"Yaşam ve ölümün ötesinde bir yer var, seninle orada buluşacağım."
Suyun derinliklerinde kaybolmuş o varoluş zerresi. Bir iz, bir titreşim. Bir hiçlik, bir yokluk hüküm sürüyor. Su, her zamanki gibi her şeyin ötesinde; her şeyin başladığı ve her şeyin bittiği mekan olarak egemen tüm diyara. Kapkara berrak bir boşluk, kasvete bürüyor her bir yanı. Suyun ruhu o kadar yalnız, o kadar soğuk ki, karanlık yaşamın beyhudeliğinin her bir zerresine kahkahalarla gülüyorken, hüzünlü bile denemez ona. Boşlukta ilerlerken bir noktaya ulaşıyor benliğim, suyun içinde, gök yeleli Börü, onu görüyorum. Bir delinin var oluşundaki özgürlükten uzaklaştıran o korku ile çırpınıyor, çıplaklıktan rahatsız. Hiç var olmamış gözlerden sakınıyor benliğini. Utanıyor belki de, görmesinler istiyor çaresizliğini. Kaçmak veya saklanmak arasında kalıyor çoğu zaman, bazense tek seçenek olarak teslim olmak. Korkuyor ama neden korktuğunu da bilmiyor, ne için çabaladığını, ne uğruna uğraştığını, ne istediğini. Seçimler yapıyor çoğu zaman, neden seçim yaptığını anlamaya çalışıyor, neden o seçeneği seçtiğini. Anlayamıyor, her gece boğularak ölüyor karanlık suların dibinde ve her sabah yeniden doğuyor sararmış yeşillerin içine. Sıfırdan önce, bir güz sabahı her yeri kaplayan sise bakıyor, az ileride derenin çatalı. Su içiyor bazıları, yaşam devam ediyor. Mutlak saflığı ancak o an hissedebilirsiniz, ve eğer bakmayı bilirseniz yalnızca o an görebilirsiniz. Gerçekten de, saf olan bir şeye bakmak nasıl da dehşet vericiymiş, bunu yalnızca o an anlayacaksınız. Soyut düşünceler ve mantıksal argümanlarla bulunamayacak kadar saf bir şey düşleyin, bir madde, ya da bir ışık? Hiçliğin içinden çıkan, belki de aniden orada beliren veya doğan.
Fakat henüz sıfır noktasına varmaya daha çok var Alaca. Sen de belirli bir çoğunluk gibi eksilerden başladın. Sizler, yani hayata daima eksiden başlayanlar yaşamanın ne olduğunu bilemezsiniz, nerede olduğunuzu anlayamazsınız. Savaşmaya devam et, ama ne için? Her bir hareketiniz, sizi suyun içinde daha da dibe batırır. İlerledikçe, suyun boşluğunda daha derine inersiniz, fark etmezsiniz hiç bir zaman çünkü etrafınıza bakmayı bilmez, aynı zamanda bekleyip soluklanmaktan aciz bilinçlersinizdir. Yüzeye çıktığınızı zannedin, sadece olduğunuz yerde zaman kaybediyorsunuz. Vakit sandığından da geç Alaca. Sizler, daima birbirinize köstek olanlar, sürekli yoldaşını aşağıya çekenler; isyan etmeyin. Sizin gibileri kimse uyarmaz yanlış yöndesin diye, sormazlar nereye gidiyorsun diye. Genelde sıfıra ulaşanlar yapar bunu; 'ben çok çektim, bu yollardan geçtim, sende geçeceksin' der. Bazısı ise bilmeden yapar. Bazısı sebepsiz yapar, yapmak istediği için. İşte onları fark ettiğimiz o noktada, asl'olan farkındalık kazandığımız sıfır noktasında bir zamanlar bilinen her şey kaybolur, her şey silinir. Sıfırlanır bilinç anı. Kabullenir kendini kişi, konuşabileceği kimsesi olmadığını. Bu yüzden kafasının içindekilerle yaşamını sürdürür ve eğer ki kafasının içindekilerle anlaşamıyor ise ömür boyu sürecek bir savaş ile yaşamaya razı gelmelidir.
Yaşamın başladığı yerde, o ilk anda. Bir ses duyacaksın, zamanın kırılma sesini. Ve o sonsuz suyun içinde, karanlıkta, sana sessiz bir şekilde fısıldadığımda Alaca, kendini, varlığını, sonsuzluğunu, her şeyin başlangıcını ve sonrasını hissedeceksin. İstersen neler yapabileceğini göreceksin ve yine istersen nasıl bir çukurun içinde yaşayacağını.
Artık sıfır noktasındasın. Benliğinin iktidarını yeniden kur. İyilikten ve kötülükten arın, her türlü normun dışında kal. Saflık, muğlak suretle.
![](https://img.wattpad.com/cover/292690532-288-k798954.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAM
PertualanganBenim cemaatim dağdaki ağaçlar ve bozkırlarda gezen kurtlardır yalnızca. 'Begterek'