Bölüm 2 (Hatşepsut)

2.6K 204 48
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Çok fazla araştırmam sonucunda buldum. Hikayedeki bazı karakter kurgu olsa da yaşananların bir kısmı gerçekten alıntıdır... 

Keyifli okumlar. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Zamanın kumları akıp giderken Piramitlerin üstünden, AmonRa 'nın büyük oğlun için nişan vakti gelmişti. Mısır'ın en gözde ve en güzel kadınlarından biri ile nişanlanacaktı. Bu sayede kadının gösterişli ve zengin ailesinin de onayını alacaktı bunu tabi ki de Tutankamon'un annesi sağlamıştı. Hatşepsut, oğlunu kral olmaya hazırlıyordu. AmonRa her ne kadar Amenhotep'i istediğini söylese de o planladığı yolundan şaşmıyordu.

Mısır'ın öğlen vakitlerinde düzenlenen tören günün en sıcak vaktinde yapılıyordu. Çünkü güneş tanrısının onların nişanlarını kutsaması isteniyordu. Çöl belki de 50 dereceyi aşmış sıcaklığında durmak her ne kadar zor olsa da onlar Firavun çocuklarıydı.

Nefertiti en zengin ve gözde aileden geliyordu. Hatşepsus oğluna layık gördüğü kızı test etmiş ve Kraliçe olmaya layık olduğunu anlamıştı. 9 dil biliyordu ve çok ama çok güzel bir kadındı. Nişan olunca yapılacaklar arasında hemen bir dikilitaş inşa ettirecek ve AmonRa dan sonra gelecek olan kralın adını ve kendi adını bu dikilitaşa kazıtacaktı. Bundan kralın haberi olup olmayacağı ise bir muammaydı. Ölüler Şehrinin taş ocağını çalıştırma yetkisini sadece Firavun ve onun soyundan gelen kişiler verirdi. Dikilitaşlar tek bir sütun halinde çıkartılır ve Nil'in suları ile Yaşayanlar şehrine getirilirdi. Bu olurken Kral'ın haberinin olmaması imkansızdı.

Amenhotep ve Tutankaomun kuzenleri, teyzeleri hatta uzaktan akrabaları da bu törene eşlik etmek için saraya gelmişlerdi. Sarayın büyük taş avlusuna çıktıklarında, Tutankamon rahatsızca yerinen kımıldandı. Annesine göz ucuyla baktı bunca zamandır onun sözünden çıkmamıştı ama bunu yapması gerçekten şart mıydı? Sadece ilerde duran başı dik kadın oğluna bakma tenezzülü bile duymadı tek bir amaç ve tek bir niyeti vardı. Onu da ne olursa olsun yoluna ne çıkarsa çıksın yapacaktı.

Amenhotep, babasının sağ tarafında duruyordu. Tutankamon ise sol taraftaydı. Gelinin gelmesi bekleniyordu. Bunun için Kral 40 deve ve bir sürü asker koruma göndermişti. Şehrin sokaklarında müzikler çalınıyor, o sıcağa rağmen kutlamalar yapılmaya devam ediliyordu. Nefertiti bir at arabası ile geliyordu. Arabanın tekerlekleri ve salınan perdeleri altınlarla süslenmişti. Tutankamon nişanlanacağı kişiyi hiç görmemişti, bahsedildiği gibi güzel miydi.?

Araba taş yoldan ilerleyip sarayın tam kapısında durdu. AmonRa oğluna baktı. bu git nişanlını arabadan indir anlamı taşıyordu. Merdivenlerden bir bir inen Tutankamon kardeşine ufak bir göz atıp ilerlemeye başladı. Her inişinde davullar çalınıyor onun geldiği belli oluyordu. Merdivenin sonuna ulaştığında, adımları hiç aceleci değildi. Prens her zamanki ciddiyeti ile arabanın yanına kadar geldi. Elini altın işlemeli perdenin altına uzattı. Perdeyi nazik bir el araladı. Kız aşağıya inmeye yeltendiğinde Tutankamon şaşkınca kaldı. Bu kadarını beklemiyordu. Şaşkınlığını üzerinden hemen atması uzun sürmedi. Bahsedilen kadar vardı. Nefertiti çok güzel bir kadındı. İki genç merdivenleri çıkmaya başladılar. Beyaz giyinimli sürmeli kadının yüzünde nazik bir tebessüm vardı.

NEHES (KARANLIĞIN KUMLARI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin