I | Umrunda Olmazsın Yabancıların

36 5 6
                                    


Bana Yalan Söyle
I

'Umrunda Olmazsın Yabancıların'

Lana Del Rey - Blue Jeans
Yüzyüzeyken Konuşuruz - 2013

🕯️

Bazı şeyler bazı insanların umrunda olmak zorunda değildi. Hele de o insanlar hiç tanımadığınız yabancılarsa.

🕯️

Derler ki; gece bütün hüzünlerin üstünü örter.
Galiba haklılar. Karanlık çökünce bütün herkes kendi kabuğuna çekiliyor. Herkes hüzünlenip, gün içinde olduğundan çok daha farklı oluyor. Sebebi ne mi? İnanın onu ben de bilmiyorum. Bildiğim tek şey kendimle alakalı olan hüzünler. Haketmediğim bir hediyeydi hüzün. Anne ve babamın bana bıraktığı ve ruhumda iz bırakan kötü bir armağandı.

Bir elimde sırt çantam, diğer elimde bir miktar para vardı. Kartpostallarımla kaldırımda biriken su birikintilerine basarak yürüyordum. Hava soğuktu ve Kasım ayının başlarındaydık. Üstümde koyu yeşil bir hırka ve altımda siyah dar bir kot pantolon vardı. Saçlarım omuzlarıma dökülmüştü. Hoş, toplamak için zerre çaba göstermemiştim. İstanbul'un tanıdık sokaklarına veda edip alışığı olmadığım caddelere adım atmıştım bu sabah. Saat şu an akşam 19.03'ü gösteriyordu. İnsanlar evlerine gitmek için koşuştururken ben hiç acele etmeden coşkun denizi izleyerek yürüyordum.

Ah, insanlar ne kadar aptallar! Şu güzelliğin farkında bile değiller. Kız kulesinin görkemli ışıkları denizin yüzeyine yansırken, havada dolaşıp duran birkaç martı da gözden kayboldu. Nasıl bir semtsin sen Üsküdar? Yokuşlarında yoruldum.

Kız kulesinin sahile en yakın noktasında duran kahveciye baktım uzun uzun. Sonra basamakları inip aşağıda duran masalardan birine oturdum. Çok hatta çok daha çok soğuktu hava. Üstümdeki hırka beni soğuktan korumaya yetmezken kollarımı göğsümde birleştirdim ve kız kulesini seyrettim uzun uzun.

Hadi ama. Kimsenin beş dakikası bile yok mu şu manzarayı seyretmek için?
Her neyse. Zaten güzel olan her şey tek kişilik olandır öyle değil mi? İkinci bir kişi her şeyi mahvederdi. En azından benim tezim bu yöndeydi. Bugüne kadar yalnız kalmış olmak yalnız bir insana sadece bunu düşündürüyordu.

Kaç sene? Altı, yedi, sekiz..? Tam on sene. On senelik yalnızlık, bir kız çocuğuna yalnızca tozlu ve kirli bir geçmiş bırakabilirdi. Öyle değil mi?

"Hoş geldiniz! Ne alırdınız efendim?"
Duyduğum sesle beraber elindeki adisyonla beraber bakan genç adama yükseldi bakışlarım. Sanırım kahvecide çalışıyordu bu genç çocuk.

"Teşekkür ederim. Bir şey almayacağım" dedim ayağa kalkarken. Gitmem gerekiyordu. Vaktim yoktu. Çantamı tekrar elime alıp basamakları çıkarken cebimdeki kağıdı çıkarıp üstündeki adresi okudum sesli bir şekilde. Telefonumu çıkarıp adrese olan uzaklığıma baktım.

Bu civarda olmalıydı gideceğim yer. Yoldan geçen birini durdurup adresi sorduğumda önce yüzüme doğru kısa bir bakış attı. Daha sonra yan tarafımızda duran dar sokağı işaret etti çenesiyle.
"Bu sokaktan geçince büyük bir caddeye çıkacaksın. Orada birini bulup sor. Adresteki yer o caddede."

Bana Yalan SöyleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin