Not:Bu bölüm bana ait. Çeviri değildir.
AngstKarşında oturuyordu, siyah ve boş gözleri sana bakıyordu. Anlamamıştın, ne diyordu bu gözler? Ne diye yakarıyordu sana? Kokonoi sana bakan adamın karnını sarmayı bitirip odadan çıktı. Yalnız kalmıştınız. Karşında ki adam canını feda edeceğin tek kişiydi. Öyle de olmak zorundaydı. Manjirou Sano'ydu o. Bonten'in lideri, bir yandan da kalbinin sahibi. Seni zehirliyordu. Yavaş ve etkili bir şekilde. Karşı koymadın bir yerden sonra, akışına bıraktın. Ağzı hareket etti. Kısık sesiyle "Yanıma gel." dedi. Ayağa kalktın önünde diz çöktün. Kafanı kaldırdı. Seni tembelce öptükten sonra sarıldı. Hep böyleydi. Aranızda bir iletişim yoktu. O ölüydü, sadece nefes alıyordu. Ama bir insan böyle yaşıyor sayılır mıydı ki? Ellerini tuttun, evine götürecektin, temizleyip karnını doyuracaktın. En son ona "İyi geceler" diyerek öpecektin. Öyle de oldu. Kapının dışından izleyen Sanzu sana nefretini göstermekten çekinmedi. O da senin yerinde olmak istedi, senin yorularak yaptığın faaliyetleri her şeyini vererek yapmak istedi. Sanzu'da, Mikey'ye olan aşkının ilk zamanlarını görüyordun her seferinde. Ama şu an yorgundun, Mikey zamanla seni de soldurmuştu. Risk aldın, bunu bilerek aşık oldun ona, şikayet etme hakkını görmedin kendinde. Sabah birer yabancı olacaktınız . İlişkinizi sadece Sanzu biliyordu. O da sinirinden kimseye söylemiyordu. Yanındaki adama sıkıca sarılıp uyudun. Uyandığında yanın boştu. Tekrar içini aynı huzursuzluk kaplarken odanın kapısı açıldı. Gitmemişti, senin bırakmanı bekliyordu. Obsidyen gözlerine baktın bir süre, sonra kahvaltıyı hazırladın.
Şirketten ayrıldın ve Mikey'i aramaya başladın. Hiçbir yerde yoktu, gören olmamıştı. Umutlanarak Sanzu'ya sordun. Yeri söyledi, içindeki huzursuzluk arttı. Binaya yaklaştığında topluluk dikkatini çekti.
-Atlayacak!
-Polisi arayın!
Beynin durdu, kabul etmeyi reddettin. Sanzu ile var gücünle kalabalığı geçmeye çalışırken göklerden düşen Tanrı'nı gördün. Son anında göz göze geldiniz. Vücudun onu ilk kez gördüğün zamanki gibi titredi. Bir kaç adım önünde duran beden kanla boyanmıştı. Ona her renk yakışırdı ama kırmızı, onu bir Tanrı gibi gösterirdi. O senindi. Senin Tanrın. Cennetin, cehennemin. Sahip olacağın ve olduğun her şey onun sayesindeydi. Ölmüştü. Sanzu sinir krizi ile seni sarsarken ağlamaya başladın. Sonrasını hatırlamıyordun.Kakucho seni tutarak Mikey'in yanına götürüyordu. Bakışların solmuş bedeni görünce Kakucho'ya yaslandın. Gözyaşları içinde ona yaklaştın. Alnından öptün, saçlarını okşadın, ellerini tutup onu ısıtmak istedin.
Son kez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐨𝐤𝐲𝐨 𝐑𝐞𝐯𝐞𝐧𝐠𝐞𝐫𝐬 𝐎𝐧𝐞-𝐬𝐡𝐨𝐭𝐬
Fanfic~Tokyo revengers headcannons, one-shots ve shiplerle alakalı one-shotlar ~İçinde smut olabilir, trigger warningleri elimden geldiğince koymaya çalışacağım ama sizi tetikleyen şeylere tw koymamışsam uyarın lütfen. ~Çeviriler dışında kendi headcannons...