"Büyükbaba Levi!"
Küçük çocuk seslenerek koştu, elinde tuttuğu büyük ve eski kitapla. Göğsüne bastırmış, ağırlığını hafifletmek üzere iki koluyla da sıkıca sarılarak koynuna bastırırken tozlu kitabı büyükbabasına koşmuştu. Her zamanki gibi cam kenarında oturuyordu büyükbabası. Tekerlekli sandalye, çektiği köşeden başka hiçbir yere götürmüyordu onu. Dışarıya bakıyordu, sanki bir şeyleri bekliyormuşçasına. Askere giden sevgilisini bekleyen genç kızları andırıyordu ona. Belki de sevdiği askere gitmişti. Ama bu saçma olurdu, onun yaşındaki biri askere gidemezdi ki? En azından bunu bilecek kadar akıllıydı Gabi.
"Büyükbaba Levi!"
Gabi tekrar bağırdığında Levi, anca duymuş olacak ki bakışlarını camdan ayırarak küçük çocuğa doğru çevirdi başını. Kendisine büyük bir hevesle karşısına gelen çocuğa bakmış ve karşısında ki gülümseyişini görmüştü. Gözleri önünde bir anda beliren kitaba ilk başta anlamsızca bakmış, daha sonra üzerindeki tozlara yüz buruşturarak parmaklarıyla kavramıştı eski kitabı. Kütüphane tozu, o kadar kötü olmayabilirdi.
"Bu nedir?"
Sorduğu soruyla Gabi yeniden heyecanla yerinde kıpırdamaya başlarken peltekçe, dişleri arasından konuştu; "Eski köyle ilgili kitap! Yaşlı teyzenin dükkanında buldum büyükbaba."
"Yaşlı teyzenin dükkanı?" Dışarı çıkmadığı için bilmiyordu. Eski köy denince kendi de meraklanmıştı, kitabı incelemeye başladı. Parmaklarından biri, ceketinin içine giderek beyaz saten mendili çıkarmış ve usulca kitabın başlık kısmını temizlemişti. Artık görüşü bozulmuş gözlerine doğru kitabı yaklaştırdığı sırada kalbinde bir acı hissetmişti sanki. Karnının içinde, değişik bir hareketlenme başlarken her şey başlığı okuduğu sırada gerçekleşmişti. 'Eldia Köyü Efsanesi', kitabın başlığı buydu. Levi'ın tüm duygularını harekete geçiren, boğazına bir yumru oturtup karnında hareketlenme başlatan başlık.
"Kitap bana alınan peri masallarından daha güzel büyükbaba! Senin de okumanı istiyorum. Konusunu merak ediyorsun değil mi?" Levi hala şaşkınca kitaba bakarken Gabi bu duruma aldırış etmeden konuşmaya devam etti, daha ne olduğunu bilmeden kitabı anlatmak ve bunun hakkında bolca konuşmak istiyordu "Konusu; yaşadıkları köyden kurtulmaya çalışan iki arkadaşı anlatıyor."
Son duyduğu hitap şekliyle adeta transtan çıkmıştı Levi. Kaşları çatılırken bu sefer tam olarak Gabi'ye baktı.
"Arkadaş?"
O da ne demekti? Arkadaş yazıyor olamazdı. Kitap sayfalarını çevirdi. Neredeyse kopacak gibi olan eski sayfaları çevirirken fazlasıyla hararetliydi. Son sayfaları açtı, bu sefer nedendir bilinmez ama görüşü açılmıştı sanki. Kelimelerde göz gezdirirken küçük çocuğun dedikleri doğruydu, arkadaş.
Kaşları üzüntüyle yukarı doğru çatılırken burnuna gençken koklamaya alışkın olduğu bir koku doldu. Otların adını bilmiyordu, gençken de bilmezdi. İlgisini çeken konular değildi sonuçta. Ama tütsü bazlı olduğunu söyleyebilirdi. Sandal ağacıydı galiba? İnsanı tıkamayan, ferah bir tütsü çeşidi. Arkadaş kelimesini yediremedi kendine, onca yaşanan şeyden sonra tarih onları böyle mi yazmıştı? Altın sarısı saçların, mavi okyanus gözlerin rengi hala aklındaydı. Unutamamıştı, kör olsa dahi görmeye devam ederdi.
"Tch, saçmalık."
Kitabı cam kenarındaki ahşap çıkıntıya bırakırken; Gabi'yi koltuk altlarından tutarak kucağına oturttu. Mendili ikiye katlayarak temiz tarafıyla küçük çocuğun kirlenmiş ve tozlanmış ellerini temizlerken, bir yandan konuşmaya başladı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VILLAGE
FanfictionŞehir içerisinde, her zaman konuşulan; Eldia köyü. Tarihe dahi imzasını atmış bu köy hakkında pek çok efsane yazılır. Hange, Levi, Mike, Nanaba ve Erwin, bu köy hakkında oluşan gizemlerden hiçbirini bilmeseler dahi; her şey şehirde gitmeye başladı...