Ormana doğru koşuyordum , daha ne kadar gücüm kaldı bilmiyorum... Yarım saat daha koştum , bacaklarımı hissetmiyorum artık . Biraz daha ilerledikten sonra geniş bir mağara buldum . Tereddüt etmeden içine girdim . Çaresizdim . Ne yapacağım ? Onlardan kurtuldum mu ? Aklımda büyük bir soru fırtınası esiyordu . Orada uyuya kalmışım , şiddetle yağan yağmurun sesiyle uyandım . Uyandığımda yanımda başka biri daha yatıyordu . Boynuna doğru baktım , bir yarasa dövmesi vardı . Bu kişi de onlardandı . Onu uyandırmadan mağaradan çıkmak istedim . Ama ne yazık ki ilk adımımı attığım anda uyandı . Yere yattım . Sanki hiç uyanmamış gibi... Ceketinin arka cebinden bir tüp kan çıkarttı ve iştahla onu içmeye başladı . Bu çok korkunçtu... Kalan kanı ceketine geri koydu kafasını bir taşa dayadı . Uyudu sandım ve yine kalktım , Benim ayağa kalmamla onun konuşması bir oldu...
-Nereye güzellik.
-Şey...
-Ben gitmeni önermem , dışarıda kanını emerler .
-Ama...
-Vampir olmak istersen ne ala ! Kanını şu anda bile emerim .
Utanmıştım... Aslında içimden vampir olmayı istiyordum . Ama o zaman ne yapardım ne ederdim , hiç bilmiyorum... Az sonra tekrar konuşmaya başladı ;
-Sana bir teklifim var .
-Nedir?
-Senin kimsenin var mı ?
-Hayır...
-Seni vampir yapayım , bizimle yaşa , avlara beraber çıkalım .
-Bana biraz zaman versen ?
- Üç gün süren var . Bu süre boyunca valizimde seni saklayabilirim , ama bir yere taşıyamam , aç bir vampir kanının kokusunu hemen duyabilir .
-Tamam.
BÖLÜM SONU...
