1942, Kasım, Brooklyn, NYCSinemayı geçip arka sokağa girmeden önce gözüme kestirdiğim metal bir boru parçasını elime aldım. Sokağa girdiğimde iri kıyım bir adamın elindeki çöp kapağını kendisine kalkan yapmış olan Steve'i yumrukladığını gördüm hızla yanlarına giderek elimdeki boruyu önce adamın karnına sonra suratına geçirdim.
Sendeleyerek geriye düşen adam kalkarak bana baktı. Kaşlarını çatmış bu kez bana saldıracaktı ki boruyu suratına geçirip onu tekrar yere devirdim. Oturduğu yerden bana baktı, onun yarısı kadar bir kadının canını böyle yakması afallamasına sebep olmuş olmalıydı.
Ayağa kalkmaya çalışırken rahat adımlarla sokağa giren James yakasını kavrayıp onu kaldırmış ve iterek poposuna tekme atmış onun tekrar yere düşmesine sebep olmuştu
"Dişine göre birini bulsana"
O adamı sokaktan çıkarırken yere düşmüş olan Steve'e ilerledim. Ayağa kalkmış kan damlayan burnunu elinin tersiyle silmişti. Elimdeki boru parçasını rastgele bir yere atarken çantamdan bir mendil çıkardım
"İyi misin? "
Çenesini tutarak yüzünü kendime çevirdim, dudağında ve burnunda kan vardı ve yanağı kızarmıştı büyük ihtimalle moraracaktı da. Gülümsedi sanki az önce dayak yiyen kendisi değilmiş gibi bir hali vardı.
"Ah tam köşeye sıkıştırmıştım"
Ona göz devirirken çıkardığım mendili dudağının kenarına bastırmış "Bir daha ki sefere bu kadar sert olma şampiyon" demiştim
Ruhunun aksine zayıf bir bedeni vardı. Kısa boyu ve düşük kilosu yüzünden aldığı en küçük beden giysiler bile üstünde bol kalıyordu. Tansiyondan astıma kadar çok fazla kronik hastalığı vardı ama dünya böyle bir zamandayken evde oturmak istemiyor orduya yazılmak için elinden geleni yapıyordu ve buna illegal yollar da dahildi
James yerdeki buruşmuş kağıdı alıp gülerek yanımıza gelirken
"Bazen yumruk yemekten zevk aldığını düşünüyorum" dedi sonra da kağıda baktı"Bu kaçıncı oldu? "
Anlaşılan yine askere gitmek için başvurmuş ama bariz şekilde reddedilmişti. James elindeki kağıda göz atarak ona döndü. Alaylı bir ifade takınsa da durumun ciddiyetinin farkındaydı
"Demek şimdi de Paramuslu oldun? "
Kağıdı elinde sallarken "Gerçekten Jersey mi?" demişti. Kaşlarımı çatarak Steve'e baktım. Çenesini bırakırken sert ifademi takınmıştım. Beni dinlemeyeceğini bile bile onu yine uyarıyordum
"Askeri formda yalan beyanda bulunmak suç Rogers. Yakalanırsan savaşa gitmeyi bırak eyaletten çıkamazsın"
Yaptığı sanki normalmiş gibi rahat bir tavırla omuz silkti "Denemem gerekiyordu" dediğinde bıkkınlıkla kafamı iki yana salladım
"Biliyorsun seni tutuklatmak benim görevlerimden sayılıyor"
Bu dediğimi duymazdan gelerek bakışlarını askeri üniformasının içindeki James'e çevirdi. Ne diye uğraşıyorsam...
Steve James'in üniformasını süzerken "Görev yerin belli mi?" demiş James gururlu bir tavırla göğsünü kabartmıştı
"107. birlikten Çavuş James Barnes. Yarın sabah erkenden gemiyle İngiltere'ye gidiyorum"
Steve sesine yansıyan kırıklıkla "Bende gitmeliydim" dediğinde James dostane bir şekilde elini omzuna atmıştı
"Hadi ama dostum bu benim son gecem "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT İF: KAPTAN BARNES [DÜZENLEMEDE]
RandomYa kış askerinin bir ikizi olsaydı? Ya o gün Steve Rogers ile seruma gönüllü olan bir kişi daha olsaydı? ... Kurgu şahsıma aittir.