IV

195 38 34
                                    

"Yabancı El, ha?" Sırıtıp, elimdeki pilot kalemi duvara fırlattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yabancı El, ha?" Sırıtıp, elimdeki pilot kalemi duvara fırlattım. Duvarda beliren kırmızı mürekkep izleri, kan edâsıyla gülümsüyordu bana.

"Hoş oldu."

Oturduğum koltuktan kalkıp kapıya yöneldim. Çıkmadan önce, askılıkta bıraktığım paltomu aldım ve duvardaki şahesere son kez bakıp odadan ayrıldım. Akşam olmuştu. Bütün gün Emma-san ile hastaneyi gezmiştik. Artık her yeri adım gibi biliyordum. Tabii C bölümü hariç. Manjiro, oraya saat 20.00'ı geçmeden gitmememiz gerektiğini söylemişti. O yüzden şimdi gidecektik.

Derin bir nefes alıp, D bölümündeki ofisimden çıktım. Hastanenin krokisini ezberlemiştim artık. A bölümü ilk başta gelen, onun sağında kalan bölüm E, solunda kalan D, tam arkalarında olan ise B bölümüydü. C ise D bölümünün arka çaprazından 1 kilometre kadar ilerideydi.

C bölümü hariç bütün binalar 4 katlı, hatta A bölümü 7 katlıydı. C bölümü ise zemin kat ve bodrum kat ile birlikte sadece 1 katlıydı diyebiliriz.

Aşağıya inmemle gelen titreme hissi elimdeki paltoyu hala giymediğimi fark ettirmişti. Sabahları çok sıcak akşamları çok soğuk oluyordu, cidden kafayı yemelik hava durumu.

Hızlıca kollarımı geçirip, arabasıyla beni bekleyen Emma-san'ın oraya doğru koşmaya başladım. "İyi akşamlar."

"İyi akşamlar, geç hadi." diyip kapıyı gösterdi.

Hızlıca kapıyı açıp ön koltuğa oturdum. Emma-san da sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. "Korkuyor musun?"

"Eh."

Üzerimde hissettiğim gözler ile Emma-san'a döndüm. "Korkmalı mıyım?"

Elini vitese götürüp arabayı çalıştırdı. "C bölümünü şu ana kadar 7 kişiye tanıttım."

"Seninle birlikte 8 olacak." Dedi.

Yüzüme sahte bir şaşkınlık düştü. "İyimiş."

Emma-san ufak bir kahkaha attı ve gözlerini yoldan ayırarak bana döndü.

"Seni saymazsak, 7 kişi içerisinden sadece biri yaşıyor."

Sıçtın, gerizekâlı gibi her verilen işi alırsan bu olur Kazutora.

"Tesadüf mü?" dedim sakince.

"Hayır, hepsi ondan kurtulamadığını söyleyip intihar etti."

Dudaklarımı kemirmeye başladım. "Manjiro nasıl onunla başa çıkabiliyor?"

Omuz silkip arabayı köşeye çekti. Gelmiştik. "Hadi inelim."

Sorumu cevapsız bırakması biraz garip hissettirse de, belki özeldir diye düşünüp umursamadım.

Arabadan inip kapıyı kapattım. "Sakin ol, kapının bir suçu yok."

Fark etmeden fazla sert çarptım sanırım.

"Çok pardon!" deyip eğildim. "Sorun değil, hadi gel."

Havanın karanlık olmasıyla etraf aşırı korkutucu gözüküyordu. "Fener getirdin mi?"

İçerideki ışıkların da yanmadığını hatırlamıştım. "Neden ki?" diye sordu. "Ee, içeride ışık yok."

Sarışın bana dönüp sordu. "İçeride ışık olmadığını nerden biliyorsun ki sen?"

O an pot kırmış gibi hissedip toparlamaya çalıştım. "Sadece tahmindi."

Emma-san bir of çekip elini çantasına attı. içeriden çıkarttığı kumanda ile şaşırmıştım. "Bununla hallederiz."

Ardından kapıya doğru yürüdük. İçeriye girmemizle kumandadaki kırmıza tuşa bastı.

Bir anda bütün ışıkların açılması beni rahatlatmıştı.

Karanlıktan mı korkuyorum?

Düşüncelerimi silkeleyip sarışının arkasından yürüdüm. "Burası ilk kat, fazla bir şey yok." Merdivenlere doğru yöneldiğini görünce heyecanla peşinden koştum. Tam aşağıya inecek iken eliyle durdurdu beni. "Aşağıya inince sakın kırmızı çizgiyi geçme."

Ciddi bir şekilde söylemesi tedirgin etmişti beni.

"Tamamdır."

Ardından aşağıya inmeye başladık. Merdivenlerin sonu geldiğinde, ona tekrar merhaba dedim.

Her yer karanlıktı, fakat piyanonun yerini adım gibi hatırlıyordum.

Ardından kumandadaki mavi tuşa basıp, bu katı da aydınlattı.

İçerisini ilk gördüğümde karanlık olduğundan çok bir şey fark edememiştim ama şimdi bakınca tüylerimi diken diken ediyordu.

Piyanonun arkasında başlayıp yanımıza kadar uzanan kırmızı bir şerit vardı alanda.

Piyano da şeridin içindeydi

Merakla yanımdakine döndüm. "Onlar ne?"

Buruk bir gülümseme ile merdivenin son basamağına çömeldi. "Hastanın vücuduna yerleştirdiğimiz çip, o şeritleri geçememesini sağlıyor. Eğer geçmeye çalışırsa vücuduna büyük miktarda elektrik gönderiyor şeritler."

Kuduz köpek tutuyorsunuz sanki, insan o.

"Peki biz geçersek?" dedim merakla, önceden piyanonun yanına gitmiştim çünkü. Ve hiçbir şey olmamıştı.

"Sana saldırır." dedi dalgınca.

Bana neden saldırmadı o zaman?

Piyano çalışımdan iğrenip yaklaşmak istemedi mi acaba?

"Anladım." diyip kırmızı şeritlere odaklandım. Hayatım boyunca şunların arasına hapsedilsem aşırı kötü olurdu.

Emma-san doğrulup elini omzuma attı. Ardından bütün ciddiyetini toplayıp bana döndü. "Neyse, sadece bir şey göstermek için getirdim seni buraya."

Bir anda başlayan yağmur dikkatimi dağıtmıştı

"Bak..." Eliyle gösterdiği yere döndüm.

"Sağ köşede duran piyanoyu görüyorsun değil mi?" Kafamı salladım.

"Evet, görüyorum."

Omzumdaki elini sıkıp kulağıma yaklaştı.

Yağmur hızlandı.

"Ona asla dokunma, Kazutora."

Ve prens uyandı.

~•~

piano | bajitoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin