Perşembe günüydü, Sevim'den haber yoktu, okula gittim, Mert yanıma geldi yanında bir öğretmen vardı. Tanıştırmaya başladı;
-merhaba Leyla hocam işte size bahsettiğim o kız adı Nisa.
-Nisa bu Leyla hoca bizim müzik öğretmenimiz ve koro ile ilgilenen kişi onun ile konuşabilirsin. Dedi çok hızlı konuşmuştu, hocaya selam verdim ve durumu anlattım.
-Hocam, merhaba benim adım Nisa, okulda koro varmış sanırım gösteri tarihi yaklaştı dediler ama ben yetişirim size. Dedim hoca değişik egolu bir bakış attıktan sonra eli ile gelin işareti yaptı, peşine düştük, bizi müzik odasına götürdü ilk defa giricektim heyecanlandım da biraz, kapısı açılır açılmaz o muhteşem yeri gördüm, kütüphane misali dizilmişti müzik kitapları dolaplara, şahane bir görüntü vardı, köşede daha fazla kitap bulunan bir bölüm vardı 3 yanı kitap dolaplarıyla çevriliydi, muazzam duruyordu ve ortasında piyona vardı, anlaşılan o ki kimse görmemişti onu, hoca konuşmaya başladı ;
-Piyona çalabilen biri olduğunu öğrenince hemen çıkardım aylardır çıkarmayı beklediğim o piyonayı. Dedi samimi bir şekilde gülerek. Çok heyecanlanmıştım, birdenbire hoca ee hadi çal bakalım dedi, bi an şoke oldum tüm bildiğim o notaları ve melodileri unutmuş olabilirim o an,
-Ş-şimdimi dedim yine gerilerek.
-evet şimdi, hadi bakalım, yetişirim size demiştin. Görelim performansını dedi bi an gerilip heyecan yapsam da kitaplar beni sakinleştirdi, bildiğim bir nota kitabını aldım ve önüme koydum, hoca şaşırdı, notaları okumaya(çalmaya) başladım, Mert şaşkınlıkla bakıyordu bi an öyle baktıklarını görünce gerildim ve durdum, Leyla hoca bana - çok güzel çalışıyordun neden durdun? Diye sordu. - Bilmem yani biraz gerildim sanırım dedim, leyla hoca tamam senden olur çıkışta mutlaka katıl grubumuza senide kaydedelim dedi tamam diyerek sınıfıma çıkmaya başladım, yanımda Mert vardı.
-çok güzel çaldın, yani ben çok beğendim, hoş bir tonu vardı dedi. Hoşuma gitti ve
-hmm öylemi dersiniz beyefendi dedim
-hmm öyle derim hanımefendi dedi ve sınıfa girdik. Sevim gelmemişti. Derslerde öyle böyle geçmişti ve son zil çaldı Mert bana dönerek hadi çantanı al müzik odasına gidelim dedi, tamam dedim ve çıktık herkes şaşkın bir şekilde (hocam ama gösteriye 1.5 ay var nasıl hazırlanacak bizide bozucak o kadar çalıştık) diyip zırlanmaya başladı hoca onları susturamadı, bende sinirlendim ve gözlerim hafif dolu bir şekilde piyonanın başına geçip Phildel'in bir parçası olan Qi'yi çalmaya başladım herkes hayranlıkla izliyordu, hayatımda utanmadan yaptığım ilk şey olabilirdi, Mert yanıma oturdu ve nazik bir şekilde.
-Hanımefendi, birsey sorabilirmiyim? Dedi
-tabiki bi an kendimi kaybettim kusura bakmayın dedim. Ve herkes çok güzel söyledin, kusura bakma ve benzeri şeyler diyip dağıldı Leyla hocada Mert sen notayı paylaş arkadaşınla dedi. Mert cümlesine devam etti, - nasıl bu kadar harikulade çalmayı başarıyorsunuz? Diye sordu gülümserken gözümden bir yaş aktı, fazla utangaçtım ve o şekil üstüme gelmeleri yani başaramaz yetişemez bizide bozar demeleri biraz canımı sıkmıştı, o yüzden akmış olmalı. Mert şefkatli bir şekilde göz yaşımı sildi gözlerime baktı o sırada müzik grubundakiler müzik çalışması yaptığı için bizi farketmemişlerdi çok güzel bakıyordu kahretsin, gömülüyor gibiydim, sanki içine çekiyordu beni, yaklaştı ve o an çok heyecanlandım ve gerildim
-gözlerin lensmi? Diye sordu tüm ciddiyetimiz bozulmuştu. Güldüm ve hayır kendi gözüm dedim oda gülerek kusura bakma dedi, - peki ya Mavimi yoksa Yeşilmi? Dedi ben belli etmeden hafifçe güldüm ve Yeşil dedim.
-hmm dedi. Bana notalari gösterdi biraz çalıştım zaten kısa sürmüştü grup dağıldı, Leyla hoca yanıma gelip senin ile özel bir görüşme yapalım dedi tamam hocam dedim ve dışarı çıktı bi anda kapı kilitlendi nasıl oldu anlamadık, hocada farketmemişti sanırım, - ama şakamı bu, daha şimdi yanımıza geldi bilmiyormu burda olduğumuzu ya dedim sinirli bir şekilde. Mert güldü, sinirliydim ve dahada sinirlendim hemen kapıya koştum ve hocam icerde biz varız dedim, Mert ise rahat bir tavırla - iyimisin sen, burası Müzik odası ses geçirilir olduğunu fln düşünüyorsan yanılıyorsun dedi ve yine güldü, tek kaldık gerildim ve korkuyordum çünkü hava kararıyordu
-şimdi ne Yapcaz diye sordum
-birsey yapmayacağız bir sürü armut koltuk var yatarız işte birleştirip dedi rahat bir tavırla. Dik bir bakış attım ve
-Ne yani daha öncede kaldım burda dedi
-iyi ya birsey demedim annem merak edicek şimdi ya acaba telefon çekiyormu burda dedim.
-HMM ACABA ÇEKİYORMU? - 1. KATTAYIZ TABİKİ ÇEKMİYOR ded sesini yükselterek.
-T-TAMAM YA NE BAĞIRIYORSUN dedim, o iki tane armut koltuğu kendine almış yatmıştı, bende biraz piyona çalmaya başladım kendimi kaybettim ve melodiyi çalarken şarkıyı mırıldamaya başladım.
"Tenime yazılmışsın. Elimden ne gelir?
İçime kazınmışsın Beynim kalbime yenilir..."
Mert'in arkamda olduğunu farrkettim kafamı arkaya doğru yasladım ve göz göze geldik alnımdan öptü, ne diyeceğimi bilemedim daha tanışalı 5 gün oluyordu ve tanışalı bile denilemez tanımıyorduk birbirimizi ama çok nazik bir şekilde öpmüştü, bir buse kondurmuştu sanki, yada bir bulut, evet sanki bir bulut parçası değdirmişti yüzüme.
-çok güzel bakiyorsun be dedi aniden
Kafamı kaldırdım ve dik durdum dansa kaldırır misali elini uzattı bana, elini tuttum, beni ayağı kaldırdı, elimi tutuyordu, kalbim çıkacak gibiydi sanki, ellerini hissediyordum ama o beni hissediyormuydu asıl önemli soru buydu "o beni hissediyormuydu?"
Minderlerden birine oturdu ve elimi yumuşak bir haraket ile çekerek yanına oturttu konuşmaya başladı.
-Sesin. Dedi şaşkınlıkla dinliyordum, devam etti
-Sesin sanki geceleri dinlediğim bir ninni gibi
-sesin sanki gecelerin o güzel sesi gibi
-sesin annemi hissettiriyor, bana bi ninni okurmusun? Dediona hissetmeyi öğretebilmişmiyimdir acaba, oda hissedebilirmi annesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hissetmek İstiyorum
RomanceBilemiyorum beni alıkoyan senmisin, Bilemiyorum nedenini anlamıyorum belkide Tenime değen nefesini hissediyorum sadece. Ve sıcaklığından ayrılmak istemiyorum. Ben sana her ne kadar uzak olsamda Gözlerime değen bakışların hep aklımda. Çıkmıyorsun a...