6. Alev

229 37 196
                                    

"Bu dünya alevler içindeydi ve biliyorum etrafımda ki yıkımlar kıyametin habercisiydi..."

∞.

Yaşadıklarımız ile geçer, hissettiklerimizle biter hayat.

Göğüs kafesimize yerleştirilen tohumların sulanıp yeşermesi, bükülüp solmasına kadar her şey.

Hissettiklerimiz sözlerimize karşıdır hep,  gözün söylediğini dil söyleyemez çoğu zaman. Ama neydi şu an da göğüs kafesimi parçalamak istercesine atan bu dengesiz ritmin sebebi?

Neydi ayaklarımı titretiyor olan bu heyecan? Ne diye kızarmıştı burnum durup dururken?

Kapıda durmuş bedenine çıkarttım gözlerimi yeniden, ellerim istemsizce kızardığından artık emin olduğum burnuma gitmişti. Sahi nasıl görünüyordum şimdi? Jennie burnum kızarınca küçük bir kız çocuğuna benzediğimi söylerdi hep, kış günü üşümüş minik bir kız çocuğuna...

Yüzünde bir ifade dudaklarında bir kıvrılma dahi yoktu şimdi ama alay ettiğini anlayabiliyordum. Burnumdan seslice bir nefes verip yanından geçtim.

Gereksiz sahneler, gereksiz insanlarla potansiyel bir hiçlik ortaya koyuyordu sanırım bu sebepten arkamda bıraktığım siyahlara bürünmüş uzun boylu kas hücresini hiçlikte bırakıp antreman salonuna ilerledim.

Arkamdan geliyordu, adım seslerini işitebiliyordum. Seyirci tarafına geçip yerleştirişmiş oturma alanında göz gezdirdim ve önlerden bir yere oturup bacaklarımı bağdaş haline getirdim.

Jungkook da benim ardımdan içeri girdiğinde bana bakmamıştı bile. Doğrudan antreman yapacağı büyük alana yürüdü. Üzerine özel kıyafetler giymesini bekliyordum ama sanırım antreman olduğu için önemsemiyordu.

Üzerinde ki siyah eşofman takımları ve simsiyah saçları içerisinde tezat kalmış durgun ela gözleriyle salonun ortasında durmuş kılıç seçiyordu.

Bir kılıcı eline alıp geri çekildiğinde merakla izlemeye başlamıştım, daha önce eskrimi sadece birkaç spor kanalında görmüş ve merak edip biraz araştırma yapmış olsam da ilk defa birisi önümde oynuyordu.

Başlarda az önce gördüğüm robotla antreman yapacağını düşünsem de robotu es geçip salonun ilerisine doğru adımladı. Elinde ki kılıcı sakince dikleştirdiğinde gözlerimiz yeniden buluşmuştu.

"Davetsiz misafirlerden hoşlanmam ama madem buradasın bana yardım edebileceğini düşünüyorum." Dedi sabit bir ses tonuyla.
Gözlerinin içinde küçükte olsa yanan bir kıvılcım gördüğüme emindim ama gerçekler fark edemeyeceğim kadar buğuluydu derinlerde.

"Hangi açıdan?" Diye sordum sesimi onunki gibi sabit ve ifadesiz tutmaya çalışarak, bu gerçekten zordu.

Ela gözleri bir süre beni süzdüğünde bakışları tekrar benim irislerimi buldu.
"Merak etme bu sefer minik burnun kızarmayacak." Yaptığı imayı anlar anlamaz bakışlarımı kaçırmıştım.

O ise ileriden bir kılıç daha almış ve yanıma doğru geliyordu. "Canlı bir rakip bir robottan daha çok işime yarar."
Gözlerinin içine bakmayı sürdürürken "İyi de ben nasıl oynanılacağını bile bilmiyorum." Diye mırıldandım.

Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı ve eski ifadesizlik maskesini yeniden yüzüne nasıl geçirdiğini izledim. Gardını düşürmekten hatta gülümsemekten bile hoşlanmıyor gibiydi. Kim gülmeyi, gülümsemeyi sevmezdi ki?

İşte belki de bu sebepten Jungkook'un irisleri altında ki geçmişi daha çok merak etmeye başlamıştım.

"Sadece kılıcını düşürme." Dedi otoriter bir koç edasıyla. Kılıcı elime tutuştururken gözleri kahve gözlerimi ezmekle meşguldü. Daha sonra elimden tutup beni hafifçe iteklerken tam karşımda durdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Plaies Suturées ❃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin