birde o şey."
" Ne vardı orda! Buraya kadar anlattıktan sonra gerisini getirmiyorsunuz Bay Park, üzgünüm ama artık sabrım kalmadı! ORDA NE GÖRDÜNÜZ!!!!!"
Söyleyemezdi genç adam. Eğer tek bir kelime etseydi "o" nun hakkında, zarar gelirdi. Ölü sanılan sevdiğine. Jeon Jungkook'a...
"Sonra depoya baktım ve cesedi gördüm. Kokuyordu. Her tarafı kandı. Hemen ekipleri aradım sonrasında. Başka hiç bir şey bilmiyorum ben. Ben yapmadım. Zaten bu olaydan sonra izlemeyi de bıraktılar beni. B-bence cinayeti benim üstüme yıkmak istediler"
"Hastasınız Jimin Park. Doktorunuz kişilik bozukluğunuzun ileri seviye olduğunu söylüyor. Delirmişsiniz.2 yıl önce sevgiliniz hayatını kaybetmiş fakat siz cenazesinde gülümsüyor hatta kahkahalar atıyormuşsunuz. Size inanmak çok zor. Sanırım tutuklu yargılanacaksınız."
Korkuyla kasıldı çocuk. Sevgilisinin cenazesinde gülümsüyordu çünkü ölen biri yoktu ki. Yine de bunu duymasını istemedi kimsenin. Eğer bunu öğrenirse, Jeon ona cezalar verirdi.
"Ben yapmadım diyorum size!!!! Bakın kadın gittiğimde ölüydü zaten. Beni izleyenler öldürüp attılar eminim ona. Ben birşey yapmadım"
"Kadının ölüsü o depoda sadece 2 saatlikken bulunmuş Jimin Bey!!!! Kim evinizin bodrum katına o saatlerde girip birini öldürüp gidebilir? Hiç mi ses duymadınız? Gördüğünüz o şeyi soylememekte neden ısrarcısınız? KATİL SİZSİNİZ. BUNUN BAŞKA AÇIKLAMASI YOK!!!!"
Ağlaması şiddetlendi küçüğün. İnanmıyorlardı o yapmamıştı. Yapamazdı. Tamam belki biraz hastaydı ama... hayır. Olamazdı.
FLASH BACK...
Jimin yine kaybettiği sevgilisinin yanından dönüyordu, mezarlıktan. Yağmur hafif çiğseliyordu , hava sisliydi ve etrafta karanlıkla yarışır bir şekilde sessizdi. Jimin içinden ölülerin sessizliği diye geçirdi.
Adımlarını atarken düşünceler daldı yine. Sevgilisine daldı, jungkookuna."Jimin-ah kendini kasmana gerek yok, sen ne yaparsan yap mükemmelsin zaten, o yüzden şimdi sevgilim güzelce işlerine devam et"
"Beni öylece seyredip çekerken nasıl rahat olacağım kookie, ayrıca utandırma beni, çirkin oluyorum."Dışardan insanları korkutan bir gülüş bahşetti Jimin dışarıya. Sevgilisi bu denli yaşarken ve bunu hissederken ona nasıl öldü denilirdi. O mezarda boştu zaten. Evet evet boştu. Yoksa jimin'in böyle düşünmesini aptallık olurdu.
Hızlıca atarken adımlarını telefonu çaldı. Sinirli bir şekilde açtı telefonu çünkü arayan kişi ona "deli" damgası vuran doktoruydu. Ondan nefret ediyordu jimin, ölmesini istiyordu."İlaçlarını aldın mı Park jimin, kendine iyi bakman gerekiyor, güzelce uykularını al ve içkiyi bırak!"
"Ah, evet evet Kim Tae kesinlikle iyiyim, ancak siz beni arayana kadar"
"Üzgünüm Jimin ancak benden ne kadar nefret etsen de ben senin iyiliğin için varım bunu unutma."Birşey söylemeden kapattı telefonu Jimin. İlaçlarını daha yeni klozete boşaltmıştı, doktorunun verdiğini o ilaçları kullandığı zaman ölecek gibi hissediyordu. Nasıl bir doktordu bu böyle. Kesinlikle oda Jimine düşman kesilmiş, onu öldürmek isteyen biriydi.
Jimine göre bütün insanlık ondan nefret ediyordu, çünkü o herkeslerin sahip olamayacağı bir şeye sahipti, Jungkook'a...
Eve vardığı zaman güzelce üstünü değiştirdi, yemek hazırladı kendine. E besbelli sevgilisi için servis açmayı da unutmadı. Onun bu halini görenler ona acıyan gözlerle bakardı ancak jimin umursamazdı hatta sevindirdi. Çünkü kimse, onun dışında hiç kimse Jungkook' u göremiyordu ve ölümüne kıskandığı sevgilisinin kimseler tarafından görülmemesi onun için hoştu.
Bir zaman sonra kapı çaldı. Jimin gecenin ikisinde kim bu diyerek kapıyı açtığında karşısında Jungkook'un eski sevgilisi Yoon'u görmeyi beklemiyordu.
"Ne işin var senin burda?"
"Seni görmeye geldim Jimin, nasılsın diye bakmaya"Alttan alttan onunla alay eden bu kadının yüzünü görmek Jiminin midesi bulandırmıştı. Jimine göre hiçbir iyi niyeti yoktu ve kesinlikle jongkook'u ondan çalmaya çalışıyordu.
"Git buradan, asla ama asla beni kandırmaya kalkma Yoon, ben senin gerçek yüzünü biliyorum"
"Yapma jimin, kendine gel. Hem sen hâlâ mı ilaçlarını kullanmıyorsun? Yetti artık, 2 yıl oldu iyileşmen gerekiyor."Jimin kadının dedikleri ile çıldırmıştı, resmen onunla deli olduğunu söyleyerek dalga geçiyordu ve Jongkook'un aklını boyamak istiyordu. Kızı bir çırpıda kolundan tuttu ve evin içine sürükledi. Siniri çıkarmak için birşey ararken etrafta Yoon'un elinde ona doğru doğrultulmuş silahı gördü. Yaklaşma diyordu kız, ağlayarak kendini savunmaya çalışıyordu ancak kendini savunmak için getirdiği o silahın kendi ölümünün anahtarı olacağından habersizdi.
Jimin - herkesin onu öldürmeye çalıştığını düşünen jimin- kızın bu yaptığına kahkalar ile cevap verdi. Kıza yaklaştı ve elinden silahı almaya çalıştı ancak kız, jiminin ona birşey yapmasından korkarak silahı ateşlemeye hazır hâle getirdi. Öyle ya jimin de kendini savunmak yerine kızın üstüne doğru o piskopat gülüşü ile yürürken korkmamak elde değildi. O yüzden birbirleri ile boğuşma esnasında jimin tarafından silah ateşlendi ve oracıkta, o saniye dünyadan bir nefes eksili verdi ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
El Amour
Teen FictionBiz sustukça kalp anlatır, ve biz kör kesilsek de aşka yine kalp götürür seni ona... "Duymak istiyorsan sevgilim ilk önce dinle sol tarafımı ve yine de görmek istiyorsan aşkımı aç ve bak aşığı olduğum gözlerinle bana. Seni izlerken titreyen o gözler...