2

28 20 3
                                    

Her adım attığımda yerdeki kar eziliyor yada soğuktan donmuş olan yerler ise çatlıyordu. Orman kardan yapılmış gibi bembeyazdı. Ne kadar yürüdüğümü anlamıyorum. Bir süre sonra birilerinin varlığını hissettim.

Gövdesi kalın bir ağaçın arkasına saklandım. Görüş alanımda sadece bir kaç çocuk vardı. Çocuklardan biri ellerini birbiri etrafında dolaştırdığında havada süzülen bir kartopu gördüm ama görmeme rağmen gözlerime inanamadım.

Kartopu saçları beyaz olan başka bir çocuğa doğru fırlatıldı. Çocuk daha savunmaya bile geçememişti ama top bir anda havada asılı kaldı. Havadan ondan daha büyük biri indi. Saçları filmlerdeki elfler gibi uzundu. Orda bulunan herkes saçlarına uyumlu bembeyaz kıyafetler giymişti. Sadece sırtlarından yere kadar pelerinleri olan iki kişi vardı; havadan yere inen kişi ve üstüne kartopu atılan çocuk.

Sonra diğer çocukları benim duyamadığım birşeyler söyledi ve çocuklar korkup kaçtılar. Ikisi birbirleriyle konuşurken uzun saçlı olan benim varlığımı hissetmiş gibi benim olduğum tarafa baktı. Onların tehlikeli olduğunu hissettim. Ilk önce ağaçın arkasına komple saklansamda bulduğum ilk firsatta koşmaya baştım.

Önüne bir at gelince kendimi durdurmaya çalıştım ama duramadım ata çarptım ve at şaha kalktı. Attan birşekilde kaçıp yere oturdum. Attın üstünden ilk önce botlarını gördüğüm biri indi. Kafamı kaldırıp ona baktım. Gördüğüm en yakışıklı yüz olabilirdi. Bana elini uzattı. Elini tutunca kalkmam için asıldı.

"Teşekkür ederim. Bu kadar dikkatsiz olduğum için kusura bakmayın." Elleri o kadar sıcaktı ki elimi son derece bir fırına dokunmuş gibi hissettim. Elimi yanmadan önce hemen çektim. O diğerlerinin aksine koyu kırmızı ve siyah renkleri ağırlıkta olan bir kıyafet giymişti. Arkasındaki pelerin şuanki ortamda bulunlar arasında birtek onda vardı. Pelerin giyenler önemli kişiler olmaliydi.

"Ne demek. Herkes bazen dikkatsiz olabiliyor. Bu arada kim olduğunuzu ve burada ne yaptığınızı sorabilir miyim?"

"Ben müzisyenim adım Morgana. Sanırım kayboldum." Inanmak için sırtımdaki keman çantasına baktı.

"Demek sizde prensin taç giyme törenine gidiyorsunuz." Bir an ne diyeceğimi bilsemde uyum sağlaman gerektiğini hissettim.

"Oraya gitmem de bana yardımcı olur musunuz? Kendim yolu bulamıyorum." Biraz düşündü ve ata bindi. Atın üstünden bana elini uzattı. Heyecanlandım ve kalbim hızlı atmaya başladı. "Hızlı olmalıyız yoksa geç kalacağız." Elini tutunca bana arkasına binmemde destek oldu. "Istersen sıkı tutun attan düşmek istemezsin." Ellerim onun karnının önünde birleşti. Kendimi bir kamp ateşine sarılmış gibi hissettim.

Buz KlanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin