"bıyıkları donasıca!"

64 11 48
                                    

soğuk bir pazartesi sabahı, okul kapısının önünde vahşi bir rus görüldü. okuldaki insanlara şöyle bir göz gezdirip kapıya baktı. "ah canım kapı, boyanı sökmüşler." dedi ve içeri ilk adımını attı. sırasına biraz yaklaştı ve riley'e her zaman yaptığı gibi bir selam verdi.

- hey!

- hey.

- hey!

- hey.

- hey!

- ney?

-günaydın.

her sabahki gibi bu sabah da saat yedi buçukta riley ve fyodor böyle selamlaşmışlardı. bir şekilde en yakın arkadaşlar olmuş bu ikili bir süreden sonra o kadar alışmıştı ki bu selamlaşma şekline, her sabah aynı sırayla oluyordu. fyodor üç kere hey, riley iki kere hey diyordu ve riley "ney?" diye sorduğunda fyodor "günaydın." cevabını verip sırada riley'nin yanına geçiyordu. bu bozulmaz döngülerden bir sürü vardı, mesela bir tanesi de birazdan yaşanacak olan kel, kısa boylu, orta yaşlı ve palabıyıklı müdürlerinin aidat istemesiydi. isterseniz dışarıda fırtına kopsun, millet uçsun, yine de isterdi.

Hayvanat bahçesindeki yaratıkları andıran öğrenciler, anırarak gülüyor ya da bağırıyordu. Çok sık görebileceğiniz bir manzaradır bu: anıran öğrenciler, onları susturmak için bağıran öğrenciler ve ortaya çıkan gürültüden rahatsız olmuş beden hocasının düdüğü... ve son olarak müdürün disiplin tehditleri ile son bulan konuşma. Bu da bir döngü örneğidir bu arada. 

Aidat isteği, sınav duyuruları ve günlük azarlanmalardan sonra sınıflara çıkan öğrenciler, her zamanki gibi konuşmaya devam ediyordu. İçlerinden bir aziz "Anırmayın!" diye bağırana kadar.

müdür boğazını temizledi, kelini kaşıdı ve "teşekkürler." dedi. okulun önünde bir ileri bir geri giderek "şimdi, aramızda bazı kendini bilmezler var. onlar kendilerini biliyorlar." dedi. riley bunun üstüne "pfft-" diye gülecekken fyo ona cimcik attı ve riley bakıp "ah!" diye ona döndü, kaşlarını çattı. sıranın en arkasındaki hao, en öndeki riley ve fyo'nun bu hareketlerine bakıp bakıp sabır dilenirken yura yan sıradan onlarla sohbet etmeye çalışıyordu. fyo mal mal (fried'a kalırsa aşık aşık) yura'ya ne tam göz ona bakarak ne de bakmayarak dikizleme çalışmaları içerisindeydi. müdür sesini yükseltip bozuk mikrofona "oğlum yeter be!" diye bağırdığında herkes yine hizaya geçti ve müdür lafına devam etti: "evet, lavaboya ayaklarını koyup ayakkabılarını bağlayanlar varmış."

bir kez daha yakalanan (ki sheng'in ispiyonladığına çok emindiler) "hay!" diye aynı anda mırıldanan fried ve riley birbirlerine baktılar. fried baktı, riley baktı, döndü müdür de onlara baktı ve fried "riley çok kısasın be." dedi. riley "gel göstereyim sana dünya kaç bucak." dedi ve sırtındaki çantayı çıkartıp fyo'nun ellerine bıraktığı anda fyo çantayı yere attı ve sıranın arkasına geçti. müdür onlara "kızım, oğlum! bari şimdi yapmayın ya." diyerek dikkatlerini çekince bir anlığına sessizlik oldu.

- çıkın.

- ama hocam...

- çıkın dedim sizinle idarede görüşeceğiz.

riley çantasını yerden alıp silkeledi ve yeni alınmışken halı saha maçı atıldığı belli converselerinin burnunu yere sürte sürte hemen arkasından fried ile idare için yukarı kata çıkarken en azından önlerindeki dört ders için son bir kez gördüğü müdürün arkasından söylendi:

-bıyıkları donasıca!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sen kendinden vazgeçmiş olabilirsin, - shitpost.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin