ANLAMSIZ

602 23 15
                                    

   Kafamı kaldırır kaldırmaz bana yalvarırcasına gözlerle bakan Topak ile karşı karşıya gelmek açıkçası sabahın köründe sinirimi bozmuştu. Elim komidinin üzerindeki telefona uzandığında elime değen yapış yapış sıvının şokuyla öğürerek yataktan fırladım. Üzerimden attığım Topak bana şaşkın gözlerle bakarken ben onu kapı dışarı etmekle mesguldüm. En sevmediğim şeydi.
    Beş yıl evvel bana hediye edilen golden cinsi sevimli köpeğe, aynı şekilde ona kocaman gözleriyle sevimli bakışlar atan küçük Dolunay'dan eser kalmamıştı sanırım. Artık Topak'la bile uğraşasım gelmiyor, yanıma geldiği an onu defediyordum. Sabahları zaten aşırı aksi bir insandım. Bir de yetmiyormuş gibi köpeğimin; eskimekten de öteye geçmiş bej , küçük komidinimin ve telefonumun üzerine temizliğe karşı savaş açmış olan bakterili tükürüğünü bırakması hiç hoş değildi. Odama baktım oldukça varlıklı olduğumuz için odamın içi tamamen yepyeni eşyalarla kaplıydı; komidinimin dışında. Atmaya kıyamazdım. Sanki bir parçam olmuşçasına yüzeyinde ufacık bir çizik oluşsa bile yapani pisman ederdim.
     Hafif dalgalı, koyu kahve saçlarımı kafamda iki saniye içinde dağınık ama mükemmel bir topuza dönüştürünce aynadaki görüntüme bakıp gülümsedim. Aşırı mutevazilikten nefret ederdim. Güzeldim ve bunu biliyordum. Kafamdaki düşünceleri dağıtıp kendimi aşağıdan gelen krep kokusuna kaptırdım. Uçarcasına merdivenleri üçer beşer inerken Esma Abla'yı gördüm. Yıllardır bizimle çalışırdı. Yanağına içten bir öpücük kondurup kendimi masanın başına attım. Tam görmemiş gibi krebe dalarken annemin sesi içimdeki tüm huzuru, isteği kovalayıp kaçırmıştı. "Yıllardır bir öğretemedim. Git üstüne başına çeki düzen ver adam gibi masaya otur ye." Üstüme baktım; bence altımdaki tayt,bana otuz beden büyük gelen, rahat görünüşüyle insana goz kırpan tisortum ve koca panduflar. Bana göre mükemmel ötesi. Anneme göre paspal ve banal. Onlardan ne kadar farkli olduğumu düşündüm. Bir kac yıldır varlıklı olmaktan utanmaya başlamıştım.  Anneme iç dondurucu bir bakış atıp yanından ok gibi fırlayıp geçtim. Bunu beklemediğini farketmistim. Merdiveni çıkıp kendimi odaya attim. Dolabı açıp içindeki kıyafetlere boş boş bakıp elimi dolaba soktum ve ilk gelen şeyleri giymeye karar verdim. Aynı hızla aşağı inip kendimi kapıdan dışarı attim. Annemi sinir etmeye bayılırdım. Arabayı almayıp yürüyerek yola çıktım.
    Yalnız biri değildim. Eglenceliydim, hayatımda aşka yer de vardı ama bana uğramayı tercih etmezdi o ayrı mesele. Kulağımda müziğim bunlari düşünürken arkamdan yaklaşan biri olduğunu hissettim. Arkamı dönmemle carpışmamız bir oldu. Icimden kahkahalar atıyor, tüm kızların hayali olan bu sahneyi göbekli bir amcayla yaşadığım için kaderime lanetler yağdırıyordum. Amca bana pek takılmadan yanımdan gelip geçti. Telefonumun titremesiyle amcayı ve gobegiyle bedenimde yarattığı sarsıntıyı düşünmeyi bırakıp çalan telefona baktim. Gözlerimi devirmenin de ötesinde bir hareket yapıp kendimi bile şaşırtırken suratıma bir gülümseme yerleştirdim. "Vaaay kaçak arar mıydın sen?" Kendime susmam için uyarılarda bulunuyor; yoksa bu işin sonunun bulusmayla biteceğini hazmetmeye çalışıyordum. "Cok özledik be Dolunay. Aramaz oldun iyice. Yarın bulussak mi diyorum" Al ışte. Bravo Dolunay bravo böyle devam et kızım. Gerizekalı! "Ah tabi Arda neden olmasın. Şu an biraz meşgulüm. Seni sonra ararim."
Bunu söyler söylemez duraksadım. Çok mu mesguldüm ? Kimi kandırıyorum ki ben? Sabahtan akşama kahvede okey oynayıp çay içen  gobekli adamlara dönmüştüm. Bir an hayatımdan da kendimden de nefret ettim. Üniversiteye gitmeyeli ne kadar olduğunu sayamiyordum bile. Artık ciddi bir degişimin zamanı geldi diye düşünürken beni uzaktan izleyen yaşlı kadının ve hayatımın o andan itibaren duzelmemek üzere nasıl değiştiğini  farkında bile değildim.

KISKAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin