Dünya'nın ne kadar anlamsız bir yer olduğunu söylüyorsunuz. Dünyada adaletin olmadığı doğru. Ama çoğu şeyde olayları büyütmek, sizce de sağlıklı ve mutlu bir yaşamınız varsa zaman kaybı değil mi? Hayatta insanın her istediği olmayabiliyor. Hayatınızın tadını çıkarmayı bilmelisiniz.
"Martı! Aşağı in canım, çıkıyoruz." annemin sesini duydum. Etrafa tutunarak ayağa kalktım. Yatağımın hemen yanında duran değneğimi elime aldım.
"Tekrar başlıyoruz." diye düşündüm. Annem beni küçüklüğümden beri aynı okula gönderiyordu. Ama bu okuldan hiç sıkılmamıştım. Okula gitmeyi seviyordum. İnsanların yüzlerini göremesem bile seslerini duyuyordum. Yüzlerce ses arasından en özeli onun sesiydi. Yıllarca platonik bir aşk yaşamıştım. Yüzünü göremesem bile sesini ilk duyduğum andan beri ondan etkilenmiştim. Yüzünü görebilmek için herşeyimi verirdim. Gözlüğümü taktım. Değneğimle birlikte merdivenlerden aşağı indim. Annemin elini kolumda hissettim. Yürümeme yardım ediyordu. Evden çıkınca beni arabaya bindirdi. Okul ile ev arasındaki mesafe az olsa bile annemin içi rahat etmezdi. Özellikle bu durumdayken. Okulumda farklı olduğum için beni yargılayan pek yoktu. O yüzden seviyordum bu okulu. Arabanın durduğunu farkedince:
"Geldik mi?" diye sordum.
"Evet canım." diye yanıtladı. Katladığım değneği açtım. Annem kapıyı açınca dışarı çıktım. Hiç görememiş olsam bile okulun kapısında kocaman bir güneş sembolünün olduğunu biliyordum. Güneş bir nevi bizim okulumuzun simgesiydi.
"Birşeye ihtiyacın olursa, ne yapacağını biliyorsun."
"Evet. Seni seviyorum anne."
"Bende seni canım, görüşürüz." dedi annem. Uzaklaştığını hissedince kapıdan içeri girdim.
"Güneş Koleji'ne hoşgeldiniz!" Bu oydu. En yakın arkadaşım Defne'idi.
"Martı!" diye sevinçle bağırdı ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
"Seni çok özledim." dedi fısıldayarak.
"Bende." dedim. Birbirimizden ayrılınca her zaman sorduğu soruyu sordu:
"İyi misin?"
"Kör olabilirim ama hayattayım. Tabikide iyiyim."
Defne biraz telaşlı ve korumacı bir kişiliğe sahipti. Ama temiz kalpli çok sevecen bir kızdı. Annem gibi bana hayata devam etmemde yardımcı olmuştu.
"Ders programına bakabildin mi?" diye sordum.
"Evet aynı sınıftayız. 10-B." Sesi yarıda kesilince bir tuhaflık olduğunu anlamıştım.
"Kayra... O da bizim sınıfımızda." dedi.
Heyecanlanmalımıydım yoksa üzülmelimiydim bilemedim. Onun sesini sadece uzaktan duymuştum. Genellikle şiir okurdu. Şiiri okurken öyle bir tutkuyla okurdu ki, resmen kalbime dokunurdu. Onun beni yargılayacağından korkuyordum. Hayatımda hiç böyle birşey için korkmamıştım. Benden daha güzel, daha mükemmel kızları mı hak ediyordu? Her zaman çekinik davranmıştım. Belki de bir şans vardır diye hiç düşünmemiştim.
"Sınıfa geçelim bence." dedi Defne.
"Bencede." Defne kollarımı tutup bana yardım ediyordu. Koridorda az mesafe gittikten sonra sonra sınıfa varmıştık. Defne kollarımı bıraktığında:
"İçeri gir." dedi. İçeri girdiğimde sınıfın koridordan daha gürültülü olduğunu anladım. Değişik parfüm kokuları birleşmiş, papatya bahçesi gibi kokuyordu. Herkes aynı ağızdan konuşuyordu. Sesleri ayırt edebiliyordum. Kayra sınıfta değildi. Normalde de çok konuşkan değildir. Ama nadiren konuştuğunda bile çok etkileyici konuşurdu. Gereksiz konuşmayı sevmezdi. Çoğu kız ona çıkma teklifi etmişti ama o kabul etmemişti. İşte bu yüzden yargılanmaktan korkuyordum. Onun kafasındaki kız tipi nasıldı bilmiyordum. Yanlışlıkla gereksiz birşey söylediğim anda şansım yok olurdu.
"Martı." diye dürtükledi beni Defne.
"Efendim?"
"Yine daldın sanırım. İyisin dimi?"
"Evet . Kayra sınıfta mı?" fısıldadım.
"Evet, en arka sırada, telefonuyla uğraşıyor."
Şaşırmıştım. Sesi gerçekten hiç çıkmıyordu. Acaba canı mı sıkkındı? Neden bunları düşünüyordum? Keşke özgüvenim olsaydı. Derse girme zili çalınca oturmak için Defne'ye tutundum. Soğuk sıraya oturunca irkildim. Değneğimi sıramın yanına koydum. Sınıfa birisi girmişti. Defne beni dürtükledi:
"Hoca geldi." diye fısıldadı. Ayağa kalktım.
"Günaydın gençler." dedi Hoca.
"Sağolun hocam." diye karşılık verdi sınıf. Yerime oturdum. Hocanın sesi tanıdık gelmiyordu. Sanırım yeniydi.
"Martı Yenihayat?"
"Benim." diyerek cevapladım.
"Kabartmalı kitapların ve defterin." diyerek kitapları ve defteri sırama koydu. Görme engelli olduğum için mors alfabesi ile okuyup yazıyordum.
"Yeni tarih hocanız benim. Adım Berna. Bugünkü derste bana kendinizden bahsetmenizi istiyorum. Martı biraz kendinden bahseder misin?"
Bu soruyu sorduğunda biraz telaşlanmıştım. Herkes görme engelli olduğumu biliyordu ve bu farklılığın yüzüme vurulmasını istemiyordum. Sıraya tutunarak ayağa kalktım.
"Adım Martı. Doğduğumdan beri görme engelliyim. Genellikle sessizim. Özgürlüğüme düşkün biriyim."
"Peki Martı. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Bende." diyerek yerime oturdum. Defne'den devam ederek tüm sınıfla tanıştı. Konuşma sırası Kayra'ya gelince söze başladı:
"Ben Kayra. Genellikle şiir okumayı, ders çalışmayı falan filan severim. Gereksiz konuşmalara katlanamam."
Bildiklerimden farklı birşey söylememişti. Acaba bilmediğim başka hangi özellikleri vardı? Gerçekten onunla o kadar çok konuşmak istiyordum ki...
"Martı, tenefüste kantine gideceğim. Yiyecek ister misin?" Dedi Defne.
"Hayır teşekkür ederim." diye cevapladım.
"Fazla yerinden hareket etme. Tost alıp hemen geleceğim."
"Taman merak etme Defne. Ben iyiyim." dedim.
Tenefüse girdiğimizde sınıfta yalnız kalmıştım sanırım. Koridora kendi başıma çıkmayı denedim. Biraz zorlu olsa da dolapların oraya ulaşmayı başardım. Kitaplarımı elimde gezdirdim. Biyoloji yazan kitabı bulmaya çalışıyordum. Bir anda bir ses işittim.
"Yardım edebilir miyim?" Bu Kayra'nın sesiydi. Kalp atışım hızlanmaya başlamıştı. Elimdeki kitapları aldı. Bir süre sonra sonra elime bir kitap verdi.
"Bu biyoloji kitabın."
"Teşekkür ederim." sonunda konuşabilmiştim.
"Önemli değil."
Kalbim her geçen saniye daha hızlı atıyordu. Bana yardım etmişti. Beni yargılamamıştı. Gerçekten beni sevebilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Martı'nın Sesi
Romance"Gerçekten şu küçüçük yaşamınızda bile herşeyi dert mi edeceksiniz? Hayatınızın keyfini çıkarmak varken neden üzülüyorsunuz? İçinizdeki mutluluk hiçbir zaman tükenmesin. Her sabah uyandığınızda umutla başlayın sabaha. Bazen küçücük şeylerde bile bir...